ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Venezuela'daki darbe girişimine yönelik, "Biz, ülkelerin anayasalarından yanayız, seçilmiş idarecilerinden yanayız ve her türlü darbeye karşıyız." dedi.

Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çelik, bazen kendilerine "Bu kadar uzaktaki Venezuela'nın iç siyasetinde neden taraf oluyorsunuz?" diye sorulduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Bu sorunun sorulması son derece yanlış. Biz, herhangi bir ülkenin iç siyasetinde taraf değiliz. Biz, ülkelerin anayasalarından yanayız, seçilmiş idarecilerinden yanayız. Her türlü darbeye karşıyız. Dolasıyla hiçbir ülkede herhangi siyasi bir unsurun taraftarı ya da karşıtı olarak davranmıyoruz. Bizim davranış biçimimiz demokratik ilkelerden yana."

Çelik, burada Venezuela halkının iradesinin çalınmasına dönük ve dışarıdan devlet başkanı atanmasına dönük bir oldu-bittiyle karşı karşıya olunduğunun altını çizdi.

"Bir iki ülke hariç, Meksika, o bölgeden bahsediyorum, sükunet çağrısı geldi" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birkaç ülke buna karşı çıktı. Çoğunluğun bu girişime destek verdiği görülüyor. Buradan güçlü ders çıkarılması gerekiyor. Şunu da düşünmeleri lazım bu şekilde ittifakla hareket edenlerin. Sizin ülkenize demokrasi getirmekten bahsedenler Mısır'a nasıl bir demokrasi getirmiştir? Mısır'da seçilmiş iradeyi lağvettikten sonra oraya getirilen askeri diktatörlükle el sıkışmak, kırmızı halılar sermek için ne tür iştahlı davranışlar içinde olduğunu görüyorsunuz.

Sizin ülkenize demokrasi getirmek için askeri darbe çağrısı yapanların iç savaş Suriye'de milyonlarca kişiyi katletmiş Esad ile bir an evvel çalışma arzusunu gizli ya da açık olarak nasıl beyan ettiklerini görüyoruz."

- "Demokrasi ve hukuktan başka bir yol yok"

Çelik, ülkelerin onuru açısından demokrasi ve hukuktan başka bir yol olmadığının altını çizerek, her türlü darbe girişimine karşı oldukları gibi Venezuela'daki darbe girişimine de karşı olduklarını söyledi. Türkiye'nin Venezuela'nın anayasal düzenini desteklemekte kararlı olduğunu dile getiren Çelik, "Herkesin demokratik ilkelere bağlı olması gerekiyor çifte standartlardan uzak durması gerekiyor." dedi.

Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak ilan edeceği açıklamasını da değerlendirdi. Trump'ın bu adımı, Mısır'daki Sisi'nin talebiyle yapmak istediğine işaret eden Çelik, şöyle devam etti:

"Trump'ın da olumlu yanıt verdiği şeklindeki birtakım yorumlar, gazetelerde, daha doğrusu yönetimin görüşünü yansıtan gazetelerde açık bir şekilde ortaya konuldu. Bu son derece vahim gelişme olacaktır. Çünkü Müslüman Kardeşler gibi demokrasiye bağlı, hukuka bağlı ve her zaman şiddetten uzak durmuş bir organizasyonu siz terör örgütü olarak ilan ederseniz fırsatı ve ortamı DEAŞ gibi terör örgütlerine açmış olacaksınız."

- ABD'ye Müslüman Kardeşler tepkisi

Demokratik katılım yollarının kapatılması ve demokratik unsurların yasaklanmasının örtülü olarak birtakım terör örgütlerinin ortaya çıkmalarına destek olacağı uyarısı yapan Çelik, şunları kaydetti:

"Bunun tabi Amerika açısından ve Orta Doğu açısından Avrupa açısından da sonuçları olacaktır. Enteresan olan şudur; ABD'deki hiçbir analist ve ileri gelen güvenlik yetkilisi sadece Ulusal Güvenlik Danışmanı hariç böyle bir tanımın doğru olduğunu söylemiyor. Tam tersine son derece yanlış olduğunu söylüyorlar. Tüm güvenlik uzmanları Trump ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'ın arkasında olduğu bu kararın son derece vahim sonuçlar doğuracağını söylüyorlar. Bu şekildeki bir karar İslam dünyasındaki bütün demokratik hareketleri bastırma, hukuka saygılı ve şiddet karşıtı bütün hareketleri bastırma sonucu doğuracağı gibi çeşitli yerlerdeki antidemokratik rejimlerin bu tip gruplara sırf onların Müslüman kimliklerinden dolayı güçlü baskıyı ortaya koyacaklarını göstermektedir."

- "Orta Doğu'daki demokratikleşme sürecine darbe"

Bu adımın, o ülkelerin istikrarı açısından, insan hakları açısından temel hak ve hürriyetler açısından yanlış sonuçlar doğuracağını ifade eden Çelik, "Orta Doğu'daki tüm demokratikleşme süreçlerine karşı da bu büyük bir darbe olacaktır. Tamamen antidemokratik unsurların desteklenmesi şeklinde bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Bu tabi aynı zamanda DEAŞ propagandasına verilebilecek en büyük destektir." diye konuştu.

Çelik, demokrasiye bağlı, hukuka bağlı, şiddetten uzak bir yapının terör örgütü olarak ilan edilmesinin DEAŞ'ın ideolojik cazibesini arttıracağını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"DEAŞ gibi aşırı grupla şiddet yanlısı bir terör grubuyla Müslüman Kardeşler gibi ana akım grubu, hukuk ve demokrasi içinde hareket eden bir grubu yan yana getirmek tarihin en büyük hatalarından biri olacaktır. Müslüman Kardeşlerin bütün tarihini inceleyenler, Orta Doğu'daki demokratik grupların siyasete katılımı konusunda son derece pozitif bir rol oynadığını, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı bir tutumu olduğunu göreceklerdir.

Bu şekilde ABD tarafından kararın alınması demek demokratik siyasetin bütün İslam dünyasında, demokratik siyasete dönük bir suikastın ortaya çıkması anlamına gelecektir."

- Kılıçdaroğlu'na tepki

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun YSK süreci ile ilgili baskı yapıldığı iddiasını değerlendiren ve Kılıçdaroğlu'nun hakim ve savcılar için kullandığı "sarayın köleleri" ifadelerine de tepki gösteren Çelik, şunları söyledi:

"Hakim ve savcıların onuru ile oynayan bir kişinin herhangi bir şekilde meşru siyaset içinde söz söyleme hakkının kalmadığını ifade etmek isteriz. Siz hakim ve savcıların birtakım kararlarını eleştirebilirsiniz. Beğenmediğiniz kararlar da olabilir, bunları hukuki argümanlarla açık ve net şekilde ortaya da koyabilirsiniz. Her türlü eleştiriniz de söz konusu olabilir. 'Köleler' diye ifade ederseniz, aynı şekilde bir hitap durumunda da siz baş başa kalabilirsiniz. Birisi de çıkar vesayetin kölelerinden bahseder. Askeri vesayetin, yargı vesayetinin geçmişte kölelerinden bahsetmeye başlar."

Çelik, Kılıçdaroğlu'nun tutumunun yanlış bir tutum olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir siyasi partinin genel başkanının bu derece basiretsiz, bu derece üslupsuz şekilde konuşması Türk siyasi tarihi açısından görülmemiştir. Bu kadar ileri giden, hakarette bulunan bir kişinin hangi meşruiyet alanı üzerinde oturduğunu konuşmak gerekir. Hakim ve savcılar, TBMM, Türkiye'nin bütün kurumları, aynı meşruiyet alanı içesinde oturuyor. Onlardan 'köleler' diye bahsederseniz. Aynı üslupla sizden bu şekilde bahsedilmeye başlandığında bunun sonu nereye varacak? CHP'nin ülkeyi götürmek istediği noktanın nere olduğu çok açık şekilde görülüyor. CHP, YSK'ya Anayasanın 138. maddesini bugün Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında bir kez daha açıkça ihlal ederek talimat vermeye kalkıyor. Tehdit etmeye kalkıyor."

Sürecin patronunun hukuk ve YSK olduğunu hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Ama siz bu tehdit, şantaj yoluyla hedef göstererek, Anayasa'nın 138. maddesini sürekli karşınıza alarak hukuk yoluna başvurulan süreçlere herhangi saygı göstermediğiniz için aslında sonuca da saygı göstermeyeceğinizi ifade etmiş oluyorsunuz. Önemli olan sizin ne dediğinizin hukuk tarafından kabul edilmesidir.

Defalarca söyledik bu eski alışkanlıklarınızı bir kenara bırakın. YSK sizin SKM'niz değildir, başkanlık divanınız değildir, parti yönetiminiz değildir, hukukçular sizin parti yönetiminizin üyesi değildir. Beğendiğiniz zaman 'hukuk var' diyeceksiniz, beğenmediğiniz zaman çıkıp onlardan 'köleler' diye bahsedeceksiniz."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bugün şehit olan bir askerle ilgili taziye mesajını da değerlendiren Çelik, şunları kaydetti:

"Bütün millet olarak şehidimiz olduğunda başsağlığı diliyoruz, şehidimize rahmet diliyoruz. Vatandaşlarımız tepki gösteriyorlar, 'Türkiye'de beka sorunu yok, ABD'nin desteklediği YPG bize mi saldıracak?' diyen kişiye. İşte ABD'nin desteklediği YPG, bugün bize saldırdı ve bir askerimizi şehit etti, buna ne diyeceksiniz? Kılıçdaroğlu'nun her beyanının ömrü bu kadardır. Milletimizin acı çektiği konularda, hassasiyet gösterdiği bu konularda bu kadar sorumsuzca beyanların ardı ardına gelmesi, hiç ders çıkarılmaması, hayret sınırlarını zorlayan bir durum haline gelmiştir.

Daha önce de terör örgütü YPG'ye kol kanat gererek bizzat Kılıçdaroğlu, 'Bizim için YPG terör örgütü değildir. Sivilleri, genç, yaşlı kadın, erkek demeden öldüren örgütlere biz terör örgütü diyoruz.' diyordu. Peki YPG, PYD ne yapıyor? 'PKK bu bağlamda terör örgütüdür.' diyor. 'Kadın, erkek, genç yaşlı demeden katletti ancak YPG'nin şimdiye kadar Türkiye'ye yönelik bir uygulaması olmadı. Olursa ona da karşı çıkarız.' Bu derece ileri cümleleri şimdiye kadar siyaset kisvesi altında PKK'yı savunanlardan bile duymadık. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu çelişkileri kendisine has olarak siyaset tarihine geçiyor. Ne Türkiye bunları hak ediyor? Ne CHP tabanındaki kardeşlerimiz bunları hak ediyor?"

(Sürecek)