Araştırmacı, gazeteci ve yazar, aynı zamanda sinema tarihçisi Burçak Evren, Akademi Beyoğlu Gençlik Merkezi tarafından düzenlenen "Uçakan'ın Vizöründen Sinema Söyleşileri" adlı programa konuk oldu.İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Klasik Arkeoloji Bölümü'nden mezun olan, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Yeni İstanbul, Dünya, Güneş, Yeni Ortam ile Vatan gazetelerinde çeşitli kademelerde görev yapan Evren, şu anda farklı üniversitelerde ders vermeye devam ediyor.

- "Kitaplarımı hiçbir zaman para kazanmak için yazmadım"

Evren, yapımcı, yönetmen ve senarist Mesut Uçakan'ın sunduğu programda, Meydan Larousse'un sinema ve sanat maddelerini kaleme alırken henüz 20 yaşında olduğunu dile getirerek, kimsenin onun yazar olduğuna inanamadığını söyledi.

Sanatın para getiren bir alan olmadığı yorumunu yapan Evren, "Sanat, Türkiye'de bence bir hobi. Bana da 'sosyotik yazar' diyorlar. Ama kitaplarımı hiçbir zaman para kazanmak için yazmadım. Hiçbir kitabımda 'bana kaç para vereceksiniz' sorusunu da sormadım. Hiçbir şekilde pazarlığa oturmadım." ifadelerini kullandı.

Burçak Evren, sinema yazarlığının kendisi için bir tutku olduğunu söyleyerek, Türk sinema tarihinin başlangıcı kabul edilen yapımın 1914 tarihli "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı" filmi değil, yaptığı araştırmalar sonucunda 1911'de başrolünde Sultan Reşad'ın yer aldığı Manaki Kardeşler'in çektiği "Sultan Reşad'ın Rumeli Seyahati" filmi olduğunu ortaya çıkardığını anlattı.

Ortada olmayan ve hakkında kesin bilgi bulunmayan bir filmle Türk sinemasının başlatılamayacağının altını çizen Evren, "Manaki Kardeşler'in çektiği Sultan Reşat'ın Balkan ziyaretinin Türkiye'de Apollon Sineması'nda gösterilmiş iki metrelik ilanını buldum ben." dedi.

- "Tek istediğim bir 'Türk Sineması Bilgi, Belge Merkezi'nin açılması"

Kültür ve Turizm Bakanlığının yakın zamanda açtığı İstanbul Sinema Müzesi'nde yerli ve milli herhangi bir obje olmadığı eleştirisinde bulunan Evren, "Dünyanın hangi sinema müzesine giderseniz gidin, o ülkenin sinemasıyla karşılaşırsınız. İngiltere'nin şu an kapanan en büyük sinemasında daha girer girmez Karagöz vardı. Çünkü sinemanın atası gölge oyunudur. Ama bizim bu müzemizde yok." diye konuştu.

Evren, uzun yıllardır sinemayla ilgili her şeyi arşivlediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Anadolu'nun neresinde sinema kapanmışsa, depoları bana verdiler. Ben satın aldım. Yüzlerce orijinal senaryo, binlerce afiş var. Artık Bakanlık bir şey olduğunda benden istiyor. Ben severek veriyorum, hizmet ediyorum. Artık yaşlandım. Tek istediğim bir 'Türk Sineması Bilgi, Belge Merkezi'nin açılması. Arşivimi bedava veriyorum. Ama alan yok. Bütün dünya ülkelerinden doktora tezi yapan ayda 10, 20 kişi bana müracaat ediyor. Bu yüzden arşivimi bütün dünyaya açmak istiyorum. Yani sinemayla ilgili bir şey yapmak isteyen sadece bir düğmeye basacak. O konuyla ilgili bütün dostları, fotoğrafları alıp gidecek. Ben doktora derslerine de giriyorum. Öğrencinin 3 yılda arayıp, bulamadığının 10 mislini ben 3 dakikada vereceğim. 10 Bakanlıkla görüştüm, anlattıklarıma bayıldılar. En az 20 belediye başkanıyla da görüştüm. Ama hala Türk Sineması Bilgi ve Belge Merkezi açılmadı. Ben bu arşivi bedava veriyorum. Bugün müzayedeyle satsam 3 ev alırım. Ama bu arşiv benim değil. Yılmaz Güney'den, Baha Gelenbevi'ye kadar bana gelenler bunlar."

Yaklaşık 20 bin adet armalı Osmanlı fotoğrafı da topladığına işaret eden Burçak Evren, "Bunları öğrencilik paralarımla aldım. Benim arabam yok. Hiçbir şeyim yok. Ama evimde bir araba parası kadar kitaplarım var. Bütün Osmanlı gravürlerinin orijinallerini aldım. Bunları satmayıp, bedava veriyorum. Ders verdiğim üniversiteler bile talip olmadı. Sadece doktora tezi yapanlar geliyor. Kimsenin toplamadığını ben satın alıyorum. Benden kendi fotoğrafını isteyen yönetmenler çıkıyor." dedi.