ABD’nin, hiç beklenmedik bir anda gelen 3 PKK’li terörist liderin kellesine ödül koyması adımı tartışılıyor. Bu Türkiye’ye bir jest mi, yoksa oyun mu? Alınmış olan bu kararın içinin dolması gerçekleri ortaya çıkaracak.

Önce şu soru:

PKK’yı daha önce terörist grup olarak tanıdığını söyleyen ve listeye alan Amerika bunca yıldan sonra ne oldu da şimdi PKK yöneticiler için ödül koydu? Eğer bu Türkiye için bir jestse, bu konuda neden geç kalındı? Zamanlama çok düşündürücü değil mi?

Görüşümüzü yansıtalım:

Amerika’nın PKK konusunda aldığı kararın Türkiye’ye yönelik bir jest olduğunu düşünmüyoruz. Bunun anlamı PKK’ye net bir mesaj niteliği taşıyor. YPG’yi PKK’nın devamı olarak gösteriyorlar, ancak YPG’ye de desteği sürdürüyorlar. YPG’nin PKK’yi kendi içinde sindirmesi için çok önemli bir adım olarak da değerlendirmek mümkün.

Konuyu daha açalım:

Amerika’nın hedefi, Kuzey Irak’ta başlatıp, kuramadığı Bağımsız Kürt Devletini Kuzey Suriye’de YPG kanalı ile hayata geçirmektir. Bunu da saklamıyorlar.

Amerika 2009’da Irak’tan çekildiği günden bu yana Kürdistan’ın kuruluşunda temel çekirdeğin PKK olamayacağını anladığı için, bu bölgede İsrail’in güvenliğine yardımcı olacak yeni bir devlet yapılanmasında PKK’nin yardımcı olamayacağını gördü. Bu somut adımını 2017 Eylül’deki referandumla Barzani’yi devre dışı bırakarak attı. 

Dikkat edilecek olursa ABD, artık Barzani’yi muhatap bile almıyor.

Şimdiki adım, PKK’nın bitirilmesi, yerine YPG’nin güçlendirilmesi hamlesidir. 

PKK’nın elebaşları için ortaya konulan ödül, Türkiye’nin terörle mücadelesine destek için alınmış bir karar değildir. 

İşin asıl düşündürücü tarafı da şudur:

Türkiye, Fırat’ın doğusuna terör örgütler için bir harekât düzenlemeye hazırlanıyor. İşte Amerika, aldığı bu kararla aynı zamanda Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin de önünü kesmeyi hedefliyor.

Yazımızın başlığını “Oyun içinde oyun” olarak attık.

Ortaya konulanlar Amerika’nın gerçek anlamda oyun oynadığını ortaya koyuyor.

Amerika ile Rahip Brunson’ın bırakılması sonrası ılımlılaşmaya başlayan, piyasalara da yansıyan yeni iklimin ardından bu adım, AKP iktidarını Trump’a karşı “daha borçlu” hissettirmek için atılmış olabilir. 

“İlişkilerimizi bozarsanız, ekonomideki sarsıntılar devam eder”tehdidi olarak da bu adımı değerlendirmek mümkündür.

Bir başka konu da, ABD’nin İran’a başlattığı ambargoda Türkiye’yi muaf tutmasıdır. Bu alandaki yumuşamayı da bir yemleme olarak değerlendirirsek acaba yanılır mıyız?

Amerika’nın PKK elebaşları için attığı adıma Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’dan gelen tepkilere de bakalım:

"YPG’yi PYD’yi PKK’dan ayrı tutuyoruz diyorlar. Bununla kandıramazlar. Bunların organik bağının araçsal bir ilişki olmadığını defalarca anlattık. Çok geç kalınmış bir eylem. Bunu yapsınlar olumlu karşılarız ama büyük fotoğraf içinde bu YPG angajmanını perdelemek için yapılan bir şeyse 3 gün sonra gerçek ortaya çıkacaktır."

Nitekim MHP Genel Başkanı Bahçeli, konu ile ilgili yaptığı son açıklamada “ABD yeni bir aldatma sürecini devreye almıştır” diyerek şunları söyledi:

“Terör örgütleri neredelerse oraların imhası acilen sağlanmalıdır. Türkiye’nin şu andaki terörle mücadelesi takdire şayandır. Obüs bataryaları ile belirlenen hedefler ateş altına alınmıştır. Türkiye sözünü yere düşürmemiş, ilk etapta lazım gelen müdahaleyi yapmıştır. Türkiye 31 Ekim’de Ayn-el Arap’ta milletimizin mesajını açıkça vermiştir. TSK ile ABD askerleri 1 Kasım’dan itibaren Münbiç’te ortak devriye başlamıştır. Devriye turları ortak bir faaliyete dönüşmüştür. Bunun nasıl bir sahneye varacağı yakında görülecektir. Görünüşe bakılırsa ABD aynı anda hem Türkiye’yi idare etmekte hem YPG’yi korumaktadır. Bu samimiyetsizliktir. ABD, yeni bir aldatma sürecini devreye almıştır. ABD’nin, Türkiye’yi meşgul ederek stratejik amaçlarını gerçekleştirmek için her yola başvurduğu açıktır, aşikârdır. PKK, PKK’dan nasıl ayrıştırılacaktı?”

Konu ile ilgili yazmayı sürdüreceğiz.