Geçen hafta arkadaşımız Ilkgül'ün doğum günü tatilini anlatmıştım. Bu haftada Mayorka adasına çok yakışan başkenti Palermo'dan bahsetmek istiyorum. Mayorka genel anlamda çok güzel bir ada zaten İspanyolların bütün adaları birbirinden güzel. Tenerifinden tutunda Ibizasına kadar renkli, cıvıl cıvıl adalar şahane tatil imkanları sunuyorlar.

Biz dört kafadar Mayorka'ya gelip Palma'yı ziyaret etmeden dönmek olmaz tabii. Yıldız direksiyonda, yardımcısı Didem sağa sap, düz git, yönlendirmede, radyoda barçata, biz kendimizi 20 dk da Palma'da bulduk. Palma aslında Katalan'mış bunu daha yeni öğrendim. Adada dialek bir dil konuşuluyormuş yani İspanyolca bilmeseniz de sorun değil.... Relax....Akdeniz ülkelerinde hiç bir dil bilmenize gerek yok zaten her şekilde anlarlar sizi. Akdeniz kani tabii..

Palma’ya ilk 11 sene önce gitmiştim güzelliğini unutmuşmuyum yoksa yanımda en az benim kadar üç çılgın olunca daha mı bir farklı oldu bilmiyorum ama bu sefer Palma çok daha eğlenceli oldu. Ortaçağdan kalma, taşlı sokakları, gotik tarzı kiliseleri, bohem mahalleleri, küçük ve şirin kafeleri, art nouveau binaları, muhteşem hava ve deniz kokusuyla birleşince daha mi güzelleşiyor ne. Insana ne güzel bir yer ben burada yaşarım dedirtiyor.

Şehre ilk girdiğimizde, birbirinden güzel yatlarla beraber kocaman bir liman karşıladı bizi. Gotik Mayorka Katedrali'de bütün heybetiyle kendini gösterdi. Ve sol tarafta kalesi ne kadar da iyi korunmuş kocaman bir kale...

Katedralin arkası Old Town eski mahalle burada Gaudi'nin imzasını taşıyan muhteşem apartmanlar göreceksiniz. Meşhur 600 yıllık zeytin ağacıda orda. Abarttığımı düşünmeyin ama biz kızlar hepimiz şoka girdik gövdesinde resmen canavar suratı var. Ağacın olduğu yer Placa de Cort aynı zamanda hükümet binasının ve bir cok kafe, bar ve restoranın bulunduğu popüler bir mahalle.

Palma'da neler yedik neler içtik onuda haftaya anlatayım.

Haftaya görüşmek üzere