Woody Allen, Paris’in en güzel halinin yağmurda olduğunu dü- şünse de bence Paris her mevsimde bir başka güzel! Özellikle Londra’ya çok yakın olması hafta sonu tatili için çok güzel bir imkan sağlıyor.
Kendimi ne zaman mutsuz hissetsem kendimi Paris’te bulurum, sanki bana bir çeşit terapi gibi geliyor.
Londra’dan bir kaçış tatlı bir heyecan...
Paris’te yapılacak o kadar çok şey var ki birde buna yaz dolayısıyla açılan plajlar eklendi.
Yaz dolayısıyla Seine Nehri üzerine yapay plajlar kuruldu.
Hani şu bizim Southbank’taki Thames Nehri’nin üzerindeki gibi ama tam teşkilat...
Düşünün! Duşuyla tuvaletleriyle her şey düşünülmüş.
Ben çok beğendim, tavsiye ederim.
Plaj 20 Temmuz-16 Ağustos arası açık bu arada ücretsiz kumsalda güneşlenmek istemezseniz şezlonglarda var.
Plaj size göre değil mi?
O zaman alışverişe ne dersiniz?
Kendimi ne zaman mutsuz hissetsem kendimi Paris’te bulurum, sanki bana bir çeşit terapi gibi geliyor.
Londra’dan bir kaçış tatlı bir heyecan...
Paris’te yapılacak o kadar çok şey var ki birde buna yaz dolayısıyla açılan plajlar eklendi.
Yaz dolayısıyla Seine Nehri üzerine yapay plajlar kuruldu.
Hani şu bizim Southbank’taki Thames Nehri’nin üzerindeki gibi ama tam teşkilat...
Düşünün! Duşuyla tuvaletleriyle her şey düşünülmüş.
Ben çok beğendim, tavsiye ederim.
Plaj 20 Temmuz-16 Ağustos arası açık bu arada ücretsiz kumsalda güneşlenmek istemezseniz şezlonglarda var.
Plaj size göre değil mi?
O zaman alışverişe ne dersiniz?
de güler yüzlü satıcılar sizi hiç aklınızda olmayan ürünleri almanız için ikna edebilir.
Örneğin şık bir şal!
Alışverişimizde bitti, aksam yemeğine Sacre Coeur deki artistlik restorantlardan birinde caz müziği eşliğinde koca bir tabak midye ve patates chipsi yanında muhteşem bir Fransız şarabı yada Bastille çevresinde ki daha salaş kafelerin birinde çikolatalı krepe yiyerek gelen geçeni izleyebilirsiniz.
Küçük bir not; benim gibi siyah çay sevenler için Paris’te çay bulmak çok zor.
Giderken valizinize bir kutu çay koyun, yoksa size zorla Early Grey içireceklerdir.
Sizinle bir sırrımı paylaşmak istiyorum.
Paris’in bu kadar özel olmasının benim için başka bir nedeni daha var.
Hayatımdaki ilk ve tek evlenme teklifini bir yılbaşı akşamı Eiffel Kulesi’nin altında Frank Sinatra’nın “fly to the moon” şarkısı eş- liğinde almış olmam!
Örneğin şık bir şal!
Alışverişimizde bitti, aksam yemeğine Sacre Coeur deki artistlik restorantlardan birinde caz müziği eşliğinde koca bir tabak midye ve patates chipsi yanında muhteşem bir Fransız şarabı yada Bastille çevresinde ki daha salaş kafelerin birinde çikolatalı krepe yiyerek gelen geçeni izleyebilirsiniz.
Küçük bir not; benim gibi siyah çay sevenler için Paris’te çay bulmak çok zor.
Giderken valizinize bir kutu çay koyun, yoksa size zorla Early Grey içireceklerdir.
Sizinle bir sırrımı paylaşmak istiyorum.
Paris’in bu kadar özel olmasının benim için başka bir nedeni daha var.
Hayatımdaki ilk ve tek evlenme teklifini bir yılbaşı akşamı Eiffel Kulesi’nin altında Frank Sinatra’nın “fly to the moon” şarkısı eş- liğinde almış olmam!