İzmir'in Selçuk ilçesinde, orman içinde dik yamaçları olan rengarenk tarihi bir dağ köyü var. İsmi Şirince... Adı gibi kendisi de çok şirin. Adına bu kadar uyan bir ķöy daha varmıdır bilemiyorum. Eskiden bu tatlış köye "Çirkince" diyorlarmış. Neyseki sonradan ismi değişmiş.

Mis gibi havası, dar sokakları, arnavut kaldırımları, doğal güzellikleri, yamaçlara yayılmış eski rum evleriyle içinize bir ferahlık doğuyor bu köyde. Türkiye'de  mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında olmalı. Eğer benim gibi şarap severseniz kesinlikle doğru adrestesiniz. Köye adım atar atmaz şarap dükkanlarının büyüsüne kapılacaksınız. Şarap içmem diyorsanız da şarap görmekten sarhoş olabilirsiniz.

Dikkat şarap var !!! Köy içini gezip dolaştıktan sonra eski kilisenin önü ve tarihi evlerin arasından yokuşu tırmanarak Şirinceyi tepeden seyredebilir Kilisenin bahçesinde kahve ya da çay içerek yorgunluk giderebilirsiniz. Dar sokaklarda ki dükkanlarda yada tezgahlarda satılan yöresel yiyecekler, zeytinyağları, rengarenk sabunlar, kıyafetler, bitki çayları, kekikler  o kadar cezbedici ki mümkün olsa hepsini almak isterdim.

Şirince diyince akla sadece bağcılık gelmesin aynı zamanda zeytincilik'de ön planda. Elma, incir, ceviz, şeftalide. Ha birde Mürver şurubu var. Soğuk algınlığı gibi bir çok hastalığa iyi geliyormuş. Şirince öyle bir haftada yazılıp anlatılacak bir köy değil. Haftaya kimlerle gittim, Mayalar ned dediler, neler yedik neler içtik, eve hangi şaraplarla döndük onlardan bahsetmek istiyorum. Tek üzüntüm pandemi nedeniyle kapalı olan matematik köyüne uğrayamamak oldu.

Haftaya görüsmek üzere