Yaklaşık 3 ay önce 26 Ocak 2013’de Maltepe Belediyesi ile Maltepe Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “ Uğur Mumcu Aydınlığında Tam Bağımsız Türkiye Paneli “ne konuşmacı olarak katılmıştım. Panelde benle beraber Em. Büyükelçi Onur Öymen, Maltepe Belediye Başkanı Prof.Dr. Mustafa Zengin, İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek ve Milli Anayasa Forumu Genel Sekreteri Haluk Dural vardı.

Panelden önce Maltepe Belediye Başkanı’nın odasında toplanmış hem çay içip hem sohbet ediyorduk. Yüz yüze ilk defa geldiğim fakat İstanbul Barosu’ndaki çalışmaları ve yurtsever mücadelesi nedeniyle takdir ettiğim ve izlediğim Av. Hüseyin Özbek bana yazılarımı büyük bir beğeni ile okuduğunu gerçekten aydınlatıcı olduğunu fakat sonunu           “ saygılar sunarım “ şeklinde bitirmemin uygun olmadığını ve yazılarımın tüm büyüsünü bozduğunu çok nazik bir biçimde anlatmaya çalıştı.

Yetkililer mücadele vermek istemiyorlardı!

Haksız sayılmazdı! Köşe yazılarını benim gibi bitiren gerçekten kimse yoktu. Daha önce de beni bu konuda uyaran olmuştu. Belki de artık yazılarımı “ saygılar sunarım “ şeklinde bitirmeye bir son vermeliydim.

30 ay önce çok sevdiğim mesleğimden istifa ederek önce internet medyasında daha sonra yazılı basında olmak üzere köşe yazıları yazmaya başladım ve aynı anda siyasete girdim. Çünkü ülkemiz emperyalizmin işgaline uğramıştı, yerli işbirlikçiler rejim değişikliği peşindeydiler ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tasfiye etmeye çalışılıyorlardı. Yetkili yerlerde bulunan insanlar farklı nedenlerle mücadele vermiyor, veremiyor veya vermek istemiyorlardı.

Yerimde kalarak mücadele veremezdim. Tek çare siyasi savaşımdı! Halka giderek doğruları anlatmak, aydınlatmak ve onun desteğini almak esastı. AKP’nin başında olduğu gayri milli proje, her geçen gün ülkemizi ortaçağ karanlığına ve iç savaşa doğru sürüklemekteydi ve bu projenin sahibi emperyalizmdi.

Yaşamım boyunca gazeteci olmak, yazarlık yapmak ve siyasete girmek gibi bir hülyam asla olmadı. Ayrıca gazetecilik ve siyaset sanırım çokça gördüğümüz kötü örnekler yüzünden olsa gerek benim için itibarlı bir meslekte değildi.

Keyfime bakma lüksüm yoktu

Normal bir ülkede ve normal şartlar altında yaşıyor olsaydık emekli olduktan sonra yapmayı düşündüğüm başka ideallerim vardı. Ama ülkemizde, onursuzluk, haysiyetsizlik, satılmışlık, ahlaksızlık kol gezerken ve düşman işgali her karış toprağımızda yaygınlaşırken hiç bir şey olmamış gibi davranıp kendi keyfime bakma lüksüm yok diye düşündüm.

İşte yazmaya bu nedenlerle başladım. Fakat bu işi bir meslek olarak yılların tecrübesi ile yapanlar vardı. Benim ise bu konuda deneyimim yoktu. Bu farkı vurgulamak, farklı nedenlerle yazmaya başladığını göstermek ve okuyucunun daha fazla hoşgörüsüne sığınmak için yazılarımı ilkinden itibaren “ saygılar sunarım “ ifadesi ile bitirmeye başladım.

Av. Hüseyin Özbek’in iyi niyetle söylediklerini ciddiye aldım. Bu konuyu yakın çevremle, okuyucularımla, panel ve konferanslar için gittiğim her yerde beni dinlemeye gelenlerle paylaştım ve fikirlerini aldım. Ezici bir çoğunluk yazılarımı bu şekilde bitirmemi çok beğendiklerini, asla kaldırmamam gerektiğini ve bu tarzın benle bütünleştiğini ifade ettiler.

AKP iktidarı yıkılıncaya kadar

Sayın Özbek’te dahil farklı düşünenlerin affına sığınarak yazılarımı eskisi gibi nihayetlendirmeye devam edeceğim. Hiç değilse ülkemizde ki emperyalist işgali sonlandırmanın ilk adımı olan AKP iktidarı yıkılıncaya kadar.

Çünkü Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarı her karış toprağı kanla sulanarak kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini yok etmeye, vatanımızı federatif yapı altında parçalamaya, Türk kimliğimizi imhaya çalışan emperyal projenin taşeronluğunu yapmaktadır. Yeni anayasa bu taşeronluğun ve işbirlikçiliğinin gereğidir.

22 Ekim 2011’de başlayan çalışmalarla kurulan Milli Anayasa Forumu kökü dışarda bölücü girişime dur diyebilmek, bu konuda halkımızı aydınlatabilmek ve ülkemizi ham yapmak için kuzu postun bürünmüş canavarı tüm çıplaklığı ile gösterebilmek için bugüne kadar canla başla çalışmıştır.  

Benimde büyük bir onurla görev aldığım Milli Anayasa Forumu bugüne kadar 6’sı yurtdışında olmak üzere 50 il, 91 ilçe, 11 köy ve mahallede toplam 158 merkezde aydınlatma toplantıları yapmıştır. 

Atatürk’te birleştik

Milli Anayasa Forumu ayrıca 28 Nisan 2012’de Ankara’da “ Atatürk’te Birleştik “ sloganı ile 3 bin kişinin katıldığı 1. Kurultayını gerçekleştirdi.  

Bugün Nazım Hikmet Kültür Merkezi Yenimahalle/ Ankara’da 1400’da çok büyük bir katılımla olacağından şüphe bile etmediğim 2. Kurultay toplanacak. Anadolu’nun her tarafından gönderilecek delegelerin onayı olursa bu kurultayda Milli Anayasa Forumu Milli Merkez’e dönüşecek, teşkilatlanacak ve ülkemizin tüm sorunları ile ilgili çözümler üreten ve halka önderlik edebilecek bir merkez haline gelecektir.

Milli Merkez’de sağcısı, solcusu, dindarı ve Müslüman’ı ile Milli bakış açısına sahip, antiemperyalist olan, sömürüye karşı çıkan ve Atatürk’te birleşen herkese yer olacaktır.

Bu beklentiler ile Milli Merkez’e başarılar diler,

Saygılar sunarım.