San Antonio bir Amerikan şehri olmasına rağmen bana daha çok Ispanya-Meksika karışımı geldi. Zengin bir tarihe, muhteşem bir doğaya, eğlenceli bir gece hayatına sahip oldukça modern bir şehir. Iki kültüre sahip bir şehirde yaşamakta turist olmak kadar eğlencelidir  sanırım.
Şehirde yapılacak en önemli aktivitelerden biri nehrin kıyısında yürüyüş yapmak.

Nehrin yürüyüş yolunda çok güzel restorantlar, köprüler, barlar, şık oteller ile karşılaşacaksınız. Tekne turu ile nehri boydan boya gezmekte ayrı bir keyifli.
Teksas Devrimi sırasında kanlı çarpışmaların sığınak olarak yaşandığı Alamo Kalesi 1718 yılında Ispanyol din adamları tarafından inşa edilmiş olup turistlerin ilk ziyaret ettiği yerlerden biri.

Şehirde ki en güzel binalardan bir tanesi merkezinde bulunan Ispanyol Vali Sarayı 18. yüzyıl Ispanyol sömürgesinin Teksas'ta kalan tek mimarisi. Gün içinde gezebilirsiniz.
Majestik Tiyatrosu şehrin  en eski ve en büyük tiyatrosu 1929 yılında hizmete açılmış mutlaka görülmesi gerekir. 

Nehir kenarında yürüdünüz, tarihi binaları gezdiniz, müze ziyaretleride bitti biraz da alışveriş yapalım diyorsanız. ABD'nin en büyük Meksika pazarı bu ilginç şehirde. Aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilirsiniz. Yemeğe kalmak istersenizde Mi Tierra Cafe Y Panaderia iyi bir seçim olacak. 1941'den beri hizmet sunuyor. 

San Antonio'da neler denedik;
Pan Dulce ekmek sevmeyen beni bile etkiledi. Salyangoz kabuğu deseninde ve rengarenk. San Antonio Meksika sınırına çok yakınlığı nedeniyle haliyle  Meksika mutfağı ağırlıklı taco, salsa, gibi tipik tatlar haricinde hamburger yada uzak doğu mutfağı tatlarıda her an bulunabiliyor.

San Antonio'ya hoşçakal demek gerçekten zor oldu. Umarım bir gün tekrar yolumuz düşer
Haftaya görüşmek üzere