Sevgili okurlarım bu hafta size dünyadaki en sevdiğim şehirden bahsetmek istiyorum; hani şu hiç uyumayan "big apple" büyük elma dedikleri sarı taksileri gökdelenleri sarkileri filimleri ile ünlü şehir. 

New York elde edilemeyen bir metres gibidir; cazibeli, itinalı, heyecan verici, vazgeçilmez, unutması zor ama birlikte yaşanması daha da zor olan baştan çıkarıcı ama sadakatsiz.

 

New York deyince aklıma Frank Sinatranın New York New York şarkısı, dünyanın en büyük department storu olan Macy's, belkide dünyanın en meşhur parkı olan Central Park, bütün maaşımı yatırdığım Estee Lauder güzellik ürünleri,  Brodway müzikalleri, yol üzeri satılan donat ve kahve ikilisi gelir. Her gittigimde tekrar aşık olduğum ve bir türlü doyamadığım şehir.

 

Şehir, dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. New York borough adı verilen ve her bir bölümün bir county olduğu 5 kısımdan oluşur.  Bronx, Brooklyn, Manhattan, Queens ve Staten Island- 1898 yılında tek şehir olarak birleştirilmiştir.

 

New York, bir göçmen kenti olması nedeniyle yaklaşık 170 ayrı dil konuşulmaktadır. İngilizcenin yanı sıra İspanyolca da İngilizce kadar yoğun konuşulmaktadır. Kenti yılda yaklaşık 40 milyon turist ziyaret eder. Genellikle gidilen yerler Empire State Binası, Times meydanı, 5. Cadde, Chrysler Binası, Rockafeller Merkezi, Brooklyn Köprüsü,  St Patrick's Katedrali, eski dünya ticaret merkezinin yeri,  meşhur Wall street, Broadway, Metropolitan Museum of Art, MoMa, Bronx Hayvanat Bahçesi ve Madison Avenue'da bulunan alışveriş merkezleridir. Ayrıca  Halloween Parade ve Tribeca Film Festivali turistlerin ve Amerikalıların ilgisini çeken  baslica kültür olaylarıdır. 

 

 

New York sehri icin onerilerim

 

Bir akşamınızı mutlaka Soho'ya ayırın. Resim galerileri, restoranları, alışveriş merkezleri, caz kulüpleri ile New York'un yoğun koşuşturmasından uzaklaşıp, sakin sakin caddelerde, dolaşabileceğiniz, huzur içinde şarabınızı yada chai latenizi içebilip, arkadaşlarınızla sohbet edebileceğiniz bir bölge.

 

Beşinci Cadde: New York'un en pahalı caddesi olarak ünlenmiştir. Markaların vitrinleri süslediği, en lüks kafelerde bir bardak kahve içmek için saatlerce sıra bekleme telaşı, caddelerde dolaşan son model arabalarla klasik New York manzaralarını görebileceğiniz bir cadde. İyi bir gün geçirebilirsiniz  

 

Kendinize Brodway de bir müzikal ısmarlayın.  Dünyanın en güzel müzikallerinin burda sergilendiği kuşkusuz. Fiyatlarda çok yüksek değil, özellikle pound üzerinden kazanan okuyucularım için.

 

 

Bir sabah gün doğarken kalkıp sokaktaki tezgahlarda satılan fırından yeni çıkmış mis kokulu donat ve kahve ile güne başlayın. Çikolatalı donat favorim.

 

Tatiliniz sona ermeden krem peynirli somonlu bagelden deneyin. Sanki tadı bizim Avrupa'da yediklerimizden daha farklı, yoksa bana mı öyle geliyor.

 

Statue of Liberty (Özgürlük Anıtı): New York'un değil Amerika'nın simgesi haline gelmiş olan, Özgürlük Anıtı. 1886 yılında halka açıldı. Anıt 45 m boyundadır. Liberty Adası'nda bulunan anıta, Battery Parktaki, South Ferry iskelesinden gemiler her yarım saatte bir kalkıyor. Özgülük Anıtı'nı uzaktan görmekle yetinmeyen hatta üşenmeden 354 basamak çıkıp New York'un manzarasını birde buradan seyredin.  

 

Ellis Adası ise eskiden göçmenlerin ülkeye giriş yaptıkları kapıymış. Özgürlük Anıtı’ndayken, heykelin altındaki müzeyi gezmenizde fayda var. Ellis’teki Göçmenlik Müzesi de görülmeye değer. Gocmenlerin hangi şartlarda yeni dünyaya girdiklerini goelerinizde canlandırmanıza neden olucak.

 

 

'Sex and the City' film turlarina katılın. Carrie Bradshow'un fırtınalı iliskilerine sessiz şahitlik eden duvarlarını, küçük apartmanını dolaşın, belki kalbini kırdığı  eski sevgililerinden birinin sesleri kulağınıza gelebilir, arkasından Carrie ve Mirandanın yediği cupcakelerle kendinizi Magnolia bakery'de ödüllendirebilirsiniz. Muzlusu favorim $3.50 küçük boy.

 

Tipik bir İtalyan kasabası havasında olan Little Italy'i mutlaka ziyaret edin. Her yer turistik olması sebebiyle doğal olarak çok kalabalık. Lokantalar, dondurmacılar, cannoli dükkanları her yer.  New York usulü pizzalarini mutlaka deneyin ama Al Pacino ile karşılaşmayı lütfen ummayın.

 

Hemen yanındaki Çin mahallesini de pas geçmeyin. Değişik bir atmosfer olup keyifli anlar geçirebilirsiniz. Yiyecek konusunda sebzeli Çin Mantısı önerebilirim. Elektronik aletlerde çok uygun fiyata alınabilir.

 

Metro 24 saat açık olsada New Yorkta gerçekten cok evsiz ve alkolik var. Çok fazla geç kalmamanızı öneririm. Bu arada benim Colombia üniversitesinin yanindaki kütüphanede sandalyenin üzerine astığım mantomun cebinden pasaport ve sağlık sigorta kartimi çaldılar.

 

Mutlaka sağlık sigortası yaptırın. Kulak Ağrı'sı için gittiğim acil serviste $200 ödememi istediler.

 

New York kışın çok soğuk olsada en güzel anlarımı Noel ve yılbaşı zamanı yaşadım. Gerçekten çok soğuk bir şehir ama yılbaşını geçirmeye değer.  Çok içtenlik ve coşkuyla kutlanıyor. Ayrıca Noel'in ertesi gün hemen hemen bütün ürünler indirime giriyor,  nerdeyse uçak bileti bedavaya gelmiş oluyor.

 

Benim Amerikan rüyam gerçek oldu ve bir çok kez gittim. Eğer henüz gitmediyseniz umarım sizinde en kısa zamanda bu rüyanız gerçekleşir.