BM, her yıl hazırladığı dünya su gelişim raporunu, bu yıl Dünya Su Gününde “Suyu Değerlemek” başlığı ile yayınladı. Rapor, sıradan bir kaynak olarak gördüğümüz suyun, beş farklı yaklaşım ile nasıl değerlenebileceğini anlatıyor. Yaşamında “su” olanların, yani hepimizin okuması gereken bir rapor.

BUGÜN: HAFİFE ALINAN BİR DEĞER...

BM “Suyu Değerlemek” (UN Valuing Water) raporu, suyun değerini tanımlamak, ölçmek ve bunu ifade ederek, geleceğe yönelik karar alma süreçlerimize bu değeri dahil etmek ve küresel ölçekte üzerinde mutabık olabileceğimiz sürdürülebilir bir su kaynakları yönetimine sahip olmak için neler yapılabileceğini detaylı olarak analiz ediyor.

Su, sadece ekonomik değeri ile fiyatlandırılarak değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve hatta inanç boyutları ile de ele alınarak değerlendirilmesi gereken emsalsiz bir kaynak. Suyun sadece niceliksel özellikleri ile değerlendirilmesi boşuna bir çaba gibi görünüyor. Suyun tüm farklı kullanımlarını ve insan için anlamını tam olarak değerlendirmediğimiz halde, kaliteli bir su yönetimi ve geleceğinden de bahsedemeyeceğiz.

BM raporunun girişinde, UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay “Suyun değeri nedir?” diye soruyor ve ekliyor, “Aldatıcı derecede basit olan bu sorunun kolay bir cevabı yok. Bir yandan su sonsuz değerlidir, onsuz hayat olmaz. Öte yandan, su hafife alınır ve her gün boşa harcanır.”

DÜN: SINIRSIZ DEĞİL, TÜKENEN BİR KAYNAK...

Aslında “tatlı su” en kıt kaynağımızdır ve tarih boyunca bu kaynak gittikçe azalmıştır veya kirletilmiştir. Halen dünya üzerinde 2 milyardan fazla insan su kıtlığına maruz kalan bölgelerde yaşamaktadır. Suya bağlı olarak, yine 3,5 milyara yakın insan ise güvenilir temizlik olanaklarından mahrumdur, bu sayı dünya nüfusunun yaklaşık yüzde kırk beşine karşılık gelmektedir.

Suyun bu duruma gelmesinde, önce insanın bireysel ve küçük topluluklar, daha sonrasında ise organize devlet yapıları olarak kötü su yönetimlerine sahip olmaları etkili olmuştur. Önceleri suyu sınırsız bir kaynak olarak görmek, daha sonrasında ise korunmayacak denli değersiz bir kaynak olduğunu düşünmek, fütursuzca kirletmek, suyu bugün yaşadığımız kıtlık seviyesine düşürmüştür. Ne yazık ki bu durum halen devam etmektedir.

YARIN: BEŞ DEĞERLEME YAKLAŞIMI...

Bu hafta yazımızın yarın kısmı çok daha önemli, kısaca geçmeyeceğiz. BM raporu, beş farklı yaklaşım ile gelecek için suyu nasıl değerlememiz gerektiğine dair bir vizyon sunuyor. Bundan sonra “su”dan ve “suyun korunması”ndan bahsederken bu perspektifleri bilmemizde yarar olduğunu düşünüyorum.

Birinci değerleme, ekosistem yaklaşımı ile su... Su kaynaklarına, ve ekosistemlere değer verilmesi. Suyun insanlığın kullanımından önce, çevremizi yaşanabilir kılan tüm bir ekosistem için önemini anlamamız ve buna göre bir değerlemeye sahip olmamız gerekiyor. Dünyada nefes almamızı sağlayan ve biyoçeşitliliği bünyesinde barındıran doğanın, suya koşulsuz şekilde ihtiyaç duyduğunu idrak etmemiz ve her türlü su politikamızı bu unsuru koruyacak şekilde oluşturmamız gerekiyor.

İkinci değerleme, altyapı yaklaşımı ile su... Suyun depolanması, ilk ve yeniden kullanımı veya tedarik artırımı için su altyapısının değerlendirilmesi. Suyun sosyal ve ekonomik açıdan toplumsal değeri, suyu taşımak, depolamak ve tedarik etmek için oluşturulan altyapılar ile karşılanmaktadır. Yeterli altyapıya sahip olmayan ülkelerin sosyo-ekonomik gelişiminin de kısıtlandığı görülmektedir. Geçmiş deneyimler bu değerlemede önemli eksiklikler veya hatalı hesaplamalar yapıldığını göstermektedir.

Üçüncü değerleme, sağlık yaklaşımı ile su... Başta içme suyunun sağlanması ve insan sağlığı konuları olmak üzere su hizmetlerine değer verilmesi. Kısaca WASH (Water, Sanitation and Hygiene; Su Temini, Sanitasyon ve Hijyen) olarak gruplanacak su ile ilgili hizmetlerin değerlendirmesinin ayrı bir yaklaşım ile yapılması gerekiyor. Evde veya hijyenin önemli olduğu benzer kamusal alanlarda kullanılan suyun öneminin gerektiği şekilde algılanmadığı veya azımsandığı görülmektedir. Oysa ki, bu hizmetlere erişimin temel insan haklarına erişim olarak ele alınması gerekmektedir.

Dördüncü değerleme, üretim yaklaşımı ile su... Suyu, gıda ve tarım, enerji ve sanayi, ticaret ve istihdam gibi üretim ve sosyo-ekonomik faaliyetler için bir girdi olarak değerlendirmek. Küresel ölçekte tatlı suyun yaklaşık yüzde yetmişi tarımsal üretimde kullanılmaktadır. Diğer yandan, suyun kıtlığından kaynaklı olarak, her sektör için suyun değeri artmakta ve sektörler arasında doğan bu su rekabetinden dolayı tarımsal üretimde kullanılan su miktarı sorgulanmaktadır. Gerçekten de dünyanın birçok ülkesinde su tarımda son derece verimsiz ve yanlış bir şekilde kullanılmaktadır. Gıda fiyatlarını düşük tutma baskısı ise tarımda kullanılan suyun ya çok düşük ya da hiç fiyatlanmamasına neden olmaktadır. Suyun tarımsal üretimde evsel tüketim fiyatı ile kullanıldığını varsaydığımız halde, bir kilo etin bir kilo altından daha pahalıya satılması gerekebilir.

Beşinci değerleme, kültür yaklaşımı ile su... Kültürel ve manevi özellikler dahil olmak üzere suyun diğer sosyokültürel değerleri. Suyun değerlemesinde birey, grup ve toplumların kültürel anlayışları da etkili olmaktadır. Ayrıca dini inanışlar da bireylerin suya bakışı üzerinde etkili olmaktadır. Su birçok toplumda çevreyle ilişkiyi kuran bir iletişim aracı veya bir kültürel miras olarak kabul edilebilmektedir.

Suyun değerinin azımsanması veya sadece bir boyutu ile değerlendirmeye alınması çok tehlikeli bir yaklaşımdır. BM raporu, her bireyin ve özellikle de kurumsal yapıları yöneten, su politikaları oluşturanlar için okunması gereken bir gelecek belgesi. Daha detaylı bilgilere ulaşmak isteyenler raporun tamamına https://www.unwater.org/un-world-water-development-report-2021-valuing-water/ linki üzerinden ulaşabilirler.