Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, günümüzün en büyük sorunlarından biri haline gelen karaciğer yağlanmasına ilişkin beslenme önerisinde bulundu. Her 3 kişiden birini etkileyen karaciğer yağlanmasına dikkati çeken Prof. Dr. Yaprak, “Önlem alınmazsa zamanla karaciğerde siroz veya kansere yol açabilir. Karaciğerde görülen yağlanma basit yağlanma şeklinde kalabileceği gibi daha ileri evrelerde iltihapta eklenirse karaciğer sirozu gelişme riski de artar. Karaciğerinde yağlanmaya ilaveten yoğun iltihapta gelişmiş olan kişilerde 10 yıl içinde karaciğerde siroz veya kanser gelişme riski yüzde 5 ila 10 arasındadır. Basit yağlanmada 10 yılda siroz gelişim riski yüzde 3 iken, iltihaba karaciğerde fibrozis dediğimiz sertleşme de ilave olursa siroz riski yüzde 30’a yükselir” dedi.


FAST FOOD YERİNE BALIK TERCİH EDİN


Özellikle obezitenin karaciğer yağlanmasında önemli bir rol oynadığına değinen Prof. Dr. Yaprak, şöyle devam etti:


“Kronik alkol kullanımı dışında karaciğerde yağlanmaya yol açan en önemli faktörler, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, obezite, diyabet, egzersiz yapmamak ve yüksek kolesterol düzeyleridir. Sağlıklı bir karaciğer için beslenmede püf nokta; karaciğere dost besinleri tüketmekten daha önemlisi karaciğere zararlı besinlerden uzak durmaktır. Bunu yaptıktan sonra da mümkün mertebe dost besinleri soframızda bulundurmaktır. Karbonhidrattan zengin gıdaları, fastfood ürünlerini, doymuş yağ içeren gıdaları azaltın. Akdeniz tipi beslenmeye ağırlık verin. Omega-3, Selenyum, Glutation, C vitamini, E vitamini içeren antioksidan içerikli yiyecekler karaciğere faydalıdır ve bunlardan tüketmeye gayret edin. Zeytinyağı ile yapılmış sebze yemekleri, balık, salata, kuru baklagiller, turp, lahana, karalahana, Brüksel lahanası, karnabahar, brokoli, roka, tere, kırmızı pancar, havuç, sarımsak, limon, greyfurt, yeşil çay, zerdeçal, siyah üzüm, günde 1 avuca kadar ceviz, çiğ badem gibi çerezler örnek olarak verilebilir.”


GÜNDE 3 FİNCAN TÜRK KAHVESİ ÖNERİSİ


Prof. Dr. Yaprak, Türk kahvesi tüketiminin karaciğer sağlığı için oldukça önemli olduğunu belirterek, tavsiyelerini şöyle sürdürdü:


“Günde 2-3 fincan Türk kahvesi içenlerde karaciğer enzimleri olan AST, ALT, GGT düzeylerinin gerilediği, karaciğerdeki sertleşmenin düzeldiği, karaciğerde siroz ve kanser gelişim riskinin azaldığı görüldü. Hatta kahvenin metabolik sendrom ve diyabet üzerine de olumlu etkilerinin olduğu birçok çalışmada kanıtlandı. Kahvede bulunan klorojenik asit antioksidan etkiye sahiptir. Antioksidan etkinin altında karaciğerde glutation düzeylerinin artışı önemli bir rol oynar. Aynı zamanda glukoz intoleransını da düzeltirler. Klorojenik asidin iltihap azaltıcı özellik taşıması da avantajlarından bir tanesidir. Ancak günde 3 fincandan fazla içilmesinin de bazı zararları olabileceği için önermiyoruz.”