"En iyi çay yapıyorum bir de resim sanırım.Resim yapıyorum çünkü elimden başka bir şey gelmiyor."

Geçtiğimiz Şubat ayında Art15 London Sanat Fuarını gezerken keşke eserlerinden birisine sahip olsam dediğim sanatçı Conor Harrington'a ait bu sözler.

Fuarda Londra'nın en prestijli galerilerinden Lazarides'in standında 60 bin sterlinden başlayan eserlerini gördüğümde,sergi sırasının New York'a geldiğini anlamıştım.Aradan bir yıl geçmeden 4 Ekim'de Eat&Delete isimli bir sergi açtı Harrington New York'da.Eserleri tahmin ettiğim gibi 60 bin sterlinin üzerinde görücüye çıktı ve ilk hafta geçmeden hepsi satıldı.

 

 

İrlanda'da da doğup büyüyen,Londra'da yaşayan Harrington Londralılar tarafından hayranlıklıkla izlenen bir sanatçı.Old Street,Dulwich,Brick Lane,Dockland'da eserleri büyük duvarları süslüyor.

 

İlk grafitiyi National Geography dergisinde gördüğünde henüz 12 yaşındaymış.

Dergide gördüğü grafitiler hayatının dönüm noktası olmuş,grafiti arkasından resim yapmaya başlamış.Grafiti ve resmi birlikte yürütmeye karar verdiğinde 14 yaşındaymış.

Üniversitede güzel sanatlar okuduktan sonra, grafiti yazarlığı titri yerini sokak sanatçılığına bırakmış.

Verdiği röportajlardan birinde; "Ben ve benim gibi grafiti geçmişinden gelen sokak sanatçıları daha fazlasını istiyoruz.

Titrimizin ne olduğunu bilmiyorum.Çünkü büyük galerilerde sergiler açıyoruz.Bu sokak sanatçılığı ruhuna aykırı gibi görünse de yeni jenerasyon sokak sanatçılarının hepsinin arzusu.Ben buna post-grafiti sanatı-sanatçıları diyorum" diye   açıklıyor içinde bulunduğu sanat trendini, belki de karışıklığını!

 

 

Oldukça maskülin eserleri.Napolyon dönemi askeri dövüş,düello ve savaş sahnelerini resmediyor duvarlarda ve tuvallerde.

Tam bitmemiş,yarıda bırakılmış hissi veriyor figürler.Fırça darbelerini görsek de asıl olan damlayan spray boyalar.Figüratif ve klasik olsa da eserleri boyama tekniği oldukça modern.Belki de o yüzden her yaşdan hayran kitlesi var.

Sanat dünyasının prestijli ve sevilen dergisi Empty Kingdom tarafından en iyi 100 sanatçı sıralamasında 15 inci olmuş 2000 yılında,henüz 30 yaşındayken...

 

 

Sokak sanatı dergisi Vandalog'a verdiği bir röportajda; "O kadar başarılı ve önemli isimler var ki sokakta,o dünyaya uygunmuyum bilmiyorum" diyor.

Yeteneği konusunda gösterdiği bu alçak gönüllülük New York'lu eleştirmenleri oldukça saşırtmış olacak ki sergi sonrası hakkında çıkan makalelerde bu duruşun sıradışı olduğu vurgulanmış bir kaç kez.Sokak sanatına yeni bir soluk getirdiğini düşünüyor aynı eleştirmenler.Güzel sanatların sokak sanatı ile evliliği diye tanımlanıyor eserleri.Harrington bunu kabul ediyor. "Ama sokakta hiç bir şekilde komisyon (para karşılığı) karşılığı iş yapmıyorum.Gelirim sadece kanvaslardan" diyerek sokak sanatı ruhuna ihanet etmediğini belirtiyor.

 

Conor Harrington yeni bir sayfa açtı sokak sanatı kültüründe.Bu oldukça açık.Bundan sonra daha fazla klasik eser göreceğiz duvarlarda sanırım!

 

Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!