Çoğu kişi, Evlilik Sözleşmesinin sadece çok zengin veya çok ünlü kişiler için olduğunu düşünür. Aslında sizin ve eşinizin evlilik sözleşmesi yapmasının birçok farklı gerekçesi olabilir ve bu gerekçelerden hiçbiri ilk akla gelenin aksine evliliğin sone ermesi ile ilgili değildir.

Evlilik Sözleşmesine ihtiyacınız olup olmadığına değinmeden önce Evlilik Sözleşmesinin gerçekte ne olduğunu ve nasıl uygulanacağını İngilizce ve Galler kanunları kapsamında inceleyelim.

Evlilik Anlaşması ya da Evlilik Öncesi Anlaşması olarak da bilinen Evlilik Sözleşmesi, var olan ilişkide tarafların neye sahip olduklarını detaylandıran ve evliliğin sona ermesi durumunda para, mülk ve varlıkların nasıl bölüneceğini detaylandıran bir anlaşmadır. Bu sözleşme, bir avukat tarafından, İngiliz ve Galler yasalarına uygun olarak hazırlanması gereken yazılı ve resmi bir sözleşmedir.

Evlilik Sözleşmesi yapmayı düşünmeniz için pek çok neden sayılabilir:

Yeniden evlenmiş olabilir ve ilk evliliğinizden doğan çocuklarınızın miras ve mal paylaşımı haklarını göz önünde bulundurmanız gerekebilir.

Yönetme hakkının sadece sizde kalmasını istediğiniz bir şirketiniz olabilir.

Çok miktarda birikiminiz ya da yüklü bir miras alma ihtimaliniz olabilir.

Varlıklarınızı veya mülkleriniz nitelik olarak yarı yarıya bölmek için uygun olmayabilir.

Evlilik Sözleşmesi yasal olarak bağlayıcı mı?

İngiltere ve Galler'de, evlilik sözleşmesi ilgili herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. Bu durum, sözleşmenin teknik anlamda, yasal olarak bağlayıcı olmadığı anlamına gelse de bazı davalar mahkemelerden geçmiş ve Yüksek Mahkeme’ye kadar ulaşmış; Birleşik Krallık Aile Mahkemesi nezdinde güçlü birer kanıt olarak ele alınmıştır. Radmacher vs Granatino [2010] olarak bilinen ve bu konu hakkında bir dönüm noktası olarak görülen davada, Evlilik Sözleşmesi ilk kez İngiliz Boşanma Yasası uyarınca bağlayıcı olarak kabul edilmiştir. Bu dava sonrasında, Yüksek Mahkeme, Evlilik Sözleşmesinin bağlayıcılığı hakkında yol gösterecek 3 faktör belirlemiştir:

1. Sözleşme, her iki tarafın rızasıyla düzenlenmelidir.

Her iki taraf da bağımsız yasal tavsiye almalıdır. Bu, tarafların ayrı avukatları olması anlamına gelir; dolayısıyla tarafların bireysel haklarının belirlenmesi ve korunmasında anlaşmazlığa düşmenin önüne geçilmiş olur. Bu değerlendirmede, ayrıca tarafların anlaşmayı imzalandıkları dönemdeki akli ehliyeti, yaşı ve yetişkinlik durumu da hesaba katılır.

2. Taraflar, yaptıkları anlaşmanın sonuçlarını anlamalıdır.

Taraflar mali durumlarını bir diğerine eksiksiz şekilde sunmalıdır. Böylece taraflar neleri elde etme hakkından feragat ettiklerini bileceklerdir. Eksiksiz ve açık şekilde yapılmış bu bildirim, Evlilik Sözleşmesinin bağlayıcı olarak görülmesine yardımcı olacaktır.

3. Sözleşmenin mali açıdan en zayıf olana karşı adil olduğundan emin olunması gerekir

Bu durum, belki de Evlilik Sözleşmesi yaparken yaşanan en büyük sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yasa boşanma durumunda, mali açıdan zayıf olan kişinin ihtiyaçlarını karşılanması gerektiğini belirtir. Herhangi bir evlilik sözleşmesinin bağlayıcı olması için bu şartı yerine getirmesi gerekecektir.

Sonuç olarak, Evlilik Sözleşmenizi yasal danışmanınız eşliğinde incelikli ve bağımsız bir şekilde ele almak ve planlamak için zaman ayırmanız, anlaşmanızın ihtiyaç duyduğunuzda mahkeme tarafından bağlayıcı olarak kabul edilmesi için önemli olacaktır.

 

Fidan Osoy

Avukat - Direktör