Zatürrenin ‘tipik ve atipik' olmak üzere iki gruba ayrıldığını belirten Dr. Zekai Tarım, tipik zatürrenin; üşüme, titreme, birden yükselen ateş, öksürük, koyu renkli balgam ve yan ağrısı ile kendini gösterdiğini söylüyor. Daha çok gençlerde görülen atipik zatürrenin ise; ateş, halsizlik, baş ağrısı gibi belirtilerle birlikte kuru öksürük ve hırıltılı solunum gibi yakınmalarla ortaya çıktığını belirten Dr. Zekai Tarım, zatürrenin en çok solunum yoluyla bulaştığını belirtiyor. Kişinin öksürüğü, hapşırığı ile havaya yayılan mikroplar saatlerce ortamda asılı kalırken, sağlıklı kişilerin bu mikropları soluması hastalığın kolayca bulaşmasına yol açıyor. Toplu taşıma araçları, kalabalık mekanlar, temas ve kişilerin bardak hatta havlu gibi özel eşyalarını kullanmak da riski artırıyor. Öte yandan kirli sularda oluşan bakterilerden dolayı su sistemleri ve klimalar da bu tehlikeli hastalığın yaygınlaşmasına neden olabiliyor.

ZATÜRRE TEDAVİSİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

*Hekimin vereceği antibiyotikler ağızdan veya enjeksiyon şeklinde, mutlaka hekimin önerdiği süre boyunca kullanılmalı.

*‘Kendimi iyi hissediyorum' diyerek tedavi kesilmemeli.

*Çoğunlukla su olmak üzere bol sıvı alınmalı.

*Sağlıklı beslenilmeli, mevsim sebze ve meyveleri mutlaka tüketilmeli.

*Mutlaka istirahat edilmeli.

ZATÜRREDEN KORUNMANIN YOLLARI

*Özellikle yaşlılar ve kronik hastalıkları olanlar, mutlaka hekime danışmak şartıyla zatürre aşısı yaptırmalı.

*Influenza virüsüne bağlı oluşan zatürreyi engellemek amacıyla özellikle yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar her yıl grip aşısı olmalı.

*Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmeli.

*Meyve ve sebze tüketimine ağırlık verilmeli.

*Spor veya haftada en az üç gün, yarım saat düzenli, tempolu yürüyüş yapılarak vücut direnci artırılmalı.

*Alkol, sigara ve zararlı maddelerden kaçınılmalı.

*Gelişigüzel antibiyotik ve ampirik ilaçlar (uygun olmayan bitkisel karışımlar) kullanmak vücutta dirençli mikroorganizmaların gelişimine neden olduğundan hekim önermediği taktirde kullanılmamalı.