AVRUPA-Açılışı gerçekleştirilecek 7,7 milyar lira yatırım bedeli olan eserlerin hayırlı olmasını dileyen Recep Tayyip Erdoğan, eserlerin yapımında emeği geçenlere teşekkür etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinde 76 şehirde içme suyu sıkıntısı yaşandığını gördüklerini ve bu defa da Türkiye'nin su sorununun çözümü için Bakan Veysel Eroğlu'nu ilk etapta bürokrat olarak DSİ'nin, daha sonra da siyasetçi olarak Bakanlığın başına getirdiklerini ifade etti. Bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla 81 ilin tamamında içme suyu meselesini büyük oranda çözdüklerini belirten Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sadece içme suyu değil her alanda tarihi projeleri hayata geçiren bir ülke haline geldiğini kaydetti. 

"Çok ciddi yatırımlar yapıldı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eskiden baraj gibi, büyük altyapı projeleri gibi işleri yabancı firmalar, yabancı müteahhitler yapardı. Çünkü ülkemizin bu konudaki birikimi çok sınırlıydı. Biz tüm çalışmalarımızda olduğu gibi altyapı yatırımlarında da yerli ve milli bir anlayışı öne çıkardık, anladın mı Kemal? Artık en büyük, en iddialı projeleri dahi kendi müteahhitlerimizle, mühendislerimizle, işçilerimizle yapabiliyoruz. İstanbul'daki yeni havalimanı, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Bu sayede dünyada müteahhitlik hizmetlerinde Çin'in ardından ikinci sıraya yerleştik. Yurt dışında gittiğimiz hemen her yerde müteahhitlerimizin başarılı projeleriyle karşılaşmaktan memnuniyet duyuyoruz." 

"Her yerde ağaçlandırma çalışmalarını sürdürüyoruz"

Erdoğan, Afrika'da da 2 milyona yakın insanın temiz içme suyuna kavuşmasını sağladıklarını da vurguladı.

Türkiye'de baraj inşaatlarının eskiden uzun sürdüğünü, atılan temellerin üzerinde yıllarca hayvanların otladığının görüldüğünü anlatan Erdoğan, şimdi her eserin temelini atarken açılış tarihini, pazarlık usulüyle biraz daha öne çıkararak ilan ettiklerini, fevkalade bir durum olmadıkça da belirlenen tarihte açılış yaptıklarını dile getirdi. 

Ağaç dikiminde de başarılı olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Araziler yanında camilerden okullara, yol kenarlarından hastanelere kadar uygun alanı olan her yerde ağaçlandırma çalışmalarını sürdürüyoruz. 2023 yılına kadar inşallah 7 milyar fidanı toprakla buluşturmuş olacağız. Dedim ya, çevrecilikte bizimle kimse yarışamaz, boşuna konuşmasınlar. Yok Greenpeace'çi imiş, yok şucuymuş... Bunların hepsi hikaye. Onlara sormak lazım, kaç ağaç diktiniz, onu söyleyin. Biz yaptıklarımızla konuşuyoruz."

"Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı"

Türkiye'deki 83 karayolu üzerine 229 yeni tünel daha ilave ettiklerini belirten Erdoğan, "Haberin var mı Kılıçdaroğlu?" diye sordu. 

 

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizde daha önce hiç olmayan hızlı tren hatlarımızın uzunluğu şimdi bin 213 kilometreyi buldu. Haberin var mı Kılıçdaroğlu? Yakında yeni hatlarla daha da uzayacak. Mevcut 26 havaalanımızın üzerine her biri gayet modern bir şekilde inşa edilmiş 29 havaalanı daha ilave ettik. Marmaray gibi, Avrasya Tüneli gibi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi, Osmangazi Köprüsü gibi, Ilgaz Tüneli gibi, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı gibi dev projelere biz imza attık ve hayata geçirdik. Haberin var mı Kılıçdaroğlu? İstanbul'un yeni havalimanı başta olmak üzere pek çok önemli proje şu anda devam ediyor. Yeni havalimanın inşallah önümüzdeki yılın sonuna ilk etabı bitecek ve yılda 90 milyon yolcu kapasitesiyle hizmete girecek. Ekonomide, buraya iyi dikkat et, sen bundan da anlamazsın, senin vergici olman filan beni pek ilgilendirmiyor... Ekonomide biz geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 23,5 milyar dolardı. 2013, Türkiye'nin IMF'ye borcu yok. Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı? Biz bir daha IMF'den borç almadık. Göreve geldiğimiz Merkez Bankasında döviz ve altın olarak sadece 28 milyar dolar rezervimiz vardı. Bunu 136 milyar dolara kadar çıkardık. Şu anda 117-120 milyar dolar arasında seyrediyor. Ey Kılıçdaroğlu, duy duy. Kulağın var duymazsın, gözün var görmezsin, ağzın, dilin var hakkı hakikati konuşamazsın. Adeta 5 sente muhtaç Türkiye'yi yılda ortalama 13 milyar dolar doğrudan uluslararası sermaye yatırımı yapılan bir ülke haline bu iktidar getirdi."

"CHP'nin, milletin başına bela olmaktan çekil" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz 15 yılda Türkiye'yi büyütmek, güçlendirmek, zenginleştirmek her alanda muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için çok çalıştıklarını ve mücadele ettiklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye güvenlikten, ekonomiye kadar her alanda kritik bir dönemden geçiyor. Cumhurbaşkanıyla, Meclisiyle, Başbakanıyla, Bakanlarıyla tüm kurumları ile bu tarihi süreçten ülkemizi en güçlü şekilde çıkarmanın mücadelesini veriyoruz. Maalesef ülkemizin bunca sorunu, sıkıntısı arasında bir de ana muhalefet partisinin başındaki zatın hezeyanlarına cevap vermek zorunda kalıyoruz. Ben milletimin karşısına bu tarz konularla çıkmaktan inanın utanıyorum, hicap duyuyorum ama karşımdaki zatta ve aynı kafadaki kesimlerde utanma, arlanma, hakka, hukuka riayet diye bir anlayış olmadığı için mecburen bu konulara girmek zorunda kalıyoruz."

"Dekont dediği kağıtları gazetecilere ve adli makamlara vermedi"

Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki iddialarına ilişkin ise Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dün partisinin grup toplantısında çıktı, 'Yurt dışındaki bir şirkete şu kişi şu kadar milyon dolar, şu kişi bu kadar milyon dolar para gönderdi' diye birtakım yine sözler söyledi. Elindeki bir tomar kağıdı sallayarak da 'İşte dekontları da bunlar' dedi. Tabii dekont dediği kağıtları ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. Avukatlar hemen anında kendisine, 'Bunu ilgili savcılığa lütfen veriniz, medyaya veriniz.' dedi. O kağıtların ne olduğunu şimdilik bir kendisi bir de onları bu zatın eline tutuşturanlar biliyor.

 

"Rezil kepaze oldu"

Bir ara şahsımla alakalı 'İsviçre'de hesaplarım olduğunu' söyleyip durdu. Kendisini ispata davet ettiğimde belge gösteremedi, rezil kepaze oldu. Kendisine çok açık, net söyledim. İspat et, ben bu görevi bırakacağım, Başbakanlıktan çekileceğim dedim. İspat yok. Şimdi bu defa aynısını söylüyor. İspat et, ispat ettiğin anda ben Cumhurbaşkanlığını, siyaseti bırakacağım dedim. Ama sen de CHP'nin başına bela olmaktan çekil, bu milletin başına da bela olmaktan çekil."

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun aynı taktiği CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal'a da uygulayarak onu da sıkıntıya soktuğunu ifade ederek, "'Ben siyasete girmeyeceğim' dedi. Ertesi gün siyasete girdi. Başka bir zaman televizyon kanalında, 'Erdoğan'ın Baykal'ın kasetini izlediğini gördüm' diye bir şeyler geveledi. Ondan sonra bizim yolumuzda, bizim ardımızdan gidenler bile şunu soruyor, acaba? Öyle kolay değil, bunları açıklayacağız ortaya koyacağız ki sizler de bunu bilmeyenlere anlatmanız lazım ki bu tür insanlar, bu ülkenin siyasetinden çekilsinler. Bu ülke müfterilerin siyasetinde bu kadar yorulmasın. Kendisini ispata davet ettiğimizde, 'Öyle bir şey hatırlamıyorum' diyerek, çark etti. Onun için de millet buna 'çarkçı Kemal' diyor." diye konuştu.

"Sıkıyorsa gel bak bakalım nasıl bir altından klozet varmış"

Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ilk hizmete girdiğinde, sırf bu eseri karalamak için, altın klozet iddialarına kadar akla ziyan pek çok yalanı aylarca diline pelesenk ettiğini belirten Erdoğan, "Hiçbirinin doğru olmadığı ortaya çıkmış olmasına rağmen özür dilemeyi aklından bile geçirmedi. Böyle bir vicdansızlık olur mu, 'altından klozet.' Sıkıyorsa, davet ettim seni, işte gel bak bakalım nasıl bir altından klozet varmış." diye konuştu.

"Bunun adı anamuhalefet değil ana hıyanettir"

Cumhurbaşkanı Erdoğun, şunları kaydetti:

"Yine bir ara grubumuzda bilmem kaç tane FETÖ'cü milletvekilinin ismini açıklayacağını iddia etmiş. Tabii ki bu sözünü de yutmuştu. İşte bakın şimdi Amerika'da FETÖ'cü milletvekillerinin hangi partiden olduğu ortaya çıkıyor. CHP'nin FETÖ'cü milletvekilleri, şu anda yargının haklarında yakalama kararı verdiği iki tane milletvekili şu anda Amerika'da kurulan kumpasın içinde bizzat yer almış durumdalar. Bu müfteri zatın daha o kadar çok yalanı, yanlışı, sahtekarlığı var ki hangi birini anlatsak bilemiyoruz. Bunun adı siyaset, muhalefet olamaz. Bu insanlık dahi değildir. Bunun adı... daha ileri gitmeyeyim. Ana muhalefet bunun yükünü daha fazla çekemez, çekmemeli. Çünkü bunun adı ana muhalefet değil ana hıyanettir." 

"Tilki yetişemediği üzüme 'koruk' dermiş"

Sadece 2005 yılından bu yana 9,2 milyon kişiye ilave istihdam oluşturduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Büyümede her seferinde tüm dünyayı şaşırtıyor, beklentileri alt üst eden rakamlara ulaşıyoruz. Tilki yetişemediği üzüme 'koruk' dermiş. Bunun örneği Kılıçdaroğlu'dur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef ülkemizin bunca sorunu, sıkıntısı arasında bir de anamuhalefet partisinin başındaki zatın hezeyanlarına cevap vermek zorunda kalıyoruz. Ben milletimin karşısına bu tarz konularla çıkmaktan inanın utanıyorum, hicap duyuyorum ama karşımdaki zatta ve aynı kafadaki kesimde utanma, arlanma, hakka, hukuka riayet diye bir anlayış olmadığı için mecburen bu konulara girmek zorunda kalıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Onlara para geldi, oraya para gitmedi" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun "eski özel kalem müdürü" diye ifade ettiği kişinin hiçbir zaman özel kalem müdürü olmadığını belirterek, "Eski özel kalem müdürüm diye ifade ettiği o şahıs, benim özel kalem müdürüm hiçbir zaman olmadı. Böyle bir yalan olur mu? Zerre kadar sende şahsiyet varsa, Mustafa Gündoğan bana ne zaman özel kalem müdürlüğü yapmış Büyükşehir Belediye Başkanlığımda, çık bunu ispat et. İspat edemezsen de o yerde durma artık çekil git." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki iddialarına yönelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu zat, bir işadamıdır ve bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiğini iddia etti. Sonra da çıktı bu iddiasının delili olarak, 2011 yılında yurt dışında kurulmuş bir şirket ismi verip, bir takım isimler, tarihler ve rakamlar zikretti. İddiası da bu paraların yurt dışındaki bir şirkete gönderildiği. Aslında ticaretle uğraşan birisi yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da şirket kurar, alır, satar, para havale eder, alır. Ömründe tuğla üstüne tuğla koymamış, sadece her işe taş koymayı görev edinmiş birisine bunları anlatmanın zorluğunu elbette biliyorum. Kaldı ki bu beş isim, asla o zikrettiği şirkete veya yere para göndermiş de değil. Tam aksine, mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi, oraya para gitmedi."

"Bu zat, hızla siyaset çöplüğüne doğru yuvarlanıyor"

"Azıcık ticareti, esnaflığı, girişimciliği bulunanlar, bu yapılan işlerde de hiçbir sorun olmadığını bilirler." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Buradaki tek sorun, ortada bu zatın iddia ettiği gibi yurt dışına giden tek kuruş para olmayışıdır. Belki anlamamış diye bu zat için bir kez daha tekrarlıyorum, iddia edildiği gibi yurt dışına giden tek kuruş yok. Dolayısıyla bu zatın söylediği yalan mı, yalan. Bu zat bir kez daha müfteri durumuna düştü mü, düştü. Peki, bu durum karşısında yüzü kızaracak mı? Hiç sanmıyorum. Maşallah kendisinde manda derisi gibi yüz var."

Kılıçdaroğlu'nun bu konuda çıkıp özür dileyeceğini sanmadığını belirten Erdoğan, "Çamur at, tutmasa da izi kalır anlayışını siyasetinin merkezine yerleştirmiş bu zat, hızla siyaset çöplüğüne doğru yuvarlanıyor. Milletimiz, eski Türkiye'nin siyaset anlayışının bu son temsilcisini de en kısa sürede hak ettiği yere gönderecektir. Hiç endişem yok." dedi.

Suriyeli vatandaşlar için harcanan 30 milyar dolar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun dün Suriyelilere harcanan 30 milyar doları sorduğunu anımsatarak, Kılıçdaroğlu'nun Gezi olayları esnasında ekonomideki dalgalanma sebebiyle yüz milyarlarca dolar zarara uğrayan Türkiye'nin kayıplarının hesabını sorduğunu duymadıklarını kaydetti.

Kılıçdaroğlu'nun bölücü terör örgütünün çukur eylemleriyle yol açtığı onlarca milyar dolarlık zararın hesabını da sorduğunu duymadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu zatın 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik ayağında ortaya çıkan zararların peşine düştüğünü görmedik. Şunu da söyleyeyim, 15 Temmuz darbe girişimiyle alakalı da bu zatın en ufak bir derdi yoktur, bunu da biliniz." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin son günlerde maruz kaldığı aleni ekonomik saldırılar karşısında milletin hakkını, hukukunu savunan iki çift laf ettiğine de şahit olmadıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kafayı neye takmış, Suriyelilere harcanan paraya takmış. Madem o kadar merak ediyor, biz de söyleyelim. Türkiye, Suriyeliler için AFAD eliyle 2,3 milyar dolar, belediye hizmetleri olarak 6 milyar dolar, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla 1,2 milyar dolar harcama yapmıştır. Bunun dışında sınırlarımız içinde ve dışında verilen eğitim ve sağlık hizmetleri ki bunlar sınırsız olmuştur. Bunun dışında verilen hizmetler için görevlendirilen personelin şüphesiz ki maliyeti vardır, kamu düzeni ve güvenliği için yapılan işlerin maliyeti vardır, amortisman ve diğer maliyetler vardır.

Suriyelilere sadece kumu kuruluşları, belirli sivil toplum örgütleri yardım etmiyor, asıl büyük yardımı milletimiz yapıyor. Kayıtlara girmemiş olan gönüllü kişiler ve kuruluşlar yapıyor. Tüm bunları topladığımızda karşımıza uluslararası standartlara göre yapılmış yaklaşık 30 milyar dolarlık bir meblağ çıkıyor. Bu rakamların hepsi de AFAD, Maliye Bakanlığı, TÜİK gibi kurumlarımızın hesaplama yöntemleriyle ortaya çıkmaktadır, yani öyle kafadan atılmıyor."

Erdoğan, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporlarına göre Almanya'nın sadece 2015'te 900 bin mülteci için harcadığı paranın 16 milyar avro olduğunu belirtti. 

Türkiye'nin 7 yılda sığınmacılar için toplamda 30 milyar dolar harcadığına dikkati çeken Erdoğan, "Dünyanın neresine gidersek gidelim, hangi liderle, hangi uluslararası kuruluş başkanıyla görüşürsek görüşelim herkes, Türkiye'nin sığınmacılar konusunda yaptığı işleri konuşuyor. Bu konudaki takdirlerini ifade ediyor. Bir tek bu zat, meseleye harcanan para gözüyle bakıp hesap sormaya kalkıyor. Dervişin fikri neyse zikri de odur derler. En insani konulara bile böyle yaklaştığına göre bu zatın diğer hususlarda kafayı parayla bozmuş olmasına şaşmamak lazım." değerlendirmesinde bulundu.

"Lafla peynir gemisi yürümez"

Vatandaşın bu hastaneden bütün sorunları çözümlenerek çıkacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Lafla peynir gemisi yürümez. Güneş balçıkla sıvanmaz. Hakikatler gün gibi ortada, ticaretle uğraşmak, kendisi kazanırken ülkesine de kazandırmak asla utanılacak bir şey değildir. Asıl utanılması gereken işte böyle bir geçmişe sahip olduğu halde ortaya çıkıp yalanla, iftirayla, sahtekarlıkla insanları itham etmektir. Bizim de, milletimizin de eli her zaman bu müfteri zatın yakasında olacaktır.

Burada ismi geçen kardeşlerim, eniştem, dünürüm ve diğer beş arkadaşımız onlar en üst düzeyden zaten davalarını açacaklar ve hukuki olarak bu işin mücadelesini verip, yakasından bu adamın düşmeyecekler. Yargıda bu hak aranacaktır ve ben de ayrıca tekrar buna yeniden bir dava açacağım. Ben de hukukta hakkımızı yeniden aramanın peşinde olacağım. Sizlerin ve milletimizin vaktini böyle bir konuyla ve böyle bir zat ile aldığım için haklarınızı helal etmenizi istiyorum."