Biz, artık yazmaktan hem yorulduk, hem bıktık. Sanıyoruz sizler de bizlerden farksızsınızdır. Güneydoğu’da PKK’lılar azdıkça azıyor. “Çözüm süreci” ile başlayan görüşmelerde güçlenen, isteklerinin yerine getirilmesini sağlayan ve Güneydoğu’yu adeta “kurtarılmış bölge” haline getirmeye çalışan terör örgütü, sonunda ellerinde silahlarla sokaklara da inmeye başladı.

Bugün silahlarla, korkusuzca Güneydoğu’da sokaklara inenlerin yarın ülkenin diğer köşelerinde kim bilir neler yapacaklarını düşünmek bile istemiyoruz. Çünkü yapılan açıklamalar bu tür olayların her tarafa yayılması için hazırlık yapıldığı yolundadır. 

Güneydoğu’da aylardır “Neler oluyor? “diye herkes birbirine soruyor. Devletin adeta ortada görünmediği, “aman süreç zarar görmesin” anlayışı ile teröristlere ses çıkarmaması, PKK ve yandaşlarını daha şımartmıştır. 

Aylardır görebildiklerimizi, duyabildiklerimizi ve yapılan açıklamaları bu köşede değerlendirmeye çalışıyoruz. Her geçen gün gelişmelerden daha da rahatsızlık duyduğumuzu bugün bir kez daha vurgulamak istedik.

Artık iş çığırından çıkmış, eli silahlı zorbalar istedikleri gibi at oynatıyor, istediklerini yapıyor. Yapılan uyarılara uymuyorlar. Yetkililerin yaptığı açıklamalar kamuoyunu ve bizleri tatmin etmiyor. Yapılanlar hep “provokasyon” olarak değerlendiriliyor.

 Biz de diyoruz ki “Kimdir bu provokatörler, devlet aylardır bunları niye yakalamıyor, niye susturmuyor? “ Devletin elinde istihbarat var, asker var, polis var, bütün imkânlar vara ama hala bu tür olayların önüne geçilemiyor. O zaman bizim de kafamızın içinde soru işaretleri çoğalıyor.

Cizre’de başlayan olaylar şimdi de İdil’e sıçradı. İdil’de ellerinde kalaşnikof, yüzlerinde poşu PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H üyeleri sokaklara inerek devlete meydan okudu. Kobani’nin IŞİD’den geri alınmasını kutlayan kalabalık havaya ateş açarak, halaylar çekerek bir askeri düzen eşliğinde resmigeçit yaptılar.

Bizi yönetenler “paralel yapı”dan söz ediyorlar ya, işte, asıl paralel yapı Güneydoğu’da devlete meydan okuyor. Asıl paralel yapı, PKK ve yandaşları olarak değerlendirilmeli. Çok uzaklara gitmeye gerek de yok. Sanki kendi ellerimizle bu yapıyı yarattık ve güçlenmesi için de ses çıkarmıyoruz.

Açılan pankartlara, bez parçalarına, posterlere ve söylenenlere baktığımızda bunların hepsinin suç olduğunu da görmekteyiz. Devlete karşı açıktan suç işleniyor ve bütün bunlara sessiz kalınıyor. Bunu içimize sindiremiyoruz. 

Büyük kentlerde masumane protesto gösterisi yapan gençlere karşı acımasız olanlar, Güneydoğu’da bu bölücülere karşı neden ortada yoklar? Varlarsa neden müdahale etmiyorlar? Bunları sormak da bir vatandaş olarak bizim hakkımız değil mi?

İşin ilginç tarafı, devlete meydan okuyanlar ortada, kimler olduğu da biliniyor. Ama kimse bunlara nedense dokunmuyor ve dokunmak da istemiyor. Yapılan açıklamalarda yine provokatörlerden söz ediliyor. PKK ve yandaşları, yapılan bu yürüyüş ve gösterileri de videolara alarak, sosyal paylaşım sitelerine koyuyorlar. Kimseden korkmadıklarını, çekinmediklerini sergilemeye çalışıyorlar.

Bu yapılanlar doğrudan meydan okuma ve suçtur. 

Şırnak Valiliği, bu olaylardan sonra yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor, bunu sizlerle paylaşıyoruz:

“İdil İlçemiz Yukarı Mahalle 319′uncu sokakta ikamet eden Nergiz Öner isimli şahsın Kobani olaylarında öldüğü, bu nedenle 25.01.2015 tarihinde bu şahıs ile ilgili aynı adreste taziye çadırı kurulduğu, YDG-H üyesi olduğu değerlendirilen bir grubun örgüt propagandası yapmak ve buradaki vatandaşları provoke etmek amacıyla Turgut Özal Mahallesi üzerinden toplanıp ara sokaklardan taziye çadırına doğru yürüdükleri ve slogan attıkları bilgisi elde edilmiş, bunun üzerine gerek grubun kamu düzenini bozmasına engel olmak, gerekse yasa dışı eylemde bulunacak bu şahısları tespit etmek amacıyla, ekipler derhal görevlendirilmiştir. Olay yerine intikal eden ekiplerimizce bazı haberlerde yer aldığı gibi silahlı yürüyüş yapan bir gruba rastlanılmamıştır. Olay yerine intikal eden ve yasa dışı eylemde bulunan şahıslara gerekli müdahaleyi yapmak üzere taziye çadırı civarında bulunan ekiplerimiz yüzü kapalı bir şekilde kamu düzenini bozan gruplara zaman zaman müdahale etmiş ve grupların dağıtılması sağlanmıştır. Kamuoyuna yansıyan, yürüyüş ve örgüt propagandası yaptıkları görülen şahıslara yönelik tespit, teşhis ve yakalamaya yönelik tahkikat çok yönlü devam etmektedir. Bölgemizde meydana gelen olayları abartarak kamu düzeninin bozulmasına ve çözüm sürecine zarar verilmesine müsaade edilmeyecektir.”

Bu açıklamaya yorum yapmıyoruz, bunun yorumunu da tamamen sizlere bırakıyoruz.

PKK’ya yakın bazı internet sitelerinden hala devlete tehdit geliyor. İmralı başka, Kandil başka telden çalıyor. PKK’nın siyasi uzantılarının hesapları ise çok daha farklı. Ancak açıkça görünen ve değerlendirilen başlatılan bu süreçte PKK’nın daha da güçlenmiş olmasıdır. “Analar ağlamasın, artık kan akmasın” söylemleri ile sanki bölünmeye zemin hazırlamış görüntüsü veriyoruz.

Hükümet olanların, konuyu seçimlere kadar bu şekilde götürmeye çalıştıklarını düşünüyoruz. HDP’liler barajı aşıp, söz sahibi olma peşindeler. Öcalan, kendisini kurtarma peşinde, Kandil ise olayların dışında kalmamaya özen gösteriyor. Bu oynanan oyun nerede nasıl sonuçlanacak bunu biz de kestiremiyoruz.