CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 90'ının CHP’li belediyelerin olduğu yerlere geldiğini belirterek, "Siyasal iktidarın yerel yönetimlere her türlü desteği vermesi gerekirken, 'Acaba biz bu desteği nasıl keseriz?' onun arayışı içindeler. Biz asla şikayet etmeyeceğiz. Her türlü engeli aşıp bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz. Şikayet eden değil, sorunu çözen belediye başkanlarımız var." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince düzenlenen "Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi"nin açılışında konuştu.

Dünya Ekonomik Forumu'nun Turizm Sektörünün Görünümü Raporu'na göre 2030'da 1 milyar 800 milyon turistin dünyayı gezeceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "1 milyar 800 milyon turistten kaçı Türkiye'ye gelecek? Kaçı Antalya'yı, İstanbul'u, Ankara'yı, Adana'yı, Mersin'i, Mardin'i merak edecek? Onlara Türkiye'yi merak etmeleri için hangi bilgileri, nasıl vereceğiz? O insanlar hangi gerekçeyle gelecekler?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, rapora göre 1 milyar 800 milyon turistin sırasıyla İspanya, Fransa, Almanya, Japonya, ABD, İngiltere ve Avustralya'yı merak edeceğini, Malezya'nın 29, Türkiye'nin 43'üncü sırada yer aldığını aktararak, "Neden Türkiye 43'üncü sırada? Bütün uygarlıkların beşiği aslında Anadolu. İstanbul, 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir metropol. Demek ki bir eksiğimiz var. Geniş kitlelerde Türkiye'ye yönelik yeterli merak uyandırmış değiliz. O insanları Türkiye'ye çekmek hepimizin ortak görevi olmak zorunda." dedi.

Ülkelerin yanı sıra metropollerin de yarıştığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Paris'e giden turist sayısı, Türkiye'ye gelen turist sayısından fazlaysa dönüp Paris'e bakmalıyız. Neden, ne eksiğimiz var? Bir tanıtım sorunumuz var, bir güvenlik sorunumuz var. Bir başka sorunumuz var mı oturup masaya yatırmamız lazım. Çözümün önündeki en ciddi engelin de siyaset kurumu olduğunu herhalde hepimiz kabul ederiz. Eğer siyaset kurumu, sektörün önündeki bütün engelleri kaldırabilirse, emin olun Türkiye bu konuda önemli bir dünya markası haline süratle gelir. Metropoller de yarışıyor artık. Her metropolün yerel yöneticisi 'En çok turist bana gelmeli, ben ağırlamalıyım. Benim kültürümü, onlar bilmeli ve görmeli.' diyor."

- 'Kenti yasaklar manzumesi haline getirdiğiniz zaman turist niçin gelsin?"

Kemal Kılıçdaroğlu, kent estetiğinin insanın ruhuna hitap ettiğine işaret ederek, "En tipik örneği İstanbul'dur. Eğer İstanbul'u uzun yıllardır yöneten bir siyasal anlayış sonradan dönüp bir iç hesaplaşmayla 'Biz, İstanbul'a ihanet ettik ve ihanet etmeye de devam ediyoruz.' diyorsa, hepimizin düşünmesi lazım. Sadece İstanbul'a ihanet midir bu yoksa Türkiye'nin tarihine ve kültürüne de ihanet midir? Sultanahmet'i, Ayasofya'yı ve arkasındaki beton ormanını düşünün. Kent estetiği dediğimiz kavramın ne kadar değerli olduğunu, o tabloyu gördüğümüzde daha iyi anlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Her kentin meydanları olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Meydanı olmayan bir kent yoktur, meydanı yasaklanan da bir kent yok. Siz meydanları yasakladığınızda turist niye gelsin? Siz kenti bir yasaklar manzumesi haline getirdiğiniz zaman turist niçin gelsin?" dedi.

- "Yeni konaklama vergisi merkezi hükümete gitti"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin turizmde nasıl anıldığını şöyle açıkladı:

"Turizmde genellikle şöyle anlıyoruz, uçaklarla turistleri getiriyoruz, servis otobüslerine bindiriyoruz, beş yıldızlı otele götürüyoruz, otelde eğleniyorlar, 15 gün sonra bindiriyoruz otobüse tekrar getiriyoruz havaalanına, bindiriyoruz uçağa kendi ülkelerine gidiyor. Esnaf hiç bilmiyor, kentin haberi bile yok. Bu mudur turizm? Hayır. Bunu en iyi turizmin aktörleri biliyor. Paris'te bir yıldızlı otele verilen para ile Türkiye'de 5 yıldızlı otele verilen ücret aşağı yukarı aynı. Hatta bir yıldızlı otelin ücreti daha pahalı Paris’te. 2014 yılında her turist günde ortalama 820 dolar bırakırken, bugün 647 dolar bırakıyor. Bunun da oturulup düşünülmesi lazım."

58. Hükümet Acil Eylem planına işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Acil Eylem Planı'nın yerel yönetimler reformuyla ilgili bir bölümü var, 'Yerel yönetimlerin mali yapısı güçlendirilecektir.' Süre ne kadar? 'En erken 6 ay, en geç 12 ay içinde yerel yönetimlerin mali yapısı güçlendirilecektir.' 2003. Şimdi 2019. Yani aradan 17-18 yıl geçti. Bunu sorgulamamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yapılan bir taahhüttür bu. Üstelik acil eylem planı, normal bir eylem planı değil, 5 yıllık kalkınma planı değil, 15 yıllık kalkınma planı değil, acil eylem planı. 'Yerel yönetimler mali açıdan güçlendirilecek.' Yapıldı mı? Hayır, hiç yapılmadı. Gelen turistlerin yüzde 90'ı CHP’li belediyelerin olduğu yerlere geliyorlar. Gayet güzel. Siyasal iktidarın yerel yönetimlere her türlü desteği vermesi gerekirken, 'Acaba biz bu desteği nasıl keseriz?' onun arayışı içindeler. Ama biz asla şikayet etmeyeceğiz, asla. Ne yapacağız? Her türlü engeli aşıp bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz. Bizim görevimizdir, her türlü engeli aşmak. Çünkü şikayet eden değil, sorunu çözen belediye başkanlarımız var. Varsa bir sorun, sorun aşılacaktır. Aşmak zorundayız. Biz kendi beldemize, ilçemize, ilimize, büyük kentimize, ana kentimize gelen bütün turistleri Türkiye'den memnun olacak şekilde ayrılmaları için her türlü çabayı göstereceğiz."

Kılıçdaroğlu, yeni konaklama vergisine değinirken, "Yeni konaklama vergisi getirildi, aslında normalde bütün ülkelerde konaklama vergisinin belediyelere verilmesi lazım, ama merkezi hükümete gitti. Aslında otopark yapılır, park yeri yapılır, trafik sorunun tüm belediyeler çözer, taşıt alım vergisinin, motorlu taşıtlar vergisinin yerel yönetimlere verilmesi lazım. Bu da yapılmıyor. Artı, bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde yaz nüfusu ile kış nüfusu arasında olağanüstü bir artış var. Kışın bakıyorsunuz 20 bin, yazın bakıyorsunuz nüfus olmuş 200 bin. Ama aynı bütçe. Biz bundan da şikayet etmiyoruz. Bütün kısıtlamalara rağmen herkese hizmet götürmek gibi bir görevimiz var. Bunu yapacağız, bu konuda da kararlıyız." diye konuştu.

- "Bir tarih, bir kültür rant gözüyle yok edilebilir mi?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'un tarihini, kimliğini ve kültürünü korumak gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"İhanet yetmiyormuş gibi ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor. Nasıl? 'İstanbul'a Karadeniz'den bir kanal açacağız, Kanal İstanbul'u yapacağız.' Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım.' diyor. Neye göre, hangi akıl, hangi mantık, hangi fizibilite, hangi para, nasıl yapacak? 'Ben yapacağım.' diyor. Yapamazsın kardeşim, zaten yapamayacaksın, zaten gideceksin, ilk seçimde zaten gideceksin. Hiç kimse buraya para ayırmaya kalkmasın, hiç kimse 5 kuruş para ayırmaya kalkmasın, ayırdıkları paranın kuruşu dahi verilmeyecektir. İstanbul'a ihanete doymadılar mı? Bir tarihe, bir kültüre rant gözüyle bakılabilir mi? Bir tarih, bir kültür rant gözüyle yok edilebilir mi? Bir tarih, bir kültür beton ormanına dönüştürülebilir mi? Bir tarihin, bir kültürün olduğu yerde ağaç bile bırakmadınız, meydan bile bırakmadınız?"