Seçime katılacak siyasi partilerin milletvekili listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) teslim etmeleri ile birlikte seçim çalışmaları da hızlanacak. İsimlerle ilgili bugün bir yorumda bulunmayacağız. Ancak, seçimin kilit partisinin MHP ve HDP olacağını hemen söylemeliyiz.

MHP, neden kilit parti onun üzerinde duralım:

Bugüne kadar kamuoyu araştırma gruplarının yaptığı bütün anketlerde MHP, oyunu en çok yükselten parti olarak görülüyor. İktidar Partisi AK Parti’nin de oy kaybettiği görülüyor. 

Son yapılan anketlerde AK Parti yüzde 43,7 görünürken, MHP yüzde 21 olarak dikkat çekiyor. Diğer kilit parti HDP ise yüzde 10 barajını aşabilecek gibi görünüyor.

Eğer bu iki parti hedefledikleri oy oranını alabilirlerse AK Parti’nin tek başına iktidar olması güçleşir. Anayasa’yı değiştirmek için en az gerekli olan 330 milletvekilini çıkarması da imkânsız hale gelir. 

AK Parti’deki erime en çok MHP’yi güçlendiriyor. Daha önce iktidar partisine kayan milliyetçi oylar şimdi yuvaya dönmeye başladı. Üstelik bazı yerlerde önemli isimleri listeye koyan MHP’nin 7 Haziran seçiminde beklenenden de fazla oy patlaması yapması sürpriz olmayacaktır.

HDP’nin kilit parti konumunda olması seçim barajını aşması halinde 70 milletvekili ile Meclis’te temsil hakkını elde etmiş olmasının yolunu açacak. Eğer HDP barajı aşamazsa AK Parti’ye en az 60 milletvekilinin eklenmesi anlamına gelecek. 

İşin özeti şu:

MHP’nin iktidar tabanındaki milliyetçi oyları, HDP’nin de muhafazakâr Kürtlerden bir kısmının oylarını alması ile AK Parti büyük darbe yeniş olacaktır. Bu da iktidar partisinin oylarını aşağıya çekmiş olacaktır. AK Parti seçimde en çok oy alan parti olsa bile hükümet kuramayacak konuma da düşebilir. 

Listelerin YSK’ya teslim edilmesinden sonra bazı televizyon kanallarında konuk olan kamuoyu araştırma gruplarının yetkililerinin şu açıklamalarına dikkat etmek gerekiyor

“AK Parti tabanındaki en az yüzde 4-5 oranında milliyetçi oylar şu anda MHP’ye kaymış görünüyor. Eğer listelerdeki isimler tabandan destek görürse MHP’nin oylarındaki yükseliş devam eder. Çözüm süreci, yolsuzluk iddiaları, Cumhurbaşkanı’nın tarafsız hareket etmemesi iktidara duyulan tepkileri artırıyor. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim süresince meydanlara çıkar, AK Parti için oy isterse bu daha da tepkiyi artırabilir. Cumhurbaşkanı’nın taraflı tavırları, ekonomideki sıkıntılar, enflasyondaki artışları da buna eklediğimizde iktidar partisindeki erimenin önlenemez olduğunu söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı’nın bir parti genel başkanı gibi sahaya çıkması zaten seçmen üzerinden olumsuzluk yaratmıştı. Bundan sonraki çalışmalarda da bu olumsuzluğu körükleyebileceğini düşünüyoruz. Erdoğan, bu sıkıntıyı gördüğü için son günlerde milliyetçi oyları yeniden toparlayabilmek için milliyetçi söylemlere ağırlık vermeye başladı. Ancak, milliyetçi oyların yeniden AK Parti’ye kayabileceğini sanmıyoruz. Tam tersi, MHP ilerleyen süreçte AK Parti tabanından daha da oy alabilir. Güneydoğu’da daha önce AK Parti’ye oy veren muhafazakâr Kürt oylarında da kayma gözlüyoruz. En az yüzde 2 oranında AK Parti’ye oy veren Kürt oyları HDP’ ye kayıyor. İktidar partisi burada da oy kaybına uğruyor. “

Kamuoyu araştırma gruplarının yetkilerinin buluştuğu ortak noktaya da bakalım:

“MHP oy patlaması yapacak.”

Bazı araştırma grupları yetkilileri MHP’nin oy oranını yüzde 18 olarak verirken, bazıları yüzde 23 bandını gördüklerini söylüyor. 

MHP, dik duruşu, ülkenin bölünmez bütünlüğünün korunmasında ortaya koyduğu tavır ve bölücülere karşı verdiği mücadele ile daha önce AK Parti’ye kaptırdığı taban oylarına yeniden kavuşuyor. Kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuçlar da bunu açık biçimde ortaya koyuyor.

Milletimize “Türklük” kavramını unutturmaya çalışanların, Türk bayraklarının ve Atatürk poster ve heykellerinin yırtılıp, kırılmasına ses çıkarmayanların şimdi meydan meydan dolaşıp, milliyetçi söylemlerle oy devşirmeye çalışanlara bu millet izin verir mi? Bizi yönetenlerden bugüne kadar hiç “Türk”, “Türk milleti”, “Atatürk” sözcüğünü duymadık. 

İmralı’da terörist başı ile pazarlık yapanlara, Güneydoğu’yu terör örgütü PKK’ya teslim edenlere bu millet geçit verir mi?

Öncelikle bunların masaya yatırılması, enine boyuna düşünülmesi gerekiyor.

Biz, bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın da, Başbakan Davutoğlu’nun da milliyetçi oylar konusunda bundan böyle etkili olabileceklerini sanmıyoruz. Bunun sonuçlarını da zaten 7 Haziran seçimlerinde sandıklar açıldıktan sonra birlikte göreceğiz.

KONDA Yönetim Kurul Başkanı Tarhan Erdem’in şu görüşlerini sizlerle paylaşarak yazımızı noktalıyoruz:

“YSK tarafından Cumhurbaşkanı seçildiği açıklandıktan sonra, Anayasa’nın açık hükmüne karşın, Sayın Erdoğan’ın Ak Parti Genel Başkanlığını ve Başbakanlığı bırakmaması iki şeyi ortaya koydu: Sayın Erdoğan, 1/ Elindeki gücü bırakmaktan korkuyordu; 2/ Anayasa’ya aykırı hareket etmekten korkmuyordu. Bu durum halkı ürküttü; daha yakından ve duygusallığı bırakarak izlemeye başladı. Halk açık biçimde Sayın Erdoğan’ın, halkın ayrışmasından korkmadan, iktidarını korumak için pervasızca konuştuğunu ve davrandığını anladı! Geçen yıl bitmeden halkımız, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti iktidarını uyarmaya karar verdi.”