TEKİRDAĞ (AA) - VEDAT YÜCEBAŞ - Şentop, "Türkiye açısından geriye dönme gibi bir durum olmaz. Bu sistem anlık, bir kerede olmuş bir süreç değil. Türkiye, 1960'taki vesayetçi sistemle olan mücadelesini siyaset alanında sürdürerek bu günlere kadar geldi. Özellikle 2002'den itibaren Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK Parti'nin bu vesayetçi sisteme karşı gösterdiği gayreti biliyoruz." dedi.

Şentop, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yeni yönetim sistemiyle ilgili yasal düzenlemelerin büyük ölçüde yapıldığını ancak seçim takviminin öne alınması nedeniyle bazı gerekli değişikliklerin seçim sonrasına kaldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni sistemin Türkiye'de hayata geçirilmesi için siyasi hayatı boyunca mücadele ettiğini anlatan Şentop, "Aynı zamanda bu sisteme inanan kadroların Mecliste çoğunluğu teşkil etmesi lazım. Hem cumhurbaşkanımızın seçilmesi hem de AK Parti'nin çoğunluğu 300'ün üzerinde milletvekili ile teşkil etmesi lazım. Muhalefet bu sistem aleyhinde çok konuştu. Şimdi sistem yürürlüğe girecek." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye'nin 1 dakika bile kaybetmeye tahammülü yok"

Seçimin ardından diğer adayların nasıl bir yol izleyeceğinin tam olarak bilinmediğini ifade eden Şentop, şöyle devam etti:

"Bunların seçimden sonra ne yapacaklarını kimse bilmiyor. Geri dönmek için imkan bulmaları mümkün değil. Parlamentoda anayasayı değiştirecek bir çoğunluk lazım, referandum lazım. Seçildikten sonra bu sisteme inanmadıkları için bu sistemle nasıl çalışacaklar? O da ayrı bir muamma. Bu bakımdan Türkiye'nin bu 5 yıllık dönemde yeni bir maceraya girmesine müsaade edilmemesi lazım. Türkiye'nin bir 5 yıl değil, 1 yıl değil, 1 saat, 1 dakika bile kaybetmeye tahammülü yok. Bu bakımdan benim düşüncem milletvekillerimizin çoğunluğu oluşturarak bu sistemin mimarı Ccumhurbaşkanımızı yeni sisteme göre cumhurbaşkanı seçmesi yönünde.

Türkiye açısından geriye dönme gibi bir durum olmaz. Bu sistem anlık, bir kerede olmuş bir süreç değil. Türkiye, 1960'taki vesayetçi sistemle olan mücadelesini siyaset alanında sürdürerek bu günlere kadar geldi. Özellikle 2002'den itibaren Cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti'nin bu vesayetçi sisteme karşı gösterdiği gayreti biliyoruz. Türkiye'nin 50 yıllık birikiminin sonucunda bu noktaya gelmiş olduk. Dolayısıyla bu bir tarihin akışı, siyasetin akışı ile ilgili bir durum. Bunu, 'Gelince geri döndüreceğiz' demek, tarihin akışını geri çevirmek demektir. Bunun olmayacağını onlar da biliyor, biz de biliyoruz."

- "Türkiye'nin ekonomisi artık bu tür olaylardan etkilenmeyecek kadar güçlü hale geldi"

Şentop, sistemin, 1961 yılından beri kendi içinde kimsenin müdahalesine gerek kalmadan, Cumhurbaşkanının statüsünü güçlendiren, onu seçimle getirir hale dönüştüren, yetkilerini artıran, Cumhurbaşkanlığı makamını güçlendiren bir noktaya kendiliğinden evrildiğini aktararak, "Bu çizgiyi uzattığınızda zaten varacağı yer 'Cumhurbaşkanlığı ve Başkanlık' sistemiydi. Biz de bu konuya noktayı koymuş olduk." dedi.

"Sadece şunu yapmak istiyorlar; 16 Nisan'daki halk oylamasında 'hayır' diyenleri bir yerde toplamaya çalışıyorlar ama bu mümkün değil." ifadesini kullanan Şentop, şunları kaydetti:

"Çünkü 'hayır'ın çok farklı gerekçeleri vardı. Bunların hepsi sisteme karşı oldukları için 'hayır' diyen insanlar değil. Şimdi mesela bir oylama olsa çok farklı sonuçlar ortaya çıkar. 24 Haziran'da da bunu göreceğiz. 2013 yılında Gezi olayları, 'Türkiye yönetilemez, hükümet sokakları yönetemiyor' gibi bir görüntü vermek için yapıldı. Cumhurbaşkanımıza karşı bir operasyondu bu ama muvaffak olamadılar. Türkiye'de dirayetli bir yönetim olduğu, ülkede huzuru, asayişi, güvenliği sağlayacak bir yapı olduğu ortaya çıktı o yüzden buna benzer bir olay tekrarlanamıyor."

Şentop, son dönemde de özellikle erken seçim kararının alınmasının ardından Türkiye'ye yönelik ekonomi üzerinden manipülatif işler yapılmaya çalışıldığına işaret ederek, "Özellikle hükümetin elinde olmayan bir şey, Amerikan parasından bahsediyoruz. O paranın değerini biz belirleyemeyiz, o yabancı para, Türk parası değil. Bunun üzerinden Türkiye'ye karşı bazı finans çevrelerinin manipülasyona girdiğini gördük. Buna karşı da gerekli tedbirleri aldık.

Burada mesele şu; Türkiye'nin ekonomisi artık bu tür olaylardan etkilenmeyecek kadar güçlü ve büyük bir ekonomi haline geldi. Cumhurbaşkanımızın özellikle ekonomi ile ilgili söylemleri, şu anda dünyada hakim olan küresel ekonominin manipülatif unsurlarından en az etkilenecek ülkenin Türkiye olduğuna dair yorumları var. Çin, Rusya, İran gibi ülkelerle yapılan karşılıklı ticarette yabancı paralar yerine milli paraların kullanılması, bu manipülasyonlara dair zemini bozmak için yapılıyor." diyerek konuşmasını tamamladı.