TSK’nin Kandil’deki PKK kamplarına yaptığı hava bombardımanları sanıyoruz bugüne kadar yapılanlardan çok farklı ve ağır hasar veriyor. Hedeflerin yok edilmesi, kampların haritadan silindiği yapılan açıklamalarda ve elde edilen hava fotoğraflarından da belli oluyor. Ancak, bu hava operasyonların PKK ile mücadelede yeterli olup olmayacağı konusu da tartışılıyor.

Bir askeri başarıdan söz edebiliriz. İstihbaratımızın ve hava kuvvetlerimizin gösterdiği başarıyı biz de takdirle karşılıyoruz.

Daha önce elde edilen istihbarat raporlarına göre Kandil’deki kamplarda 7 bin PKK’lı bulunuyordu. Bu militanlardan 3 bin tanesinin Suriye’ye kaydırıldığı, 2 bin tanesinin eğitim için Kuzey Irak’ta bulunduğu tespit edildi. Kandil’deki PKK’lı sayısının 2 bin olduğu tahmin ediliyor.

Şimdi asıl sorun şu:

AK Parti Hükümeti’nin 2 yıldır sürdürdüğü “çözüm süreci” nin PKK’nın şehirlere kaymasına, silahlanmasına, KCK ve PKK’nın gençlik yapılanmasının güçlü hale gelmesine neden oldu. Kandil, ne kadar bombalanırsa bombalansın, hedefler ne kadar yok edilirse edilsin, bu mücadelede terör örgütünün şehirlere inen militanlarının daha büyük tehlike olduğu unutulmamalıdır.

PKK, artık Güneydoğu’daki kentlerde, büyükşehirlerde. ve yanı başımızdadır.

Eğitimli, silahlı terör örgütü ile mücadele bundan böyle sadece dağdakilerle edilmeyecektir. Tehlike artık yanı başımızda duruyor. 

Asıl tehlike KCK ve PKK’nın gençlik yapılanmasıdır.

“Çözüm süreci” devam ederken, PKK hiçbir zaman boş durmadı. Bu konuda yazdığımız yazılar arşivlerdedir. “Gelecekte daha tehlikeli ve güçlü yapılanması ile terör örgütü daha büyük tehlike olarak karşımıza çıkabilir” demiştik. Bugün gelinen nokta bunu gösteriyor.

Çünkü “Çözüm süreci” ile başlayan süreç terör örgütüne yaradı. 

PKK’nın elebaşları, KCK yöneticileri Güneydoğu’yu silah deposu haline getirdiler. “Süreç zarar görmesin” diye bunlara göz yumuldu. En büyük hata buydu. Güneydoğu’yu silah deposu haline getirenlerin hemen evde silah bulunduğu söylediklerini de unutmuyoruz. Özetle, terör örgütü süreci çok daha iyi değerlendirdi. 

Biz, bu nedenle PKK ile mücadelede yeni bir sayfanın açılacağını, bunun da KCK ve PKK’nın gençlik yapılanması üzerinde olacağını düşünüyoruz. Kandil’in vurulması ve zayıflatılması sonrası, Güneydoğu’da ve büyük kentlerde bu tür operasyonların yapılması gerekiyor. Ancak, bunun da getireceği bazı sıkıntılar ve çatışmalar olacaktır.

PKK, şimdi büyük kentlerde sabotaj, toplu katliam, bombalı eylemlere hazırlanıyor. Alınan duyumlar ve istihbarat bilgileri de bunu gösteriyor. Bu nedenle, bazı yerlerde güvenlik önlemlerinin alınmakta olduğunu görüyoruz. Halkımızın da bu konuda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekiyor.

Bu mücadele sadece askerin, güvenlik güçlerinin değil, aynı zamanda milletimizin de topyekûn mücadelesi halinde geçecektir. Ülkesini, toprağını, geleceğini ön planda tutan herkes güvenlik güçlerimizin yanında yer alarak bu mücadeledeki yerini almak durumundadır.

Kim ne derse desin, KCK’nin bölge hâkimiyeti vardır. Bu hâkimiyeti kırmak, yok etmek öyle kolay değildir.

Yapılacak mücadelede iki noktada zorlanılabilir:

Bunlardan birisi bölge halkının devletin karşısında yer alması, diğeri de dış güçlerin böylesi operasyonlar karşısında suskun kalmayacağıdır. 

Daha da kötüsü Türkiye’de bir iç savaş görüntüsünün yıllara yayılması olacaktır.

Canı canan, dağılan terör örgütünden her türlü eylem görülebilir. Her şeyi göze alarak tahmin dahi edilemeyen canice işlere girişilebilir. Sanıyoruz istihbarat birimlerimiz bu konuda gereken bilgileri güvenlik birimlerine aktarıyorlardır. Çünkü bu işler kesinlikle istihbarat zafiyetini affetmez. 

Nereden bakılacak olursa olsun, PKK ile mücadelede başa dönülmüştür. Bu başa dönüşte terör örgütünün daha da güçlenmiş ve silahlanmış şehir yapılaşması ile de mücadele edilmesi cephesi karşımıza çıkmıştır. Bunun da nedeni AK Parti Hükümeti’nin inatla sürdürmekte olduğu “çözüm süreci” olmuştur.

Şimdi halen bu sürecin mimarlarının “Çözüm süreci devam etmelidir” açıklamaları gelinen mücadelede hangi noktalara doğru sürüklenebileceğimiz konusunda da kafaları karıştırıyor. Eğer ortada bir terör ve tehdidi varsa, bu iş bitinceye kadar da bununla mücadeleden geri adım atılmamalıdır. 

Bu işin bir bedeli olmayacak mı? Hiç kuşkusuz olacaktır. Bu bedel de ne pahasına olursa olsun ödenmelidir. 

PKK ile mücadelede siyasi hesaplar yapılıyor, şehitler üzerinden bir şeyler elde edilmeye çalışılıyorsa bunun için de ayrı bir parantez açmamız gerekecek. Bu konuya bir başka yazımızda detayları ile ayrıca değineceğiz.