Geçmişte, siyasi arenada parti liderleri ve sözcülerinin birbirlerine karşı hakaretlere varan açıklamalar yaptıklarına çok şahit olduk. Yazdığımız yazılarda da “siyasi terbiye” ve “siyasette seviyeden” söz ederek, bu tür konuşmaların doğru olmadığını vurgulamaya çalıştık.

Çünkü eleştiri yapmak, yanlışları ortaya dökmek, alternatifler üretmek ayrı, bunları yaparken konuşmaları hakaret derecesine taşımak ayrı şeylerdir. Geçmişte halk, ağız dalaşı yapan, politika üretmeyen, gereksiz suçlamalarla hakarete varan sözler söyleyen siyasetçileri sandıklarda cezalandırmıştır, bunları biliyor ve unutmuyoruz.

Özetle siyasetçiler hakaret ve küfürden uzak kalmalıdırlar. Millet, bunlara tahmin edilemeyecek derecede tepki gösteriyor. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı bazı haddini aşan, siyasi terbiye kurallarından uzak ifadeleri bugün sözünü ettiğimiz siyasette seviyeyi de düşürmektedir.

Çünkü Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına Başbakan ve AK Parti kurmayları da aynı seviye düşüklüğü ile yanıt vermeye başladı. Biz, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan için söylediklerini nasıl siyasi terbiyeden uzak buluyorsak, Başbakan Davutoğlu ve kurmaylarının açıklamalarını da aynı çizgide değerlendiriyoruz.

Ne olur siyasette seviyeyi düşürmeyin. 

Siyasette seviye düşüşe geçerse politika üretilemez, iş yapılamaz. Millet, bugün iktidardan da muhalefetten de siyasi üretim ve iş bekliyor. İç ve dış sorunların tavan yaptığı bir ortamda bu tür açıklamalar ve ağız dalaşı ülkeye hiçbir şey kazandırmaz, aksine çok şeyler de kaybettirir. Türkiye’nin bu saatten sonra hiçbir konuda hiçbir şey kaybedecek zamanı yoktur.

Ülkenin içinde bulunduğu bugünkü durum, birliğimizi, bütünlüğümüzü korumak, terör ve teröristler karşısında kol kola olmak, omuz omuza verme zamanıdır. İç ve dış düşmanlarımıza karşı bu bütünlüğümüzü hep birlikte korumalıyız. 

Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, bugünkü iktidarı sevmemek başka, birlik ve bütünlüğümüzü korumak yolunda hep birlikte adım atmak ve hareket etmek başka şeylerdir. Bugün geçmekte olduğumuz dar boğaz bunu gerektiriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Başbakan Davutoğlu’nu beğenmeyebilirsiniz. Zaman zaman biz de eleştiri yapıyoruz. Hiç kimse de beğenmek ve alkışlamak zorunda değildir. Eleştiri de yapabilirsiniz. Görüşlerinizi dile getirmek, alternatif üretmek ve bunları ortaya koymak da en tabii hakkınızdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan % 52 halkın oyu ile seçilmiştir ve buna saygı duymaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. 

Ancak, bu hakkı kullanırken, küfür ve hakarete varan açıklamalardan uzak kalmak, siyasi terbiyenin bir kuralıdır bunu da unutmamak gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını nasıl kınıyor ve doğru bulmuyorsak, Başbakan Davutoğlu ve kurmaylarının karşılık verirken söylediği sözleri de aynı şekilde değerlendiriyoruz. 

Eğer hakarete ve küfüre aynı şekilde karşılık verilirse bunun ötekinden farkı olabilir mi? “Al birini, çal ötekine” denilmez mi?

Gerektiğinde bazı çok önemli konularda Cumhurbaşkanı-iktidar-muhalefet bir raya gelebilmeli, özellikle milli konularda görüş birliği içinde olmalı, bunu da kamuoyu ile paylaşabilmelidir. Sadece muhalefet yapmak için de muhalefet yapılmamalıdır. 

Hiç kuşkusuz bu konularda Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin de aynı görüş ve doğrultuda hareket etmesi gerektiği görüşündeyiz.

Ancak, şurası da kesin ki, CHP Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’nda girdiği seçimlerde başarılı olamamıştır. Ortaya çıkan sonuçlar da zaten bunu açık biçimde gözler önüne seriyor. 

Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’na karşılık verirken bu konuyu gündeme taşımış ve bize göre de doğru bir teşhiste bulunmuş. Davutoğlu “Girdiği her seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu ürettiği fikirlerle değil, Cumhurbaşkanı’na hakaret kurnazlığı ile korumaya çalışıyor” diyor. 

Ancak aynı Davutoğlu “Koltuk uğruna küstahlık yapıyor” sözleri ile siyasi terbiye kurallarına da gölge düşürmüştür.

Siyasette fikir ve hizmet üretmek şarttır. Zaten milletin ve partilere oy veren seçmenin de beklediği de budur.

Özetleyecek olursak, siyasiler artık küfürlü, hakaretli, kaba ve çirkinleşen açıklamalardan kendilerini mutlak biçimde arındırmalıdırlar. Bilinmelidir ki seçmenler de sokaktaki adam da buna son derece tepkilidir. 

Geçmişte yaşananları da göz önünde bulundurarak bugün siyasette seviyeyi düşüren ve düşürmekte olan bu tür tartışmaların bize, milletimize ve ülkemize hiçbir şey kazandırmayacağını, aksine çok şeyleri kaybettireceğini de altını çizerek anımsatmak istiyoruz.