İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: “İYİ Parti, o fezlekelerin önünü arkasını iyice okur. Çünkü İYİ Parti, o fezlekelerin önünde biri varsa, ardında da sizin olduğunuzu çok iyi bilir. İYİ Parti, Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakar, gereği neyse onu yapar. 

Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta dönemin muktedirlerinin "bin yıl sürecek" dedikleri ama yatsıya kadar zor dayanan 28 Şubat’ın yıl dönümü olduğunu anımsattı.

Bugün, Türkiye’nin üzerinde yeniden vesayetin eli, millete parmak sallayan, aynı zihniyetin gölgesinin dolaştığını belirten Akşener, "O zamanlar nikah yüzükleri altındı. Bugün nikah yüzükleri gümüşten ama yine aynı şekilde parmak sallanıyor. Ne bahtsız insanlarmışız. Ömrümüz boyunca kendimizi izah etmek zorunda kaldık. Önce faşist, ırkçı olmadığımızı daha sonra mürteci olmadığımızı izah ede ede geldik. Mürtecilik ile suçlananlar kaçtı, masanın altına girdi, biz onlar için savaştık, bugün o gümüş yüzüklü parmaklar gözlerimizin içine bakıp bizleri bu sefer de teröristlikle suçluyor. Hadi oradan korkaklar." diye konuştu.

"Bugün, Türkiye’nin üzerinde 28 Şubat’ın hayaleti dolaşıyor. Bu, MGK koridorları yerine sarayın koridorlarında yuvalanmış bir hayalet." ifadesini kullanan Akşener, "Bu, apolet yerine, kravat takan, haki yerine lacivert giyen bir hayalet. Bu, irticacı yerine, beğenmediğine 'terörist' diyen bir hayalet. Bu, dünün mağdurlarını, bugünün mağrur muktedirleri yapan bir hayalet. Bu, dün şiirden hapis yatanlara, bugün milleti tweetten hapse attıran bir hayalet. Biz dün gerçeğine boyun eğmedik bugün elbette hayaletine boyun eğmeyeceğiz. Biz dün toplusu, tüfeklisi önünde eğilmedik, bugün elbette yalanlısı, dolanlısı önünde eğilmeyiz. Çünkü biz, hayaletlerin değil hakikatin peşindeyiz. Çünkü biz, vesayetin karşısında, milletimizin yanındayız." değerlendirmesini yaptı.

Milletin zorluklarla mücadele ettiğini ancak Türkiye’nin, bu acı gerçekleri aşacak imkanları bulunduğunu dile getiren Akşener, şunları kaydetti:

"Türkiye’nin, her bir vatandaşını refaha erdirecek kaynakları, zenginliği var. Bütün mesele, bu zenginliği, kimin nasıl paylaşacağı. İşler yolundayken, müteahhidini ihaleye boğan bu iktidar, bütçe dara düştüğünde, acısını onlardan değil sırtına yeni yeni vergiler, yeni cezalar bindirdiği milletimizden çıkartıyor. Hak böyle olmaz. Adalet böyle olmaz. Devlet böyle yönetilmez.

Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü, bu sıralar sosyal medyada çok paylaşıldı. Rahmetli diyor ki 'Davalar acılar içinde doğar, refah içinde ölür.' Dünün mağdurlarının, bugünkü izansızlığını görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. Dün 'Dava adamıyım' diye gezenlerin, bugün sarayda sürdükleri sefayı görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. Şehitlerimiz varken, lebalep kongrelerde, üst üste çıkıp oynayanları görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. İnsanımız çöpten yiyecek toplarken, gününü gün edip, para içinde yüzenleri görünce, bu sözleri daha iyi alıyoruz. İşte o nedenle dün, rahmetli Erbakan Hoca’nın 'Adil düzen' gömleğini yırtıp, kendi kurdukları düzende sefaya dalanlar, bugün, işler sarpa sarınca 1994 ruhuna dönmekten bahsediyorlar. İronik olan tam da bu zaten. Çünkü 1994 ruhu dedikleri, işte o yırtıp attıkları gömleğin ta kendisi.

Geldikleri noktada bu arkadaşlar, refah içindeki bu çöküşü durdurmak için, kimin gömleğini giyip, hangi ruha sarılacakları üzerine kafa patlatırken, bir yandan da seri gündem çalışmaları yapıyorlar.Ama maalesef, her ürettikleri gündem ancak 3 gün dayanıyor. Çünkü mızrak artık çuvala sığmıyor. Milletin gündemi artık boş lafla, hamasetle gizlenemiyor. Gömlek artık dikiş tutmuyor, yolcu olan Abbas, bağlasalar da durmuyor."