İddiamız şu:Türkiye’nin iç ve dış sorunları giderek artıyor ama, insanların ana derdi geçim ve iş bulabilmek. Bizi yönetenler neredeyse hemen her konuda konuşuyor ama pahalılıktan ve işsizlikten ülkenin geldiği noktayı görmüyorlar gibi davranılıyor. Bu da pahalı yaşamın devam edeceğini, işsizliğin de artacağını gösteriyor.

Kim ne derse desin Türkiye’nin şu an karşımızda duran ana sorunu pahalılık, bunun getirdiği enflasyon ve sürekli artan işsizliktir. Bu konularda atılan adımlarda başarı sağlanamazsa yaşanan sıkıntının önümüzdeki döneme de damga vuracağı görülüyor.

Bazı kamu kurum ve kuruluşları her ay açlık ve yoksulluk araştırması yapıyor. Bunlardan birisi de Türk-İş olarak dikkat çekiyor. Biz, bugün yine Türk-İş’in son araştırması ile sizlerle olacağız.

Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yapılan "açlık ve yoksulluk sınırı araştırması"nın ağustos ayı sonuçları açıklandı.

Araştırmaya göre, son dönemde elektrik, doğalgaz, benzin fiyatlarındaki artışlar peş peşe gelirken, gıda fiyatlarında yaz mevsiminin etkisiyle azalma görüldü. Sonbaharın gelmesi ile gıda fiyatlarında yeniden bir yükselmenin başlayabileceğini de görmeliyiz.

Konu şu:

Gıda enflasyonu alınan tüm önlemlere rağmen artışını sürdürüyor. Gıda alanında mevsim olarak en bol dönemi yaşıyoruz ama fiyatlar da el yakmaya devam ediyor.

Bu kapsamda, ağustosta 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 2 bin 58 lira olarak belirlendi.

Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 6 bin 705 lira oldu.

Evli olmayan, çocuksuz bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 2 bin 540 lira olarak hesaplandı.

Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı önceki aya göre yüzde 0,80 geriledi. Yılın ilk 8 ayında fiyatlardaki artış yüzde 6,06 oranında gerçekleşti.

Gıda enflasyonunda son 12 ay itibariyle artış yüzde 13,59 oldu. Yıllık ortalama artış ise yüzde 22,19 olarak hesaplandı

Araştırmaya göre, ağustosta süt ve yoğurt fiyatında bir değişiklik olmazken, beyaz peynir fiyatındaki artış dikkati çekti.

Kıyma, kuşbaşı et ve sakatat ürünlerinin fiyatının aynı kaldığı ağustosta, tavuk fiyatı geriledi. Gelecek ay yeni av mevsiminin başlayacak olması nedeniyle kültür balıklarının fiyatları değişmedi.

Hemen şu notu da düşelim:

İçinde bulunduğumuz bugünlerde et fiyatlarında artış bekleniyor. Kasaplar et fiyatlarının % 20 oranında artacağını söyledi. İthal edilen etlerin dışarıya satılamaması durumda bu etlerin iç piyasaya verileceği ve yerli üretimin düşeceği de aynı kaynaklarca dile getiriliyor

son aylarda gerileyen yumurtanın fiyatında da bu ay artış görüldü. Yumurta ihracatının hızlanması ile yumurta fiyatlarında da artışlar bekleniyor.

Sebze ve meyve fiyatlarındaki gerileme, mutfak harcamalarında bir rahatlama sağladı. Ancak pazar esnafı, bu gerilemenin geçici olduğunu, tarlada ürünün azaldığını, bu durumun gelecek ay fiyatlara yansıyacağını ifade etti.

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünler ile tereyağı, margarin, zeytinyağı ve ayçiçeği yağının bu ay fiyatları değişmedi.

Özetleyelim:

Gıda enflasyonunun önüne geçilebilmesi için üretimin hızlanması ve üreticilerin desteklenmesi gerekiyor. İthalata dayalı anlayış aynı zamanda Türkiye’de tarımı da bitirme noktasına getirdi.

Her zaman söylediklerimizi yineleyelim:

Üretim, üretim ve yine üretim.