TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun dile getirdiği "organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'den ayda 10 bin dolar maaş alan siyasetçi"nin kimliğinin açıklanması için TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a başvurduklarını belirterek, "Şentop, bu konuyu açıklamak zorundadır. TBMM'ye düşen bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır." dedi.Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Atatürk, bizim kırmızı çizgimizdir" açıklamasına işaret ederek, "Güzel, Sayın Bahçeli'nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e sahip çıkması eyvallah, başımın üstüne. Ama asıl kızmamız gereken bu meczup mu? Bu meczup, bu konuşmayı kimin önünde yapıyor? Devlet ricali önünde yapıyor. O devlet ricalinden bir Allah'ın kulu çıkıp, 'Ya arkadaş ne söylüyorsun, yanlış söylüyorsun, bunu konuşamazsın' dedi mi, demedi. Bahçeli'ye soruyorum; Sen kime kızıyorsun. Onu, orada görevlendiren kim? O çocukları, o meczuba teslim eden kim, hangi kafa? Kendi tarihine ihanet etmeyi kural haline getiren bir meczubu orada nasıl tutarsınız?" diye konuştu.

Atatürk'ün ortak değer olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bahçeli, 'Atatürk, bizim kırmızı çizgimizdir' diyor. Güzel ama o çizgi biraz uzayıp saraya doğru yaklaşınca renk değiştiriyor. Renk değişmeyecek. Renk değiştiği andan itibaren bu iş olmaz. Söylediğin havada kalır." ifadelerini kullandı.

Bakkala, çiftçiye, işsize, emekliye, taksi şoförüne, apartman görevlisine, berbere, kuaföre, manava yılın ilk çeyreğinde ekonomideki yüzde 7 büyümeyi sorduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Peki yüzde 7 büyüme oldu mu? Kesin olmuştur. Kimler büyüdü, beşli çete." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, 83 milyon insanın bir avuç kişiye çalıştığını iddia ederek, kimin büyüdüğünün üzerinde durulması gerektiğini söyledi.

- "Meclis tutanaklarına baktık, İnönü'nün böyle bir konuşması yok"

Yassıada'da 27 Mayıs'ta bir toplantı yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Yassıada'yı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin parasıyla bir beton ormanına dönüştürdüler. Oysa, o adanın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özel bir yeri vardı, aynen korunması gerekiyordu. Yapmadılar, demokrasiye ihanet ettiler." yorumunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasında, İsmet İnönü'nün 27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde TBMM'de yaptığı bir konuşmayı aktardığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir şey hiç duymadık. Meclis tutanaklarına baktık, böyle bir konuşma yok. Hani olur da konuşmuş ama tutanaklara girmemiş, onu da soruşturduk, böyle bir şey yok. Peki, Meclis'te konuşmamıştır da dışarıda konuşmuştur. Onu da araştırdık, İnönü Vakfına sorduk, tarihçilere sorduk. Böyle bir konuşma hiç olmamış. Ya Erdoğan bu kadar yalan söylerken senin hiç yüzün kızarmıyor mu? Bu kadar yalanı nasıl söylüyorsun? Bir insan yalan söylerken yüzü kızarır." ifadelerini kullandı.

- "'128 milyar dolar nerede' dedik ve suçlu konumuna geldik"

Finlandiya Başbakanı Sanna Marin'in 300 avroluk sabah kahvaltısını devletin kesesinden ödeyip ödemediğinin araştırıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Biz, 1 dolar değil, 50 dolar değil, 300 dolar değil, 3 milyon dolar değil, 100 milyon dolar değil, 120 milyar dolar değil, 128 milyar doları sorduk, tık yok. Onlar 300 avronun hesabını soruyorlar, biz '128 milyar dolar nerede' dedik ve suçlu konumuna geldik." şeklinde konuştu.

Soru, suç kabul ediliyorsa, orada demokrasi değil suçluların iktidarının bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Suçlanıyoruz, neden? İktidardakiler suçlu da onun için. Açık ve net söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti, suçlular tarafından yönetiliyor. Erdoğan, bir dava açacak. Açmazsan namertsin. Mahkemede ispat edeceğim, suçlular tarafından devletin yönetildiğini." dedi.

- "Şentop, bu meclisin onurunu korumak zorundadır"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Bir siyasetçiyi keklemişler" açıklamasına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu çok önemli. Suçu biliyor, suçluyu da biliyor. Devletin televizyonunda açıklıyor. Birilerine mesaj gönderiyor. Her ay 10 bin dolar rüşvet alıyor, kim, bir siyasetçi. Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat kimin emrinde, İçişleri Bakanı'nın. Dolayısıyla İçişleri Bakanı'nın kafadan attığı bir rakam değil bu. Kişiyi de biliyor, rakamı da veriyor, 10 bin dolar. Ve verenlerin dilinden de konuşuyor 'Keklemişler' diye. 'Savcı çağırırsa gideceğim açıklayacağım' diyor." ifadelerini kullandı.

Türk Ceza Kanunu'nun 279. maddesini okuyan Kılıçdaroğu, "Suçu gizlemiyor, suçluyu gizliyor. İçişleri Bakanı, suçluyu niye gizliyor? Saray'a şunu mu demek istiyor; 'Bana dokunma, dokunursan bu daha başlangıç'. Normalde suç olduğunu İçişleri Bakanı bilir. Ama şuna güveniyor, 'Ben, onu teslim aldım, bana dokunamaz. Dolayısıyla hiçbir savcı, bana bu soruyu soramaz. Ben koltuğumu garantilerim.' Devleti bu mantıkla yönetirseniz, devleti, mafyaya, terör örgütlerine, suç örgütlerine teslim edersiniz." diye konuştu.

İçişleri Bakanı Soylu'nun dile getirdiği "organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'den ayda 10 bin dolar maaş alan siyasetçi"nin kimliğinin açıklanması için TBMM Başkanı Şentop'a başvuruda bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Tık yok onda da. Hiçbir şey yok. Şentop, bu konuyu açıklamak zorundadır. TBMM'ye düşen bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır. Eğer Şentop konuşmuyorsa, acaba 10 bin dolar benzeri bir olay her ay ona da mı veriliyor? Şentop, sessiz kalamaz. Saraydakiler sessiz kalabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Şentop'un TBMM'yi temsil ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu meclisin onurunu korumak zorundadır. Bu pisliği aydınlatmak zorundadır, Şentop." dedi.

Eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un 28 Ağustos 1994'te "Meclis Başkanı, duygularının, partisinin, kamuoyu baskısının, inançlarının üstüne çıkabilmelidir. Meclis Başkanı, yetkisiz posta dağıtıcısı veya havale memuru değildir." ifadelerinin de yer aldığı yazıyla Başbakanlık'a dokunulmazlık dosyasını iade ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Ama beyefendi, posta memuru gibi. 'Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor' deniyor. Sen nasıl sessiz kalırsın? 'Koltuk uğruna yapamayacağım bir şey yoktur' diyorsa, kendisini tarihe havale edeceğiz. Peki sen ileride torunlarının, evlatlarının yüzüne nasıl bakacaksın?" diye sordu.

- "83 milyon insan yeraltı dünyasından bir liderin ne söylediğine bakıyor"

Erdoğan'ın İçişleri Bakanı Soylu'ya bu açıklamasını sormadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Sorabilir mi, soramaz. Ayrıca şunu da sorması lazım; 'Çıktın devletin televizyonuna bir siyasetçinin her ay 10 bin dolar rüşvet aldığını söyledin. Bir de çıktın bir şey daha söyledin. Eskiden İçişleri Bakanlarının çocuklarının evlerinde para sayma makinaları vardı, dedin. 17-25 ile bana bir mesaj mı vermek istiyorsun?' Soylu koltuğunu garanti alma peşinde. Erdoğan da Soylu'ya sahip çıkmak zorunda. Öyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Eğer siz, hükümeti yeraltı çetelerine teslim ederseniz, yeraltı çeteleri hükümet erbabına talimat verirse böyle bir tablo çıkar ortaya." değerlendirmesinde bulundu.

Mafyanın gücünü, siyasi iktidarı ele geçirerek aldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Zindaşti uyuşturucu kaçakçısı nasıl çıktı hapishanelerden, öyle çıktı. Elde ettiler siyasetçiyi, hakime talimatlar verildi ve çıktı." ifadelerini kullandı.

Yeraltı dünyasının, devleti yönetenleri yönettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Düşünün, 83 milyon insan yeraltı dünyasından bir liderin ne söylediğine bakıyor. Böyle bir tablo, Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışıyor mu?" dedi.

Rüşvetçilerin büyükelçi atandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bu rüşvetçiye, yabancılar, daha büyük para verip devletin sırlarını alabilirler mi, alabilirler. Rüşvetçiyi o makama getiren, asıl sorumlu odur." şeklinde konuştu.

Bir an önce erken seçime gidilmesi çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Erdoğan kaçacak delil arıyor. Niye kaçacak delik arıyor? Kimden kaçıyorsun? Milletten, halktan kaçılır mı?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la televizyona çıkabileceğini dile getirerek, "İster CNN TÜRK ister A Haber olsun, ikisine de çıkarız. Cesaretin varsa, yüreğin varsa gel." ifadesini kullandı.

Bir siyasetçiye kaçmanın yakışmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "'Sandığı koyuyoruz' diyeceksin. Der mi, diyemez. Biliyor niye diyemeyeceğini. Ama millet büyüktür, bütün bu sorunları çözeceğiz. İkizdereli kadınlar, hiç meraklanmayın, vallahi çözeceğim sizin sorununuzu, taşınıza, toprağınıza sahip çıkacağım." açıklamasını yaptı.

(Bitti)