Başta Amerika olmak üzere Batılı silah şirketlerinin en önemli pazarı şüphesiz Ortadoğu olarak öne çıkıyor. Çatışmaların eksik olmadığı Ortadoğu, görünen o ki çok uzun bir süre böyle kalmaya devam edecek. Bölgede çok büyük petrol gelirine sahip Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler her geçen gün daha hızlı silahlanıyor.

Körfez ülkelerinin bütçelerinde aslan payını silah harcamaları götürüyor. Katar, İngiltere ile 10 Aralık günü 24 adet Typhoon savaş uçağının alımı için yaklaşık 8 milyar dolar tutarında bir anlaşma imzalamıştı.Bugünlerde de yeni anlaşmaların gündemde olduğu haberleri geliyor.

ABD Başkanı Trump’un Körfez ziyaretinde Suudilere 10 milyar dolarlık silah satışını yapmasından sonra Körfezde çıkan krizden sonra da Katar’a 4 milyar dolarlık silah satışına onay vermesi adı geçen ülkelerin nasıl yağlı birer müşteri konumunda olduğunu da ortaya koyuyor.

Konu bu kadarla da sınırlı değil.

Katar, 2015 Eylül ayında Fransa ile 24 adet Rafale jeti için 7 milyar dolarlık, bu yıl haziran ayında da ABD ile 36 adet F-15QA için 12 milyar dolarlık sözleşmeler imzalamıştı.

Sadece 12 adet Fransız yapımı Mirage 2000 tipi jete sahip olan Katar, bu üç sipariş ile birlikte toplam 84 uçaktan oluşan modern bir karma filoya sahip olacak. Suudi Arabistan ve BAE öncülüğündeki koalisyon ile yaşanan kriz ile zor bir dönemden geçmekte olan Katar için bu alım diplomatik bir manevra olarak da önem taşıyor.

Kağıt üstünde 84 uçaklık bu filo, Katar gibi küçük bir ülke için büyük bir kabiliyet artışı gibi görünse de, özellikle idame edilebilirlik ve personel temini açısından ciddi sorunları da içermekte. Benzer sorunlar diğer bölge ülkeleri için de geçerli.

Başta Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Ortadoğu ülkeleri son yıllarda büyük boyutlu silah alımları gerçekleştiriyor. Bunda, Doğu Akdeniz’deki yeni hidrokarbon kaynağı keşifleri, Suriye iç savaşı, İran’dan algılanan tehdit, Yemen harekâtı gibi çeşitli etkenlerin rol oynamakta olduğunu görmekteyiz.

Konu ile ilgili önemli bir not:

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre 2012-2016 arası dönemde ABD ve Almanya, sırasıyla yüzde 68 ve yüzde 18’lik pazar payları ile silahlı kuvvetlerinin mevcudu yaklaşık 10 bin kişi olan Katar’ın ilk iki savunma sistemi tedarikçisi konumuna geldiler.

Mayıs ayında patlak veren krizde Katar ile karşı karşıya gelen ülkelerin öncüleri konumundaki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), aynı zamanda dünyanın en başta gelen silah ithalatçıları durumunda. SIPRI veritabanına göre Suudi Arabistan 2007-2011 arası döneme kıyasla 2012-2016 arasında savunma harcamalarını yüzde 212 artırmış durumda.

Adı geçen bu ülkeler bu kadar silahı neden alıyor, kimler için kullanacak bunun hiç hesabı kitabı yapılmıyor mu?

Bu oran aynı dönemde BAE için yüzde 63 olarak gerçekleşmiş. Her iki ülkenin de ana silah tedarikçisi ABD. Onu İngiltere ve Fransa takip etmekte. Suudi Arabistan, ABD Başkanı Trump’ın Mayıs ayındaki ziyareti sırasında bu ülke ile 110 milyarı kısa vadede gerçekleşmek üzere toplam 350 milyar dolarlık bir silah alım anlaşması imzalamıştı.

Hava kuvvetlerinde ABD-Avrupa üretimi uçaklar kullanan bir diğer ülke Kuveyt. 2016 Eylül ayında 28 adet Typhoon için sipariş verilmiş; aynı yıl kasım ayında da 10.1 milyar dolara 32 adet F/A-18E/F Super Hornet alımı için ABD Dışişleri Bakanlığı’nın onayı çıkmıştı. ABD’den 2003-2006 yılları arasında 80 adet F-16E/F teslim alan BAE, envanterindeki Fransız yapımı Mirage 2000-9 tipi uçakları değiştirmek için bu ülke ile uzun süredir Rafale jetleri için görüşmeler yürütmekte.

Şimdi durup düşünelim:

Körfez ve Ortadoğu’da böylesine yağlı müşteri varken Amerika ve Batı bu coğrafyada barış ister mi? Tam aksine işlerin daha da karışması ve düşmanlıkların artması için silah satışlarına hız verilir. Petrol gelirlerinin önemli bölümü silah alımlarında eritiliyor.