Suriye’deki gelişmeler dış ülkeler kadar bizi daha yakından ilgilendiriyor. Sürekli gündemin değiştiği ülkemizde en son Taksim Gezi Parkı eylemlerine odaklandık, neredeyse Suriye’yi ve komşumuzdaki gelişmeleri unuttuk. Ancak, son bir ay içinde Suriye’de çok önemli gelişmeler oldu. Esad’ın ordusu güç kazanırken, muhalifler dağılmaya başladı. Daha önce Esad’ın kaybettiği bazı bölgeler de yeniden ordunun eline geçti. Bugünkü yazımızda kısaca da olsa bunlara değinelim.

 Son bir ay içinde Suriye ordusu, Hizbullah’ın da desteği ile üç önemli saldırı gerçekleştirdi. Güney’de Ürdün sınır bölgesi muhaliflerin elindeydi, burası şimdi Esad’ın kontrolünde. Şam’ın belli bölgelerinde isyancı güçler etkisiz hale getirildi, hayat normale döndü. Haziran ayının ilk haftasında Fuji Komando Birlikleri’nin ard arda yaptığı saldırı ve operasyonlarda Şam’ın etrafındaki bölgelerdeki isyancıların tamamen temizlendiği haberleri geldi. Şam’a gelen ve giden bütün yollar şimdi ordunun kontrolü altına girmiş bulunuyor. 

ESAD GÜÇ KAZANIYOR

Lübnan sınırındaki stratejik bölge olarak adlandırılan Kusyr de ele geçirilen bölgeler arasında yer alıyor. Şam-Tartus-Lazkiye ile Şam-Hama-Halep-İplib karayolları da bu şekilde kontrol altına alınmış bulunuyor. Suriye’deki tüm bu gelişmeleri Amerika ve Batı ülkelerinin de açıklayıp teyit ettiklerinin altını çizelim.

 Gelişmeler, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın güç kazandığı gerçeğini ortaya koyuyor. Esad, koltuğunu sağlamlaştırıp, ayakta kaldıkça sıkıntıyı en çok çeken de biz olacağız. Türkiye’ye gelen sığınmacıların sayısı 300 bini aşmış bulunuyor. Sınırımız yol geçen hanına döndü. Buralar yabancı ajan kaynıyor. Hatay’da olay üzerine olay çıkıyor. Gelecekte daha da sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğimizi unutmayalım. Daha önceden de yazdık, Suriye konusunda kaderimizle baş başa bırakıldık. Sığınmacıların yükü de ekonomimizi hırpalıyor.

 TÜRKİYE SIKINTIYA GİRİYOR

Önümüzdeki aynın ortalarında 2.Cenevre Konferansı toplanacak. Bu konferansa Esad’ın daha güçlü biçimde gireceği de gelişmelerle ortaya konulmuş oluyor. Dağınıklıktan bir türlü kurtulamayan ve giderek dağılan muhalefete beklenen desteğin sağlanamamış olması da Esad’ın işine yarıyor. 

Suriye’de el Kaide ve aşırı dinci grupların, yönetimi ele geçirmesinden endişe eden Amerika ve İsrail’in, muhaliflere destek vermeye yanaşmaması ve beklenen hava desteğinin de NATO’dan gelmemesi Suriye’deki muhaliflerin dağılmasına ve giderek güç yitirmesine de neden oluyor. İşte bu noktada da Türkiye’nin Suriye politikaları hem iflas ediyor, hem.

Çıkmaza giriyor. Çünkü tüm bu gelişmelerden sonra Suriye konusu en çok bizim başımız ağrıtacak ve iç sorunlarımız kadar önem taşıyacaktır. 

ESAD’A HALK DESTEĞİ % 70

Burada bir önemli konuya daha değinelim:

Bundan bir süre önce NATO tarafından Suriye konusunda bir açıklama yapılmıştı. Bu açıklamada Suriye’de bir kamuoyu araştırması yapıldı ve Suriye halkının % 70’inin Esad’a destek verdiği ortaya çıkmıştı. Aynı araştırmada % 20 kararsız, % 10 Esad karşıtı görünmüştü. Özetleyecek olursak, Suriye halkı Esad’ı destekliyor. Halkın Esad’a olan desteğini Amerika da, Batı ülkeleri de çok iyi biliyor.  Bunun en önemli nedenlerinden biri de aşırı dinci grupların Suriye’de yönetimi ele geçirmesinden edilen endişe başta geliyor. Eğer, Suriye Devlet Başkanı Esad, halkından bu desteği almamış olsa, bugüne kadar ayakta kalabilir miydi? 

Hiç kuşkusuz, Rusya’nın ve İran’ın Suriye’de Esad’ın arkasında yer alması ve bundan dönüş yapmamaları da, Suriye’deki bütün hesapların altüst olmasına neden olmuştur. Her zaman söylediğimiz gibi Suriye politikalarında en büyük yanlışı Türkiye yapmış ve bugün bu batağa boğazına kadar giren tek ülke konumunda kalmıştır. Bütün bu gelişmelere rağmen, Suriye politikalarındaki yanlışlar inatla sürdürülüyor. Başbakan Erdoğan’ın Amerika temaslarında Başkan Obama’dan beklediği desteği alamamasından sonra da bu politikalarda bir değişikliğe gidilememiş olması gerçekten düşündürücüdür.