Bu hafta sizlere Temmuz ayında düzenlenecek sokak sanatı ve grafiti festivallerinden söz etmek istiyordum ancak JR'ın İstanbul'u da dahil ettiği projesi Şehrin Kırışıkları'nın bir fotoğrafının silinmesi nedeni ile geçen hafta onlarca mesaj aldım.Mesajların bir çoğu bu hafta bu konuyu yazmam dileği bir kısmı da protestoydu.

 

Henüz grafiti,sokak sanatı,fotoğraf,paste up ayrımını yapamayan insanların birden bire sokak sanatı uzmanı olarak beyanat vermesi,bugüne kadar sokak sanatını ve sanatçılarını küçümseyen galerilerin,kuratörlerin JR üzerinden trend yakaladıklarını zannetmeleri,haksız yere belediye ve polisin bu olay yüzünden ülke genelinde suçlanması,JR'dan ülke adına özür dileyen binlerce insanın İnstagram ve Facebook üzerinden Türkiye genelini sanattan anlamamakla suçlaması bu yazıyı yazmaya zorladı beni.

 

Sokak sanatı sokağındır.Kirlenir de silinir de! Bu sokak sanatının doğası ve ilk kuralıdır.

Belirtmeliyim ki,Kasım ayında İstanbul'da projenin başladığı ilk günden,Mayıs ayında fotoğrafların yapıştırılma aşamasına kadar geçen süre içinde İstanbul'da takip ettiğim ve köşemde iki kez yazdığım bu projenin eserlerinin yıpranması ve silinmesi beni kendi projem kadar derinden etkiledi.JR gibi değerli bir fotoğraf sanatçısının (grafiti sanatçısı olduğunu düşünenler var hala ne yazık ki) ve aktivist bir kimliğin eserleri sadece sanat adına değil,protest anlamda da çok önemlidir!

Ancak dediğim gibi sokak sanatı bu! Eserlere her an herşey olabilir.Sokak sanatçıları da bunu çok iyi bilirler ve eserleri silindiği zaman Türkiye'de olduğu gibi bir bardak su da fırtına koparmazlar.

Keşke hiçbir sanat eseri yok olmasa,silinmese ama bırakın sokak sanatının yeni yeni tanınmaya başladığı ülkemizi,grafitinin ve sokak sanatının doğduğu geliştiği ülkelerde de durum Türkiye ile aynıdır.

Bugün Fransa,İngiltere,Almanya,İspanya,Amerika gibi ülkeler de grafiti silme şirketleri,çalışanları,hatta kutladıkları bir de grafiti silme günleri vardır.

Daha önce bir yazıma konu olan,Londra'da devlet tarafından sansüre uğrayıp silinen bir sanat projesinin parçasından (Mear-one'ın eserinden) tutun da Banksy'nin silinen onlarca eserine kadar hergün sayısız eser silinir gider Avrupa'da Amerika'da ve diğer sanata oldukça önem veren ülkelerde.

O yüzden ülkemiz genelinde bir eser silindi diye binlerce insanın araştırmadan,bilgi sahibi olmadan,birtakım mercileri suçlaması,hakaret etmesi son derece üzücü.

JR projesine ilk başladığı zamanlarda ona en büyük desteği veren,eserlerini sergilediği mahallelerin kendi belediyesiydi.Lokal polis de bina sahibinin şikayeti olmadığı takdirde polisin böyle bir görevi olmadığı konusunda bir açıklama yaptı telefonla kendileri ile konuştuğumda.Yani suçlanan iki kurumda şaşkınlıkla izliyor olup bitenleri.

İstanbul'da hali hazır da devam eden Kadıköy Belediyesinin Mural-İst festivalinin ilk günkü tazeliğini koruyan,4 yıldır dokunulmamış muralları düşünüldüğünde sanatseverlerin şunu anlaması gerek,sokak sanatının korunması için gereken özeni sokakların sahibi olan mahalle sakinleri gösterir.Korunmasının da yok olmasının da nedeni onlardır.

Tanınmış sokak sanatçısı Roa ile ilgili yazımda bahsetmiştim.Eserini silmek isteyen belediyeye karşı mahallenin başlattığı imza kampanyası eseri silinmekten kurtarmıştı.

 

JR'ın bir eserinin silinmesi ülke genelinde sokak sanatını tanıttı iyi yönünden bakarsak.İlgiyi arttırdığı ve korumacı bir tutum geliştirdiği için Pollyanna'cılık yapabiliriz aslında! 

 

Bundan sonra umarım sadece JR'ın değil hiçbir sokak sanatçısının eseri silinmez ülkemizde!

 

Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!