Suriye’deki iç çatışmalar 2,5 yıldan bu yana sürüyor. Suriye Devlet Başkanı Esad’a muhalif güçlerin ateşini yaktığı çatışmalar, aslında dışarıdan ithal edilen aşırı İslami gruplarınca şiddetlendirildi. Esad muhaliflerinin çok azınlıkta olduğu ve bunların da kimler tarafından organize edildiği biliniyor. Şu anda, Suriye’de Esad’a karşı 100’ün üzerinde ithal grup mücadele ediyor. Hatta bu sayının daha da fazla olduğu belirtiliyor.

 İç çatışmaların ilk yılında muhalifler Esad’ın bazı stratejik noktalarını ve kalelerini almışlardı. Ancak, içinde bulunduğumuz 2013 yılında İran’dan gelen Hizbullah militanlarının Esad yanında yer alması ile çatışmaların seyri de değişti. Daha önce muhaliflerin eline geçen bazı stratejik noktalar yeniden Esad’ın eline geçti.

ESAD GÜÇ KAZANIYOR

Gerek Amerika’nın gerekse Batı’nın açıklamalarına bakılacak olursa, Esad ülke içinde yeniden güç elde etmiş bulunuyor. Bunda iki önemli unsur rol oynamış, bunları paylaşalım:

                                                     1.- Dışarıdan ithal edilen ve Esad’ın devrilmesi için Suriye’ye gönderilen Nusra Cephesi’nin başkanlık ettiği muhalifler tam bir birlik sağlayamadı. Birbirinden kopuk hareket ettiler. Aşırı İslami örgütlerin Amerika, İsrail ve Batı için tehlikeli olmaları bunların ağır silahlarla desteklenmesini engelledi.

 2.- Daha önce Suriye’de Esad’a muhalif olan gruplar, ithal grupların çok daha tehlikeli olduğunu gördü. Bu da Suriyeli muhaliflerin Esad etrafında yeniden bütünleşmeyi sağladı. Son bir ay içinde Suriyeli muhaliflerin Esad’ın saflarına geçtiği, yeni grupların da geçiş beklediği haberleri geliyor.

MUHALİFLER DAHA ACIMASIZ ÇIKTI

Esad’ı zalimlikle, cinayet işlemekle suçlayanların, ülke içerisinde Esad’ı aratacak cinayetlere ve katliamlara imza atmaları Suriyeli muhalifleri de korkutmaya başladı. Çok daha zalim, gaddar ve acımasız olan muhalif gruplar inanılması güç katliamlara ve işkencelere imza atıyorlar. Bu nedenle Esad etrafında birleşme ve bütünleşmeye doğru hareketlilik görünüyor. Zaten ülke içindeki Şii’ler daha önce saflarını belirlemişlerdi. 

Burada Suriye içinde Esad karşıtları ile dışarıdan gelen Esad karşıtlarını birbirinden ayırmak gerekiyor. Suriye içinde Esad’ın yeniden bütünlüğü sağlamaya doğru adımlar attığı da görülüyor. Ortadoğu uzmanları “Eğer tüm muhalifler Esad etrafında birleşirse, dışarıdan Suriye’ye gelen aşırı İslami gruplar bir şey yapamaz ve kısa zamanda dağılırlar” diyorlar. Bunun yanında PYD ile savaşta da bu gruplar önemli ölçüde kan kaybedecekler ve zayıf düşecekler. 

Biz burada bir başka ayrıntıya da değinelim:

Suriye’nin Güney sınırında PKK’nın devamı PYD’lilerin güç kazanması ile Nusra Cephesine bağlı güçlerle PYD’liler arasında çatışmalar yayılmaya başladı. Esad muhalifleri Esad’ı bırakıp, PYD ile çatışıyor. Bu da Esad’ın işini kolaylaştırıyor. Çünkü Nusra Cephesi’nin PYD karşısında varlık gösteremediği ve güç yitirmeye başladığı da vurgulanıyor. Bu savaşın kızışması v yayılması, Esad’ın elini daha da güçlendirmiş olacak. Bu satırlar yazılırken, Esad güçlerinin daha önce muhaliflerin eline geçen son Kaleleri de almaya başladığı haberleri geliyordu.

TÜM HESAPLAR ALT-ÜST OLDU

Suriye ve Esad üzerine yapılan tüm hesapların altüst olduğunu görmekteyiz. Özellikle bu durum karşısında en zararlı ve sıkıntıya düşen ülke Türkiye olmuştur. Bu saatten sonra Esad gitse de gitmese de bizim için bir şey değişmeyecek gibi görünüyor. Çünkü Esad düşse ve gitse bile şimdi karşımızda bizim için PKK’nın devamı PYD olacak ve yeni komşumuzla sorunlar yaşanacaktır. Nitekim bu sorunları şimdiden yaşamaya başladık bile.

Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda Suriye konusunda karar verici ülkelerin Amerika-Rusya ikilisi olduğuna değinmiştik. Bu konunun Türkiye’yi aştığını da vurgulayıp “Biz Suriye konusunda yeni politikalar üretmezsek, bu batağa iyice batarız ve çıkmamız da kolay olmaz” demiştik. Bugün gelinen noktaya baktığımızda bu öngörülerimizdeki haklılık bir kez daha ortaya çıkmış görünüyor.