Migrenin, ataklar halinde görüldüğünü, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozuklukları, ışık ve sese karşı duyarlılığın artması gibi belirtiler verdiğini aktaran Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Gamze Eroğlu Arığ, nedeni bilinmeyen migren ağrılarının, beyin damarları ve sinir iletim sistemindeki kimyasal değişiklikler ile ortaya çıktığını söyledi. 
Migrenin genetik olarak ebeveynlerden çocuklarına geçebildiğini söyleyen Dr. Arığ, “Çocuklarda stres ve kaygı bozukluğu da doğrudan migreni tetikleyebiliyor. En büyük belirtilerden olan baş ağrısı küçük yaştaki çocukların okuldaki performanslarını, ev ödevlerini, aktivitelerini etkileyerek yaşam kalitelerini düşürebiliyor” dedi.
Migren ağrılarının, çocukların yüzde 3 ila yüzde 10 oranındaki bir kısmını etkilediğini vurgulayan Arığ, okul çağına kadar kız ve erkek çocuklarında eşit olarak görülen hastalığın, ergenlik çağı ile birlikte kızlarda iki kat arttığını söyledi.
BESLENME ŞEKLİNİN ÖNEMİ 
Beslenme düzeninin de diğer faktörler gibi migren atağını tetikleyebildiğini söyleyen Dr. Arığ, çocuğun özellikle çikolata ve koladan uzak tutulması gerektiğini dile getirdi. 
Migrenin çocukların çoğunda ilerleyen yaşlarda kaybolduğunu ve doktorun önerdiği ilaçları kullanmanın hastalığın etkilerini azaltabildiğini aktaran Nöroloji Uzmanı Arığ, “Migrenin oluşmasına neden olan faktörlerden uzak kalmak son derece önemli. Gürültülü müzik dinlemek, bilgisayarda uzun süre vakit geçirmek ağrıları arttıran faktörlerin başında geliyor. Çocuğun stresten uzak durması, düzenli olarak egzersiz yapmaya özen göstermesi migren ataklarının önüne geçebiliyor” dedi.