Türkiye Saadet Partisi Milletvekili Dr.Cihangir İslam, Londra merkezli Türkiye Araştırmalar Merkezi Ceftus’un düzenlediği bir toplantı kapsamında İngiliz parlamentosunda konuştu. Muhafazakar Parti milletvekili Sir David Amess’in ev sahipliği yaptığı toplantının moderatörlüğünü SOAS Üniversitesi öğretim üyesi Gamon McLellon yaptı.

AK PARTİ İKTİDARINI 2 DÖNEMDE İNCELEMEK

Konuşmasına otoriter ve popülist politikaların felsefi ve tarihsel arka planlarına ilişkin değerlendirmelerle başlayan Saadet Partisi milletvekili, 17 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti iktidarını iki dönemde incelemek gerektiğini belirtti. AK Parti’nin 2002 – 2010 yılları arasında demokratikleşme, askeri vesayetin tasfiyesi, AB Uyum Yasalarının çıkartılmasının hızlandırılması ile insan hakları ve Kürt ve Alevi meselelerine yapıcı yaklaşımlarının olduğunu hatırlattı. 2011 yılından sonra farklı bir Ak Parti iktidarının görülmeye başladığına işaret eden Cihangir İslam, daha önce milliyetçi politikaları çok sert dille eleştiren AK Parti’nin bugün Türkiye’nin en büyük muhafazakar, milliyetçi ve neoliberal popülist partisi durumuna geldiğini savundu. AK Parti’nin günden güne otoriterleştiğini ifade eden İslam, insan hakları, demokrasi ve özgürlükler konularında sınıfta kalan iktidarda güvenlik politikalarının ön planaçıktığına işaret etti.

BAŞARISIZ DARBE GİRİŞİMİ

15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişimden beş gün sonra ilanedilen olağanüstü hal uygulamasından itibaren Türkiye’nin belirgin bir otoriterlik anlayışıyla yönetildiğini ileri süren İslam şunları söyledi : “Anayasanın 148/3 Maddesi: “Olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esasbakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Bu hüküm sebebiyle Anayasa Mahkemesi OHAL Kanun Hükmünde Kararnamelerinidenetlemeyi reddetmiş, OHAL işlemleri üzerinde hiç bir yargı denetimi mümkün olmamış, keyfi uygulama yapılmıştır. Halbuki AYM, bu kararnamelerin anayasadaki OHAL hükümleriyle sınırlı olup olmadığını denetleyebilirdi. Böyle bir denetim olmadığı için TV yayınların seçim döneminde adil olmasını düzenleyen hüküm ve Rektör seçimleriyle ilgilihüküm OHAL Kararnameleriyle kaldırılmıştır. 130 bin üzerinde insan kamu hizmetindenmen edilmiş yani kamudaki işlerinden atılmıştır. Özel sektörden atılanlarla birlikte toplam200 bin kişinin işlerini kalıcı olarak kaybettiği tahmin edilmektedir. 55 bin kişi cezaevinegirmiştir.700’ün üzerinde bebek yaşta ve çocuklar anneleriyle birlikte cezaevindebüyümektedirler. Bu popülasyondan altmış kişi intihar sonucu hayatını kaybetmiştir. Temmuz 2018 itibariyle görevinden atılan akademisyen sayısı 6 bindir. Kamudaki işlerinden atılanlar özel sektörde de işverenlerin iktidardan korkusu nedeniyle iş bulamamaktadır. Binlerle ifade edilebilecek rakamlarda gazete, radyo, tv, dernek, vakıf kapatılmıştır ya da bu kurumlara kayyum atanmıştır. Ülke TBMM’nin çıkarttığı yasalar yanında KHK’lar veCumhurbaşkanlığı Kararnameleri’yle yönetilmiş ve yönetilmektedir. Mevcut AK Partiiktidarı insan haklarına, demokrasiye ve hukuka aykırı uygulamalarında sürekli olarak ‘devletin beka sorunu’nu gündeme getirmekte, bunu bir gerekçe olarak kullanmaktadır. AK Parti topluma sıkça eleştirdiği CHP Tek Parti döneminin bir ayna görüntüsünü yaşatmaktadır.”

CHP-SAADET İŞBİRLİĞİ DEMOKRASİYE KATKI SUNUYOR

Dr Cihangir İslam konuşmasında 24 Haziran 2018 seçimleri döneminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yakınlaşmasının topluma önemli bir mesaj verdiğini vurguladı. İki liderin toplumsal barış üzerinde çaba sarfetmelerinin hem tabandaki gerilimi düşürdüğünü hem de AK Parti, MHP ve BBP’den oluşan “Cumhur İttifakı”nın planlarını kökten işlevsiz kıldığını kaydeden İslam, bütün alanlarda ciddi bir ayrışma yaşandığını ileri sürdü. İktidar partisinin devletin bütün imkanlarına, medyanın yoğun desteğine, her türlü psikolojik baskıya rağmen referandumda ancak yüzde 51, 24 Haziran seçimlerinde ise yüzde 53 civarında oy alabildiklerini hatırlatan Saadet Partili milletvekili, bu durumun toplumun aşağı yukarı yarısının her türlü olumsuz şarta rağmen heterojen yapısıyla otoriter sisteme karşı direnmekte olduğunu gösterdiğini savundu.

CUMHUR İTTİFAKI -MİLLET İTTİFAKI

“Bu direnç rakamı diğer otoriter, popülist iktidarların bulunduğu ülkelerden yüksektir” diyenİslam sözlerine şöyle devam etti : “AK Parti 24 Haziran’da yüzde 42 oy almıştır; tek başına parlamentoda salt çoğunluğun altındadır, bir başka partinin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Cumhur İttifakı planladığı gibi anayasayı değiştirecek sayıyı elde edememiştir.

Cumhur İttifakı 7 Haziran 2015 seçimlerinin 3 puan, 1 Kasım 2015 seçimlerinin 7 puan altındadır. Bundan sonra genel seçimler resmi ittifaklar çerçevesinde devam edecektir; Cumhur İttifakı otoriter – sağ anlayışı ve tek kişi yönetimini, Millet İttifakı ise birarada yaşamaya kararlı, çoğulcu demokrasi çizgisini ve hukukun üstünlüğüne olan inancı temsil etmektedir.”

Daha sonra katılımcıların sorularını yanıtlayan Cihangir İslam, bazı muhalif kesimlerin AkParti’den kurtuluşun yolu olarak büyük bir ekonomik krizi gördüklerine dikkat çekerek, bu durumun yaşanmasını temenni etmediğini söyledi. “Kriz yaşanmasın, AK Parti iktidarda kalsın, razıyım” diyen İslam, Türkiye’deki seçmenlerin tepkilerini ölçmenin kolay olmadığını söyledi. AK Parti seçmenlerini “Erdoğan’ın seçmenlerinin bir kısmı ona aşık” sözleri ile tarifeden Cihangir İslam, Erdoğan’ın aynı tabandan geldiği Saadet Partisi’nin düşük oy oranına rağmen etkisinin farkında olduğunu da savundu