Bu şehre genelde turlar uğramaz korkarlar.. İtalyanlar ise kendilerinden saymazlar. Onlarda kendilerini italyan saymaz. Kendi lehçelerini konuşurlar, müziklerde farklı, genelde çöpleri toplanmaz, her yer çöp içinde, motorsiklet kullananlar kask takmaz, arabaların çoğu çarpılmış kaporta falan arama, camlar karton ile kaplanmış.

Napoli’den bahsediyorum yıllar önce tası tarağı toplayıp ben İtalya’da yaşayacağim deyip 3 ay ikamet ettiğim şehir. Aslında bizim İstanbul’un tarlabaşısından çok da farklı değil. Çamaşırlar pencerelerde asılı evlere dokunsan üstüne yıkılacak. Bu şehirde hava kirliliğinden ölmezsen trafik kazasından ölürsün yada mafyadan Allahı var ben hiç Mafya kapışmalarına şahit olmadım. Cüzdanım bile çalınmadı ki bu tur küçük hırsızlıklar normalde herkesin başına gelir. Neyse sözü uzatmadan Napoli ziyaretime geleyim. Bir çeşit geçiyordum uğradım gibi oldu Polise avukatlık yapan arkadaşım Andrea ile son zamanların en gözde Pizzacısına gittik. Ben hala Julia Roberts'in Ye sev aşık ol filmindeki Mikail’in yerinde kalmışım. Artık orası popülerliğini yitirmiş. Pellone en gözde yermiş. Andrea işn geldiği için orda buluştuk masa bulmak çok zor 15 dakika bekledikten sonra küçük masamızı italyan bir çiftle paylaştık. Lokal arkadaşlarla yemeğe gitmenin en güzel yani siparişleri onlara bırakmak Andrea Margarita pizzamda harika bir tercih yapsada bizim pişinin hemen aynisi olan devasa kızartma hamurunu peynirli ve salamlı söylediği için tadamadım. Salam hiç sevmem ama o bunu unutmuş tabi çoktandır görüşmediğimiz için. Şu bir gerçek ki Pizzayı kimse Napolililer gibi yapamaz gerçekten şapka çıkarmak lazım.

Sabah kahvaltısına gelince...Andrea işe gittiği için kendim dolaşıp uzun zamandır ziyaret etmediğim Napoli ile hasret giderdim. Nüfus daha çok çoğalmış, yapılar daha çok yaşlanmış adım başı motorsikletli var. Yani aslında çokta değişen bir şey yok dolaşırken hoşuma giden bir kafede Sfogliatella ile birlikte çay içtim tadı hala hatırladığım gibi kreması ağızda dağılıyor. Milano için yola çıkmadan önce. İnsanlar hala cıvıl cıvıl ama hayat hala yavaş akıyor.

Trene binerken dedim ki arayı bir daha bu kadar uzatmayacağım Napoli. Senin enerjini çok seviyorum.

Haftaya görüşmek üzere