CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Türkiye'nin yeni bir Suriye politikasına ihtiyacı olduğunu belirterek, "Ülkemizin ve halkımızın yüksek çıkarları, komşumuz Suriye'nin selameti ve bölgemizin geleceği için CHP olarak bu konuda elimizi taşın altına koymaya ve bu hedefin gerçekleştirilmesine yönelik çabalara her türlü katkıyı yapmaya hazırız." ifadelerini kullandı.

Çeviköz, Suriye'deki gelişmeler ve CHP'nin Suriye politikasına ilişkin yazılı açıklamasında, Suriye'de Mart 2011'den bu yana süren savaşın bir yandan bölgenin istikrarı bakımından yeni tehditler üretmeye devam ettiğini diğer yandan Türkiye'nin güvenliği, ekonomisi, toplumsal huzuru ve uluslararası konumu üzerinde olumsuz etki yaptığını ve zarar verdiğini belirtti.

"Suriye kanadıkça, Türkiye de kanamaktadır." değerlendirmesinde bulunan Çeviköz, Suriye'de yaşanan krizle ilişkili sorunların etkisinin bölgeyi aşarak küresel bir nitelik kazandığı görüşünü aktardı.

"Bölgedeki ve bölge dışındaki ülkelerin Suriye'ye müdahale ve etkileri, cihatçı terör örgütlerinin farklı coğrafyalardaki varlık ve eylemleri, çatışmaların sonucunda ülkelerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca sığınmacı Suriye'deki krizin yarattığı karmaşık küresel etkilerden bazılarıdır." ifadesini kullanan Çeviköz, açıklamasında şunları kaydetti:

"İktidar, 2011 yılından bu yana bütün uyarılara rağmen ısrarla izlediği yanlış dış politikalarla Türkiye'yi Suriye'deki yıkıcı savaşın asli sorumlularından birisi haline getirmiştir. Ankara tarafgir ve müdahaleci bir anlayışla Suriye'de savaşan bazı devlet dışı aktörlere silah göndererek ve Suriye topraklarına askeri müdahalede bulunarak komşumuzdaki ateşi körüklemiştir. Suriye yönetimiyle diplomatik iletişim kanallarını kapatan iktidar, kendi manevra alanını da yok ederek, maceraperest ve mezhepçi bir anlayışla beslediği saplantıların, yanlış kararların ve zincirleme hesap hatalarının esiri olmuştur."

- "Suriye'nin Orta Doğu'nun kilit ülkelerinden biri"

Çeviköz, Suriye'nin Orta Doğu'nun kilit ülkelerinden biri olduğuna dikkati çekerek, komşuların huzur ve refahının Türkiye'nin huzur ve refahı olduğuna değindi.

Suriye ile ilgili en temel ulusal güvenlik hedefinin bir an önce savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması olması gerektiğine dikkati çeken Çeviköz, "Suriye'ye yönelik iyi komşuluk, dostluk ve barış hamlesinin diğer bölge ülkeleriyle bağlarımızdan soyutlanması mümkün değildir. Dolayısıyla, Türkiye'nin Mısır'dan başlayarak bu kritik coğrafyadaki tüm ülkelerle ilişkilerini düzeltmesi bölgesel hedefimiz olmalıdır. Türkiye'nin Suriye'ye barış getirme çabaları, bölgesel plandaki hedefimize yaklaştığımız ölçüde etkinlik kazanacaktır. Bu koşullarda, Türkiye'nin yeni bir Suriye politikasına ihtiyacı vardır. Temel ilkeler, bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı, içişlerine karışmama, uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilkelerini benimseme, yürürlükteki anlaşma ve mutabakatlara bağlılık, bölgesel sorunlara bölgesel sahiplenme anlayışıyla yaklaşım, barış ve istikrar odaklı vizyondur."

- "Elimizi taşın altına koymaya hazırız"

Şam yönetiminin Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi hedefine ilişkin tutumunu anlamak üzere iktidar tarafından öncü bir heyetin Suriye yönetimiyle görüşmek üzere Şam'a gönderilmesi gerektiğine aktaran Çeviköz, partisinin bu konudaki görüşlerini şu sözlerle sıraladı:

"Yöntem kapsamında, Şam'ın olası bir açılıma tepkisi olumlu olduğu takdirde, ikinci adım olarak yukarıdaki hedefler kapsamında ilişkilerin normalleşmesi için müzakere süreci takvimini belirlemek üzere bu defa tam yetkili bir heyetin Şam'a gönderilmesi, heyette Suriye konusunda çalışma yapmış uzmanların da görevlendirilmesi, heyetin, barışçıl politikaları önceleyen ve ülkemizin çıkarlarına odaklanan isimlerden oluşması ve partiler üstü bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Ayrıca varılacak mutabakata göre sırayla Şam ve Ankara’da müzakerelere başlanılması, üzerinde anlaşmaya varılacak gündem maddeleri-diğer gündem maddeleri üzerinde anlaşma olmadan da hayata geçirilebilecekse hemen uygulanmaya konularak olumlu bir ivme yakalanması şarttır. Bu kapsamda güven artırıcı önlemlerin ivedilikle devreye sokulması, Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi hakkında Suriye tarafıyla anlaşarak BM, AB, ABD, Rusya ve İran'a uygun görülen aşama ve ölçülerde ortak bilgilendirme yapılması gerekmektedir. Sonuç ve siyasi gerçekçilik olarak çizilen çerçevenin en güçlü şekilde hayata geçebilmesi, bir ulusal mutabakat metni olarak kabul edildiği takdirde mümkündür."