1 Kasım seçimlerinin önemi giderek artıyor. Son yapılan kamuoyu araştırmalarında seçimde katılımın yoğun olacağı görünüyor. Ancak, buna rağmen bazı seçmenin yine de sandığa gitmemekte direndiği de ortaya çıktı. Bu nedenle özelikle AK Parti dışındaki tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve ilgililer “Sandığa gidin” çağrısı yapıyor.

Milli iradenin sandığa yansıması, ortaya çıkacak tabloda önemli rol oynayacak. 

Ortada şimdi şöyle bir tablo var:

Perşembeye denk gelen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın ertesi günü “idari tatil” ilan edildi. Böylece 29-30-31 Ekim ile seçimin yapılacağı 1 Kasım tatil edildi. Bunun hedefinin seçime katılımın az olmasının hedeflendiği iddia ediliyor.

Bunun nedenine gelince:

Yapılan son araştırmalarda seçimlerde oy kullanmaya gitmeyenlerin % 18 oranındaki yarısından fazlasını CHP’li seçmen oluşturuyor. Oy kullanmayan % 52 oranındaki CHP seçmenini % 17 ile MHP, % 16 ile HDP, % 15 ile AK Parti seçmeni izliyor. Son yapılan anketlerde de bu tablonun oluştuğunu görüyoruz.

Tatilin uzatılmasında da bu anketlerin sonucunun önemli rol oynadığına dikkat çekiliyor. Tatile çıkabilecek ya da tatilde olanların seçime katılmamasının hedeflendiği de aynı iddialar arasında yer alıyor. 

Seçime katılımın az olması AK Parti oylarının artışı anlamına geliyor. Zaten anketçiler de “Eğer seçime katılım fazla olursa AK Parti’nin tek başına iktidar olması mümkün görünmüyor” diyorlar. Seçime katılımın azlığının da AK Parti’ye yarayacağına dikkat çekiyorlar.

Durum açıkça ortada. Bu nedenle özellikle muhalefet partileri seçmenlerinin sandığa gitmesi için olağanüstü çaba gösteriyor. Yine de seçmenin bilinçli hareket ederek sandığa gitmesi ve hür iradesini yansıtması gerekiyor. 

Hangi partiye oy verirseniz verin, sandığa mutlaka gidin ve oyunuzu kullanın. 

Biz, bu çağrıyı her zaman yapıyoruz. Seçmen, tercihini hangi parti üzerinde kullanırsa kullansın, sandıktan çıkacak sonuçlara da saygı duymak gerektiği de anımsatıyoruz. Önemli olan katılımın çok olması ve seçimlerin de güven ve huzur ortamında yapılmasıdır. 

Dikkat edilecek olursa özellikle seçim sonrası ortaya çıkan tabloyu beğenmeyenlerin önemli bir bölümünün, sandığa gitmeyenlerden geldiği görülüyor. Hem sandığa gitmeyeceksiniz, oyunuzu yansıtmayacaksınız, hem de çıkan tablodan şikâyet edeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? Eğer oyunuzu kullanır, hür iradenizi sandığa yansıtırsanız, çıkan sonuçlardan da şikâyet etme hakkınız olmaz.

Ortada bir başka sorun daha var. O da sandıklara ve oylara sahip çıkılmasıdır.

Geçtiğimiz 7 Haziran seçimlerinde sandık görevlilerinin ve siyasi parti temsilcilerinin bu konuda çok titiz ve duyarlı bir çalışmayı ortaya koyduklarını gördük. Şimdi, 1 Kasım seçimlerinde de sandıklara ve oylara sahip çıkma için yoğun bir çalışma yapılıyor.

Hilelerin önüne geçmek ve şaibeleri önlemek amacı ile yapılan bu çalışmaların yerinde olduğunu söylemliyiz

“Oy ve Ötesi” adı altında örgütlenen gönüllü gruplar sandıklara sahip çıkmak için bugüne kadar 40 bin gönüllüye ulaştı. Bunun seçim gününe kadar 80 bine ulaşılmasına çalışılıyor. 

Bu konuda yapılan açıklamalarda da özellikle sandığa gitme çağrısı yapılıyor ve şunlar söyleniyor:

“1 Kasım seçiminin kaderini sandığa gitmeyen seçmen belirleyecek. Yapılan araştırmalarda sandığa gitmeyenlerin oranının 3.parti konumuna yükseldiğini görüyoruz. Bu nedenle bu seçim Türkiye’nin de kader seçimi olacaktır. Sandığa katılımın fazlalılığı ortaya çıkacak tabloyu değiştirecektir. 13yıldır ülkeyi yöneten AK Partililer bunu gördükleri için, seçimlere katılımın az olmasına gayret gösteriyorlar. Bu tuzağa seçmenin düşmemesi gerekiyor. Bu nedenle tüm seçmenlere sandığa gitme çağrısını bir milli görev olarak yapmak istiyoruz.

Türkiye’nin yeni bir seçimi daha kaldıramayacağını söyleyenler de giderek çoğalıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bu konuda yaptığı açıklamada “Milletimiz çok iyi düşünmeli. 20 aylık bir sürede milletimiz 4 seçim yaşamıştır. Yeni bir seçim önümüze gelirse ülke bu ağırlığı kaldıramaz” diyor. Bahçeli, seçimlerin millette bıkkınlık yarattığına da dikkat çekiyor.

1 Kasım’da yapılacak olan seçimde herhangi bir parti güvenoyu için 276 milletvekilini çıkaramazsa yeniden koalisyon arayışları başlayacak. 7 Haziran seçim sonrası bu arayışlarda başarılı olunmamıştı. Yine başarısız olunması halinde ikinci seçenek olarak azınlık hükümeti gündeme gelecek. Bunda da başarılı olunamazsa son seçenek olarak yeni bir seçim yapılması gündeme gelmiş olacak.

İşte bütün bu olasılıkları iyi değerlendirmek, milli iradeyi sandığa yansıtmak her seçmenin görevi olmalıdır. 

Biz yine çağrıda bulunuyoruz: Her seçmen mutlaka sandığa gitmeli, oyunu kullanmalı ve çıkan sonuçlara da saygı duymalıdır.