Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs konusunda çok açık, net ve doyurucu açıklamaları ile dikkat çeken isimlerin başında geliyor. Biz de bilgilendirmelerini dikkatle dinleyen ve kendisini takdir ettiğimiz bir isimdir.

Geçenlerde yazdık ama bugün yinelemek istedik. Havalar iyice ısındı. Sıkça sorulan “Sıcaklık ve virüs arasında bir bağlantı var mı? Havalar ısındıkça virüs etkisini kaybedecek mi?” sorularına Prof. Dr Mehmet Ceyhan’ın bilimsel açıklamaları ile yanıt bulmaya çalışacağız:

“Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 40’tan fazla ülkede vaka sayıları azalmaya başladı. Bu ülkeler önce vaka artış dönemini yaşadı, sonra vaka azalma dönemini ve hemen bununla birlikte iyileşen hasta sayısının yeni vaka sayısından fazla olduğu güvenli bölge dönemini yaşamaya başladılar. Tedbirleri adım adım kaldırmaya başladılar. Diğer yanda ise henüz birinci aşamada, yani vaka artış döneminde olan ve başını Rusya ile Brezilya’nın çektiği ülkeler var. Bu grupta sıcaklığın 40 derecenin üstünde olduğu Suudi Arabistan, Katar ve Ekvator gibi ülkeler de var. Bir süre sonra bu ülkelerde de vaka sayıları azalacak. Güvenli bölge dönemine geçen ülkelerde vaka artışı olmazsa dünya genelinde yaz aylarında vaka sayılarının azalmaya devam edeceğini göreceğiz. Bu sıcaklıkla ilgili olmayacak, alınan tedbirlerle ve tedbirlere uymakla ilgili olacak. (Virüs abartılıyor Maskeye gerek yok) diyorlar, bu yanlış bir takıntıdır. Bu iddiaların bir kısmı dikkat çekmek için söylenen, bir kısmı ise reklam yapmak için söylenen sözler. Söylenenlerin hiçbirinin bilimsel gerçekle ilgisi yok. Bakın, nerede tedbirlere uyulmuyor, maske takılmıyorsa orada hemen bunun kötü sonuçları görülüyor ve vaka sayısı artıyor. Almanya, Güney Kore bunu yaşadı. Virüsün ciddiye alınmayacak bir durumu yok. Aşı bulunacağının garantisi de yok. Uluslararası arenada hem virüsün laboratuvar kaynaklı olup olmadığı, hem de Çin’in vakaları Dünya Sağlık Örgütü’nden saklayıp saklamadığı da tartışma konusu. Bazı ülkeler Çin hakkında soruşturma başlatılmasını istiyor. Virüsün laboratuvarda üretildiğine inanan pek yok. Ancak Çin’in ekonomik kaygılar nedeniyle vakaları zamanında bildirmediği düşünülüyor. Bu tüm dünyaya ders olmalı. Dünya yeni tedbirler almalı. İnsanlar salgınlara nükleer silah gibi bakmalı. Bu nedenle tüm laboratuvar verileri, uluslararası denetime açık olmalı. Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerdeki laboratuvar verilerine doğrudan ulaşabilmeli. Böylece anlık olarak hangi hastalığın, ne oranda görüldüğü bilgisi elinde olur.

Konunun uluslararası boyutuna da bakalım:

“Havalar ısındıkça corona virüs gücünü kaybedecek mi?”

Her şey yolunda giderse, yeni corona virüsün (SARS-CoV-2), grip virüsü gibi davranması olasılık dahilinde. Bahar aylarıyla birlikte artan sıcaklıkların COVID-19'un yayılmasını ve patojenleri (hastalık oluşturan mikropları) azaltması bekleniyor. Böylelikle corona virüs salgınının her yıl yaşanan nezle salgınları gibi kış aylarından sonra sona ermesi beklentisi yaygın.

Ancak uzmanlara göre SARS-CoV-2'ın grip virüsü gibi hareket edeceğini kesin olarak söyleyebilmek için henüz erken. Virolog Thomas Pietschmann "Doğrusunu söylemek gerekirse, virüsü hala tanımıyoruz” diyerek uzmanların hala virüsün gidişatını tahmin edemediğini söylüyor.

Pietschmann, Almanya'nın Hannover şehrinde bulunan Deneysel ve Klinik Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi'nde moleküler virolog olarak araştırmalarını yürütüyor. Çalıştığı konular arasında Hepatit C virüsünün de dahil olduğu RNA virüsleri bulunuyor. SARS-CoV-2 de bu gruptaki virüslerden biri.

Virolog Thomas Pietschmann, baharın umut verdiğini söylüyor ama ekliyor: "İnsanların bu virüsle ilk defa karşılaşıyor olması onu diğerlerinden ayırıyor.”

Sıcaklıkların artması, birçok virüs için koşulları daha da zorlaştırmakta. "Corona virüs lipid tabakayla, yani yağ tabakasıyla kaplı” diyen Pietschmann, bu tabakanın sıcaklığa çok dayanlıklı olmadığını, dolayısıyla da sıcaklık artışının virüsü parçalamaya başladığını belirtiyor ve "Mide ve bağırsakları etkileyen norovirüsler gibi diğer virüsler ise esasen protein ve genetik materyellerden oluştuğu için daha stabildirler” diye ekliyor.

Başka hastalıklara yolan açan mikroplara, sıcaklık daha az etki edebiliyor. Örneğin Dang virüsü, genellikle tropikal veya altropikal bölgelerde bulunuyor, ancak bu bölgelerdeki mikropların koşullarını belirleyen asıl faktör sıcak hava değil. Pietschmann, "Bu durumda, patojenlerin yayılmasını esasen sıcaklık değil, virüsü taşıyan hayvan belirliyor” diye açıklıyor.

Solunumu etkileyen virüslerinin yaygınlaşmasını belirleyen bir diğer faktör de havanın nemliliği. Kuvvetli bir hapşırık ile solunum yollarından çıkan mikroplar, havada asılı kalıyor. "Özellikle soğuk ve kuru kış günlerinde, ağızdan çıkan damlacıklardaki virüsler, yüksek nemin olduğu bölgelere göre daha uzun havada asılı kalabiliyor” diye uyarıyor Pietschmann.