Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sopranolarından sayılan Maria Callas'ın hayatının bir bölümünde her yazı neden Garda gölünde geçirdiğini anlamak çok da zor değil. Benim şimdiye kadar gördüğüm (ki bayağı bol miktarda göl gördüğümü iddia edebilirim) en huzur verici göl diyebilirim. Hatta hiç bir gölü Como gölünden daha fazla romantik bulmam imkansız diye düşünürken Garda bana haklı olarak kartpostalları kıskandıracak güzelliği ile kendisini sevdirdi. Verona ve Brescia arasında, etrafında irili ufaklı birçok kasaba bulunan İtalya’nın en büyük gölü. Yıllardır gitmeyi düşünüp de  nerden başlayacağımı bilemediğim ertelenmiş bir tatildi benimkisi aslında.  İtalyan arkadaşlarımın tavsiyesine uyup Milano’dan 1.5 saat gibi kısa bir tren yolculuğundan sonra Garda Gölü'nün en popüler kasabası Sirmione'de doğayı huzuru mutluluğu buldum.

Sirmione’nin tek girişi var bu bile düşünürsen çok ilgi çekici aslında.  Old town yani eski yerleşim bölgesine tarihi bir köprü ile giriş yapılıyor ve hemen kendinizi 13. Yüzyıldan kalma tarihi kalenin surları arasında buluyorsunuz. Surların tepesinden güneşin batışının  göl üzerindeki gölgesi muhteşem.

Old town'a adım atar atmaz hiç abartısız her turistin elinde kocaman bir külah ve üzerine rengarenk yerleştirilmiş top top  dondurma ile karşılaşıyorsunuz. İtalya’ya aşık olup da çok dondurmayla ilişkisi olmayan ben bile sırf merakından dolayı iki top bile olsa denedim. Dondurma cumhuriyeti diye adlandıracağım bu şirin kasabanın geçim kaynağı dondurma satışlarından sanırım. Neyse lafı uzatmadan favorimi söyleyeyim kesinlikle portakallı ve kavunlu.Gölün etrafı irili ufaklı kasabalarda çevrili demiştim ya işte onlar arasında vapur seferleri var ama ben ordayken sezon daha başlamadığı için çok seyrekti.. Şehre giriş kapısından yani surların önünden kalkan teknelerle Sirmione’yi gölün içinden görme sansımda oldu. 

Sirmione'nin en önemli turist aktivitelerinden biri de Roma zamanından  beri yerin altından çıkan şifalı termal sularıyla haşır nesir olmak. Spa termale Aguaria tesisleri gerçekten görülmeye ve birkaç saat geçirilmeye değer. Özellikle tavsiye edebileceğim güneşin batışını açık hava havuzundan seyretmeniz. Bütün detaylar düşünülmüş sizin bütün derdiniz hangi paketi seçmeniz olacak. Kasabanın birde sanki filmlerden çıkma  ufacık bir kilisesi var ismi de kulağa çok yabancı gelmeyen  Ava Maria Maggiore. En az bu kasaba kadar sevimli.  

Malum İtalya’dasınız pizza yemeden olmaz özellikle 4 çeşit peynirlisi olan “quattro formaggi” mutlaka denenmeli . Maria Callas'ın devamlı takıldığı Cadde Grand İtalian da bir aperatif içilip, gelen geçen seyredilmeli. Kısacası eğer  Garda Gölü görülmemişse acilen listeye eklenmeli.

Haftaya görüşmek üzere