Berlin ve Berlin Duvarı söz konusu olduğunda sanatseverlerin aklına ilk gelen isim sokak sanatının duayeni Thierry Noir kuşkusuz.

Bundan bir yıl önce Avrupa Gazetesinde yazdığım ilk yazımda onun sokak sanatı yolculuğundan bahsetmiş, Berlin Duvarı'nı protesto yönteminin önünde saygıyla eğilmiştim.

Aradan geçen bir yıl içinde bir kaç kez tekrar köşeme konuk etmek istesem de, Noir'un yoğun gündemini takip etmekte oldukça zorlandım.Amerika,Fransa,İngiltere,Almanya arasında mekik dokudu bir yıl boyunca.Ben de Londra'da açacağı kişisel sergisini bekledim tekrar sizlerle Noir ve eserlerini buluşturmak için.

 

 

26 Haziran tarihinde Howard Griffin Galeri'de açtığı sergi için 6 hafta önce Londra'ya gelen Thierry Noir sergi hazırlıkları ile ilgilenirken bir yandan da Hackney Wick'de oldukça yüksek bir binayı ve Silvertown'da Crossrail Projesi kapsamında uzun bir duvarı boyadı.Yine sergi hazırlıkları sırasında Cancer Research UK ( İngiliz Kanser Araştırma Derneği )'in Londra genelinde 20 ayrı bölgeye yerleştirip,20 tanınmış sanatçıya boyattığı DNA konseptli heykellerden birini kendi stili ile renklendirdi.Heykel şu anda Chelsea Saatchi Gallery'nin önünde bulunan meydanda sergileniyor.

 

 

Noir'ın "Jazz" isimli serginin açılışına Londra dışında olduğum için maalesef katılamadım.

Geçtiğimiz haftasonu galeriyi ziyaret ettiğimde ise Thierry Berlin'e dönmüştü.

Sergi hakkında görüşme fırsatı yakalayamadım. Ama Londra'ya çok sık gelen Thierry Noir ile sizler için bir röportaj yapıp Paris Gard de l'est de sergilenen "Art Liberte" projesi içinde yer alan çalışmasından,İngiltere Alman Büyükelçiliği duvarını davet üzerine boyamasından ve Hollywood'da Sunset Bulvarında bulunan eserlerinden sözetmek istiyorum.Eminim çok keyifli ve renkli bir söyleşi olacaktır.

Galeride Thiery Noir'ı göremedim ama galerinin sahibi ve serginin kuratörü Richard Howard Griffin ile sohbet etme fırsatımız oldu.Griffin kişisel olarak en beğendiğim kuratörlerin başında geliyor.Daha önce kuratörlüğünü yaptığı Pleghm'in sergisi ile haklı olarak uluslararası övgüler almıştı.

Noir'ın enstalasyon ağırlıklı bu sergisinde de tarzını belli ediyor.

Sohbetimiz sırasında eserlerin büyük beğeni topladığını neredeyse hepsinin serginin ilk günü satıldığını söyledi.

Sergi ismine yakışır biçimde müzikle resmi mükemmel bir biçimde harmanlıyor.Noir'ın renkli stili harika bir sentez oluşturmuş müzik aletleri ile.Duvarda asılı Noir'ın figürlerinden oluşmuş plaklar,müzisyenlerden oluşan heykeller duvarda asılan kanvanslarla neşeli,rengarenk bir uyum yakalamış.Gelen izleyicilerin keyif almaması imkansız.

 

 

1980'lerde Fransa'dan Berlin'e giden Thierry Noir,o dönemde bir çok alternatif müziğe başkent olan şehrin müzisyenlerini gözlemleme fırsatı yakalayıp onları kendi stilinde defalarca resmetmiş."Resim yapmasaydım müzisyen olurdum" demiş bir röportajında.Müzik sevgisini ve Berlin'in sosyo-politik yanını ortaya koyan o dönemin müzisyenlerini hafızasının derinliklerinden çıkarıp resmettiği sergisi "Jazz" 26 Temmuz'a kadar açık kalacak.

Berlin'in bugün sembolü haline gelen usta sanatçının eserlerini Londrada iseniz mutlaka izlemenizi öneririm.Sadece sokak sanatı için değil yakın politik tarihimiz için de oldukça önemli bir isim hiç kuşkusuz.

 

Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!