Suriye’de stratejik öneme sahip Menbiç’teki yol haritası konusunda Amerika ile Türkiye birlikte hareket edecekti. Ancak, Amerika’nın oyalama taktiği neden ile Menbiç yol haritasının geciktiğini görüyoruz. Bugünkü yazımızda bu gecikmenin nedenlerini aramaya çalışacağız.

Fırat’ın batı kıyısında yer alan Münbiç kasabasından YPG’nin çıkartılmasını öngören Münbiç Yol Haritası’nda yaşanan gecikmenin de iki ülke arasındaki gerilim konularından biri olduğu biliniyor.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo ile 4 Haziran’da üzerinde uzlaşmaya vardıkları Münbiç Yol Haritası uyarınca 60 gün içinde YPG güçlerinin Fırat’ın doğusuna çekilmeye başlaması gerekiyordu ancak bu takvim işlemedi.

Türk ve ABD askerlerinin Münbiç kent merkezi etrafındaki ortak devriyesi ise gecikmeli bir şekilde 1 Kasım’da başladı. Gecikmeyle ilgili konuşan Çavuşoğlu, “Artık bu sarkmanın olmaması gerekiyor. Yılsonuna kadar bu işin artık tamamlanması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Daha önce yazmıştık. Suriye’de Amerika varlığı ve müttefikimizin özellikle Fırat’ın doğusundaki terör örgütlerine verdiği destek Türkiye açısından çok büyük sıkıntı yaratıyor. Daha da açıkçası PYD/ PKK varlığı Türkiye’nin bir beka sorunu olarak görülüyor.

Türkiye ile ABD arasında Washington’ın Suriye’de YPG’ye verdiği destek nedeniyle gerginlik sürüyor. Türkiye, “Fırat’ın doğusundaki YPG hedeflerine operasyon gelebilir” açıklamalarının ardından geçen ay sonunda Türkiye’ye ateş açıldığı gerekçesiyle Tel Abyad ve Kobani civarında bulunan YPG hedeflerini vurmuştu.

ABD ise 14 Kasım’da Ankara’da gazetecilere açıklama yapan bir ABD’li yetkili üzerinden “YPG’ye verdiğimiz destek IŞİD’le mücadele için, geçici ve taktiksel. Türkiye, Fırat’ın doğusundaki ABD askeri varlığını dikkate almalı” mesajını vermişti.

ABD Savunma Bakanı James Mattis ise 21 Kasım’da “Türkiye’nin YPG konusundaki endişelerini gidermek için” Suriye’nin kuzeyine gözlem noktaları kuracaklarını açıkladı. ABD’nin bu açıklamasına ilk resmi tepki, önceki gün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi. Çavuşoğlu, “Tabii ki askerlerimizin karşı karşıya gelmesini istemeyiz. Ama ABD gibi bir müttefikimizin sırf bir terör örgütü sebebiyle bizimle karşı karşıya gelme riskini de almaması gerekiyor” dedi.

Hemen bir parantez açalım:

Bu noktada her iki ülkenin askerlerinin karşı karşıya gelmesi beklenmiyor. Amerika, PYD’yi silahlandırarak burada Türkiye’nin karşısına çıkarmayı hedefliyor. İşin en tehlikeli noktası da burasıdır.

Yapılan tüm uyarılara ve yapılan ikili görüşmelere rağmen Amerika’nın duyarsızlığı sürüyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ve YPG arasındaki gerginliği engellemek amacıyla gözlem noktaları kurma planından rahatsızlık duyduklarını açıkladı.

Akar’ın açıklamalarıyla, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde gözlem noktaları kurma kararını Türkiye’ye önceden bildirdiği ve Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen bu kararı aldığı ortaya çıktı.

Çavuşoğlu’nun ardından Savunma Bakanı Akar da ABD’nin Suriye sınırına oluşturmayı planladığı gözlem noktalarından duyulan rahatsızlığı dile getirdi.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akar’ı dinleyelim:

“ABD askerleri tarafından Suriye sınırına kurulacak gözlem noktalarının ülkemizdeki algıyı son derece olumsuz etkileyeceğini, burada, ‘ABD askerleri terörist YPG’lileri koruyor’ şeklinde bir algıya sebep olabileceğini dile getirdik. Hem askeri hem sivil muhataplarımıza çeşitli şekillerde rahatsızlığımızı tekrar tekrar ifade ettik. Bu tür uygulamaların bölgedeki karmaşık durumu çok daha karmaşık hale getireceğini düşünüyorum. TSK’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, sınırlarının ötesinden gelebilecek her türlü risk ve tehdide karşı gerekli tedbirleri alacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. ABD’li müttefiklerimizin PKK’dan hiçbir farkı olmayan terörist YPG’lilerle ilişkilerini bir an önce kesmesini bekliyoruz”

Özetleyelim:

Suriye ve Fırat’ın batısı konusunda Amerika Türkiye’yi oyalamayı sürdürüyor. Bugüne kadar verdiği hiçbir sözü yerine getirmeyen Amerika’nın buradaki terör örgütleri ile ilişkilerinin iki ülke arasında gerilimi bundan sonra daha da artırabileceğini düşünüyoruz. Kaldı ki, Türkiye gibi bir gücün karşısına PYD /YPG silahlı güçlerini çıkarmanın da hesapları yapılıyor.