İmralı canisi Öcalan’ın isteği ile HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş olmuştur. Bugün, yapılan hesaplara göre Demirtaş, Kürt tabanından % 9 oranında oy alabilecek konumda bulunuyor.

Demirtaş’ın, aynı zamanda Kürt oylarının dışında da oy alabileceğine dikkat çekiliyor. Aslında PKK’nın siyasi uzantıları, Cumhurbaşkanlığı için bir kadın aday, ya da cezaevinden yeni çıkan Hatip Dicle’nin olmasını istiyorlardı. Ancak İmralı, verdiği talimatla “Kürt halkının dışındaki kitleleri de kucaklayabilecek bir isim olmalı” diyerek Demirtaş’ı işaret etmiştir. Demirtaş, aslında ileride yapılması düşünülen oy pazarlığında “kilit isim” olarak görülüyor.

 

Burada hiç kuşkusuz ince bir hesap var. PKK ve yandaşları “Sıkıştırdıkça elde ediyoruz” diyorlar. Cumhurbaşkanlığına aday olan Erdoğan’ın karşısına güçlü bir aday çıkararak, Erdoğan’ın ilk turda seçilmesinin önünü kesmek istiyorlar. İkinci tur için de Erdoğan’ın Kürt oylarına ihtiyacı olabilir. Bu da pazarlıkları gündeme getirecek ve yeni bazı istekler ortaya konulabilecek. Görünen o ki, Erdoğan Köşk’e rahatça çıkabilmek için Kürt oylarına ihtiyaç duyacaktır.

 

Ortada oy hesabı yapılıyor. Son yerel seçimde CHP-MHP ve diğer küçük partilerin toplam oyu 20 milyon 869 bin olarak çıktı. AK Parti’nin aldığı oy ise 20 milyon 519 binde kaldı. BDP-HDP’nin oy toplamı ise 2 milyon 750 bin olarak görülüyor. Şu an için ciddi bir rakam olarak değerlendirilmelidir. Eğer Erdoğan ilk turda seçilemezse işte bu oylara ihtiyaç duyabilir. O zaman da yeni bir pazarlık, yeni istekler gündeme gelecektir.

 

Sanıyoruz İmralı canisi bu hesabı yapıyordur. Çünkü bugüne kadar “çözüm süreci” çerçevesinde Erdoğan’ı ağır hareket etmekle suçluyorlar. “Bizi oyalıyor” diyorlar. “Çözüm süreci “için atılması gereken bazı adımların da atılmadığını iddia ediyorlar. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunu da son viraj olarak değerlendiriyorlar.

 

Bir başka hesap da, Demirtaş’ın Kürt oyları dışında alacağı oy oranının hesaplanması olacaktır. Çünkü PKK’nın siyasi uzantıları şimdi “Biz Kürlerin olduğu kadar Türkiye’nin de partisi olacağız” diyorlar.

Bir noktada Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendilerini ölçmeye çalışmış olacaklar. Bu konuda özellikle büyük kentlerden gelebilecek oy oranını çok önemsediklerini söylüyorlar.

 

Şimdi, muhalefetin yapacağı, bu konuyu kamuoyuna iyi anlatabilmek, ikna etmek ve oy yükseltebilmek olacaktır. Eğer, ortada gerçek anlamda böyle pazarlıklar varsa, ya da sonunda böyle pazarlıklara yönelinelecekse, bunun Türkiye’ye getireceği ağır yük ve fatura ortaya konulacaktır. CHP-MHP “çatı adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ve destekçilerinin elindeki en önemli kozlardan biri de hiç kuşkusuz bu konu olacak gibi görünüyor.

 

Yandaş medya, yandaş kamuoyu araştırma grupları, propaganda süreci içinde Erdoğan’ın kamuoyu araştırmalarında oy oranını yüksek göstermeye çalışacaklardır. Bunlara inanmamak gerekiyor. Bu, kamuoyu oluşturmak, özellikle kararsızları etkilemek için yapılan çalışmalar olarak değerlendirilmelidir. Geçmişte bunların somut örneklerini çok gördük. Önemli olan seçmenin sağduyusu ve hiçbir etki altında kalmadan sandığa gidip, oyunu hür iradesi ile kullanabilmesidir.

 

Geçenlerde de yazdık ve uyardık. İhsanoğlu, AK Parti’den % 5-6 oranında oy alabilirse, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda tabloyu bir anda değiştirebilir. Bir noktada iki adayın oy oranı birbirine çok yakın görünüyor. Bir başka sıkıntı da İhsanoğlu’na CHP’nin Ulusalcı kanadından oy gelmemesi olacaktır. Hatta bazı Ulusalcılar sandığa gitmeyeceklerinin işaretini veriyorlar. CHP-MHP’de çatlama olursa, bu Erdoğan’ın şansını artırır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin bu konuda yapacağı ikna çalışmalarını önemsiyoruz.

 

30 günlük bir propaganda süreci başlayacak. Bu süreçte, İhsanoğlu için ana hedef AK Parti tabanı olacaktır. Seçmen hassasiyetinin iyi okunması, ortaya konulacak konularla ikna edilmesi gerekiyor.

Gelecekte Türkiye’yi nasıl bir tehlikenin beklediği ve bunun sonunda nelerin yaşanabileceği de bütün detayları ile kamuoyu ile paylaşılmalı ve anlatılmalıdır.