Merhaba,Yunanistan Göç Bakanı Mitarakis, Afganistan kaynaklı sığınmacı krizini önlemek için AB'nin Türkiye’ye daha fazla yardım etmesini önerdi.


"AB bir kez daha yaşanacak büyük bir göçmen krizine hazır değil" dedi.


AB'nin Erdoğan yönetimine yeni bir göç anlaşması paketi önermesi çok olası. Bu sözleri söylediğine göre Türkiye'nin yaşanacak büyük bir göçmen krizine hazır olduğunu düşünüyor olmalı. Yunanistan Göç Bakanı bizdeki iktidardan, Türkiye'yi öncelik yapmayacağından çok emin. 


Türkiye, Avrupa Birliği'nin göç taşeronu olmayacak ! 


AB ülkeleri yaşanan krizlerlerden bu şekilde kaçamaz, hakkaniyetli şekilde payını almalıdır.


Onurlu, dirayetli ve demokrat bir siyasi iktidar bunun gereğini yapar, ülkemizi para karşılığında AB ülkelerinin göç taşeronluğunu yapan duruma düşürmezdi.


Bu konudaki fikir ve Türkiye'de göç yönetimi ile ilgili önerilerimi aşağıda sizinle paylaşıyorum.


İlk olarak yapılması gereken, zaman kaybetmeden seçim çalışmalarına odaklanmak ve iktidar olmaktır. Tüm diğer meseleler gibi bunun da tek çözümü siyasi iktidara demokratik, ilerici güçlerin gelmesidir.


İktidar olduktan sonra, AB ile yapılan Türkiye'yi göçmen taşeronu konumuna sokan göç anlaşmasını yırtıp atmak gerekiyor.


Kapsamlı göç politikası ve eylem planı ile Suriye'de istikrarın sağlanmasına katkı ile geri dönüşler planlanmalı. Geri dönüşler ile ilgili parametreler en çağdaş standardlarda sağlanır.


Geri dönüşü mümkün olmayan göçmenler için, AB'nin üzerine düşen adil payı alması sağlanır. Güçlü bir müzakere ekibi ve uluslararası iletişimi karşısında AB yeniden müzakere masasına oturacak ve üzerine düşen adil payı almak zorunda olduğunu anlayacaktır. Bu AB'nin kendi değer ve ilkelerinin de gereğidir.


Olası düzensiz göç akınları ile mücadele için ulusal strateji belirlenerek gerekli araç ve kurumlar tesis edilir.


Türkiye'nin başta doğu ve güneydoğu başta olmak üzere sınır güvenliğinin sağlanması öncelik haline getirilerek en hızlı şekilde uygulamaya geçilir.


Dünyada ve bölgemizdeki istikrarsızlar göz önüne alınarak, ortaya çıkacak yeni düzensiz göç akınlarına göğüs gerebilmek üzere sınır bölgelerine yakın, yüksek standartlarda göçmen kampları tesis edilmeli.


Yüksek rakamlarda düzensiz göçün, ülkenin sosyal, ekonomik ve demografik dengelerini değiştirmesi önlenmeli. Bununla beraber ülkede yabancı düşmanlığı, nefret söylemi ile etkili mücadele için etkili kampanya ve programlar yürürlüğe konmalı. 


Toplum omuzlarına bırakılan bu ağır düzensiz ve kontrolsüz göç yükü altında eziliyor. Toplumun öfkesinin adresi siyasi iktidar olmalıdır, berbat siyasi kararların, Türkiye'yi öncelik yapmayan bu iktidarın kurbanı durumundaki göçmenler değil. Çözüm ise Türkiye'yi para karşılığında Avrupa'nın göçmen taşeronluğu durumuna düşüren iktidarı, "önce Türkiye" diyenlerle değiştirmekten geçiyor.


Yapılması gerekenlerden biri de doğu ya da batıdan gelecek düzenli ve nitelikli göçmenler için  göçmenlik programı hayata geçirmektir.


Şartlara uyan göçmenler entegrasyon programı kapsamına alınarak Türkiye'de çeşitli yerlere yerleştirilir.


Göç meselesi sadece ülkemizin doğu sınırlarından gelenlerle sınırlı değil. Batıdan da ülkemize gelişleri düzenlemek gerekiyor.


Bazı yerleşim yerlerinde AB vatandaşlarınının yerleşim oranı oldukça yüksek ancak kayıt dışı boyutlar söz konusu. Buna yönelik de düzenleme yapılmalıdır.


Bürokrasi azaltılarak oturum, çalışma ve vergi işlemlerinin hızlandırılması sağlanırken, batıdan Türkiye'ye yönelik göç ile ilgili vergi, kayıt, oturum vb şartlar güncel koşullara göre yeniden düzenlenmek zorundadır.


Sahip olduğu emekli maaşı ile AB ülkesinde sahip olmayı hayal edemeyeceği yaşam standartları ve doğal koşulları ülkemizde bulduğu için AB vatandaşları ülkemize yerleşiyorlar.


Vatandaşlarımız AB'ye yerleşirken hangi şartları yerine getiriyorlar ise benzer koşullar uygulanmalı.


AB vatandaşı olan Türkiye Cumhuriyeti kökenliler bu uygulamalardan muaf tutulurken oturum ve kayıt işlemleri ciddiyetle yapılmalı.


Türkiye'nin yeni iktidarı aynı zamanda, bu dönemde batıya verdiği beyin göçünü tersine çevirecek bir programı uygulamaya sokmalı. Türkiye'de demokratikleşme ve özgürlük alanının daraltılması sonucu yurtdışına giden yüksek eğitimli, çoğunluğu 45 yaş altı yurttaşlarımızı gerekli şartları oluşturarak ülkelerine dönüp, onun yeniden ayağa kaldırılmasına katkı sunmaya ikna etmeliyiz.


Düzenli göç ülkeleri birçok bakımdan zenginleştiren, ekonomiyi güçlendiren bir olgu iken düzensiz ve kontolsüz göç ülkelere çok büyük zararlar vermektedir.


Bugün Türkiye'nin yaşamakta olduğu ve toplumun omuzlarına bırakılan bu ağır yükün sorumlusu mevcut siyasi iktidardır. Çözümü de Türkiye’yi birinci öncelik yapacak bir siyasi iktidarın görev başına gelmesidir.


Hepimizin tek ve birincil önceliği bu yönde çalışmak ve demokratik yollarla iktidar değişikliğini en kısa sürede sağlamak olmalı. Her şeyin bağlandığı düğüm orada.


Kader Sevinç