Melekler şehri diye de anılan Bangkok'ta Budist tapınaklarının toplumda önemli bir yeri var. Halkın yüzde 90'ının Budist olması nedeni ile bu gayet normal tabi. Wat adı verilen bu tapınaklardan sadece Bangkok'ta 400 tane var. Bu tapınaklarda insanlar ibadet etmenin yanı sıra gönüllü olarak da çalışarak topluma hizmet ederler. Saçları traşlı, turuncu rengi kıyafetli, yalın ayaklı keşişlere dokunmak ya da otobüste yanına oturmak gibi bir hatada bulunmayın derim. 1000 yıldır yolda olduğunu düşündüğüm otobüste Keşişin yanında ki boşalan koltuğa oturunca az kalsın beni otobüsten aşağıya atacaklardı.

Budizm hakkında fazla bilginiz yoksa inanın Budizm’in dibine vuracaksınız. Sanki Buda ile yatıp Buda ile kalkıyorlar. Büyüklü, küçüklü bütün Buda heykellerinin altına yiyecek ve içecek, mumlar, çiçekler bırakıyorlar. Yani ikram ediyorlar. Ilk günlerde fakir halkın kendisinin yemeyip, içmeyip neden onca şeyi ziyan ettiklerini sorgulasam da ilerleyen günlerde alıştım. Tapınağa bizim camilere girdiğimiz gibi saygın bir kıyafetle girmek gerekiyor.

Bangkok'ta bahsettiğim 400 tapınaktan en kutsal olanı Wat Phra Kaew (Zümrüt Buda) olmakla birlikte Wat Pho (Yatan Buda), Wat Arun (Şafak Tapınağı), Wat Traimit ( Altın Buda), Wat Saket (Altın Ayak), benim en beğendiklerim oldu. Aslında bence şehrin en etkileyici yapıları tapınaklar. Wat Arun yani Şafak tapınağının Chao Phraya nehri üzerinde ki muhteşem görüntüsü nefes kesici.

Tapınaklar sadece dış görünüşleri ile değil iç yapısıyla da ayrı bir güzellik sergiliyor. Altın varaklar, rengarenk kaplamalar, mermerler, tahta süslemeler, çiçekler, mumlar daha bir çok ince düşünülmüş detayları ile çok ilgi çekici.

Budizm, kültürüyle, ritüelleriyle, inancıyla başkent Bangkok'a tamamen simgesini vurmuş. Tayland geziniz Budizmi anlamak yada daha yakından tanımak için iyi bir fırsat olacaktır.