İSTANBUL (AA) - AİŞE HÜMEYRA AKGÜN - Tiyatro sahnesinden sinema perdesine uzanan kariyerinde canlandırdığı güçlü ve sıra dışı karakterlerle Türk sinemasının önemli isimlerinden oyuncu Erkan Can, 'Ben kamera karşısında oynamayı Mahallenin Muhtarları'nda öğrendim. Orada (karakterimi) bir karikatür, palyaço gibi, biraz büyük oynadım.' dedi.

Bursa'da 1 Kasım 1958'de dünyaya gelen Can, oyunculuğa 1975'te Bursa Devlet Tiyatrosu'nda başladı. Sanatçı, 1985'te girdiği İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü 1990'da tamamladı.

Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda 1991-1992 sezonunda rol alan Can, 1992'de 'Mahallenin Muhtarları' adlı unutulmaz dizide canlandırdığı Temel karakteriyle 7'den 70'e geniş bir izleyici kitlesi tarafından tanındı.

Sanatçının sinemadaki büyük çıkışı ise 1998'de Serdar Akar'ın yönettiği 'Gemide' filmiyle oldu. Gemide, Can'a 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 11. Ankara Film Festivali ve Orhan Arıburnu Ödülleri'nden 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü kazandırdı.

Erkan Can, 'Takva' filmiyle 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali' ve 26. İstanbul Film Festivali'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü aldı, 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ise 'Onur Ödülü'ne değer görüldü.

Sinema ve dizilerin aranan isimlerinden olan sanatçı, oyunculuk kariyerine nasıl başladığını ve yaşamındaki dönüm noktalarını AA muhabirine anlattı.

- 'Uyurken rüyanda bile oynayacağın karakterle uğraşıyorsun'

Soru: Televizyon sektöründe ilk olarak sizi 'Mahallenin Muhtarları' dizisindeki karakterinizle tanıdık. Yer aldığınız projelerde birbirinden çok farklı karakterler canlandırıyorsunuz. Oyunculukta bu dengeyi sağlamak kolay mıdır?

Erkan Can: Yani rolü okuyoruz karakter sertse onu sert bir şekilde, senaryonun istediği şekilde oynuyorum. Başka bir karakterse ona göre kendime bir form çekiyorum. Düşünüyorum ve kafamın içinde o rolü aldıktan sonra çalışıyorum. Yani kafamın bir tarafı hep 50 senedir bu şekilde çalışır. Bunun yöntemini de bulduğumu zannediyorum ama yine de büyük konuşmamak lazım. Tabii her aktör bunu kendi çalışma biçimiyle yapabilir. Sete çıktığınız zaman da kostümü giyip kafamda oluşturduğum ilk repliği söyledikten sonra süreç çorap söküğü gibi gider ve rol ortaya çıkar. Her hafta üzerine de bir şey eklersin, bunu seyirci bilmez, oyuncu bilir ve en sonunda dizinin 3 ya da 4. bölümünde karakter oturur.

Soru: Oyunculukta geliştirdiğiniz kendinize özel yöntemleriniz var mı?

Can: Hayır yok, role göre vaziyet alıyorsun. Sonra o karakterle yaşıyorsun. Uyurken rüyanda bile, oynayacağın karakterle uğraşıyorsun. Bugüne kadar böyle çalıştım ama bu işin olmazsa olmazı disiplin. Disiplin olmadan bunların hiçbiri olmaz.

- 'Serdar Akar, oyuncuyu rahatlatan bir yönetmendi'

Vakanüvis Ahmed Lütfi Efendi'nin Hicaz notları ailesi tarafından kitap haline getirildi
Vakanüvis Ahmed Lütfi Efendi'nin Hicaz notları ailesi tarafından kitap haline getirildi
İçeriği Görüntüle

Soru: Kariyerinizde nice usta yönetmenle çalıştınız. Sizin oyunculuğunuza da etki eden unutamadığınız yönetmen kimdi?

Can: İyi yönetmenlerle çalıştım. Mesele Serdar Akar, kendisi oyuncuyu rahatlatan bir yönetmendi. En azından kendim için söylüyorum. Yönetmen, oyuncuyu yönlendirir. Aslında işin püf noktası insanların birbiriyle arkadaş olması, birbirini iyi tanımasından geçiyor. Öbür türlü yönetmenle oyuncu arasında bir duvar olursa zorluk çekiyorsun ya da oyuncu veya yönetmen bir duvar örerse, o zaman bu süreç filme yansır ve iş tatsız olur. Ben hiç böyle bir yönetmene rastlamadım.

Soru: Kariyerinizin dönüm noktası nedir?

Can: 'Mahallenin Muhtarları' tabii. Biz o zaman hep tiyatro yapıyorduk. Bakırköy Belediyesi Tiyatrolarındaydım. Ondan sonra Mahallenin Muhtarları, benim için bir başlangıçtı. Sonra 'Gemide', 'Laleli'de Bir Azize', 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' ve 'Takva' projeleri geldi. Bu projelerin gelmesinin nedeni de Mahallenin Muhtarları dizisidir.

- 'Kamera karşısında oynamayı Mahallenin Muhtarları'nda öğrendim'

Soru: Sinema ve dizilerin yanında dijital platformlarda da birçok proje ürettiniz. Geçmişten bugüne baktığınız zaman oyunculukta neler değişti?

Can: Kamera karşısındaki oyunculukta pek bir şey değişmez. Geçmişte dizileri tek kamerayla çekiyorduk. Şimdi dört kamerayla çekiliyor. Artık farklı bir sürü ekipman da var ama oyunculuk değişmiyor. Ben kamera karşısında oynamayı Mahallenin Muhtarları'nda öğrendim. Orada (karakterimi) bir karikatür, palyaço gibi, biraz büyük oynadım. Ondan sonra da oyunculukta kendimizi geliştirdik diyebilirim.

Soru: Bugünün oyuncularına neler söylersiniz?

Can: Çok iyi oyuncular var. Biri oyunculuk yapıyorsa kendine yatırım yapmalı. Bu da bir süreç meselesi. Bir boyacı küpü meselesi değil, hemen daldır çıkart olmuyor. Ama arkadan iyi oyuncular geliyor.

Soru: Oyunculuk dışında yapmak istediğiniz farklı bir proje var mı?

Can: Kafamızda proje çok. Ama bunları yapmak için bir zaman gerekiyor. Bir sıraya koymak gerekiyor. Zamana nasıl sıkıştıracağız bilmiyoruz. Bizde proje bitmez.

Soru: Film festivalleri aslında sinemaseverler için bir anlamda şenlik. Siz de son olarak Şanlıurfa'da Göbeklitepe Uluslararası Film Festivali'ne katıldınız ve ödül aldınız, bu konuda neler söylersiniz?

Can: Festivallerde insanlar sosyalleşir. Ben de hayatım boyunca festivallerde koşturdum. Festivaller, her şehir, her kasaba için nerede yapılıyorsa oranın bakış açışını değiştirir. Farkındalık yaratır. Bir pencere açar. Çünkü kültür ve sanat, insanı devamlı ileriye götürür. Daha hümanist yapar. Sıkıntılarından uzaklaştırır.

Kaynak: AA