Biz Londralılar için sanatın başkentinde yaşıyor olmak ayrıcalık. Sansürsüz,özgür parklara yapılan heykeller,duvarlara yapılan resimler,sokak enstalasyonları,açık hava konserleri,sevin ya da sevmeyin mutlaka sizi içine alıyor.

Son bir kaç yılda bir çoğumuzun farkettiği gibi duvar üzerine yapılan resimler,şablon boyamalar,dijital ortamda yapılan posterler, sokaklarımızı açık hava galerilerine, duvarları dev kanvaslara dönüştürdü.

1960'ların sonlarında başlayan, o dönem için vandalizm olarak tanımlanan dışa vurumcu hareket bugün legalize olmuş bir sanat anlayışı,ve son yılların en önemli sanat hareketi.Artık bir ismi de var.Urban Art.

Banksy,Shepard Fairey,Swoon gibi sokak sanatçılarının eserlerinin yüzbinlerce dolara alıcı bulması,bir çok sokak sanatçısının Tate Modern,Victoria ve Albert,Saatchi gibi müze-galeri kolleksiyonlarında yer alması büyük bir rekabet başlattı. Bu rekabetin sonucunda da ,dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılara ev sahipliği yapıyoruz.

Geçen ay dünyanın en önemli sokak sanatçılarından biri kabul edilen Thierry Noir'ı ağırladık, Howard Griffin Gallery'de bir sergisi vardı.Noir sergisi dışında doğu Londra sokaklarını boyadı bizler için. Eğer yolunuz Museum of London'a düşerse ,duvarlarında Noir'ın rengarenk,canlı,kendi stili ile özdeşleşmiş tasvirleri ile
karşılaşacaksınız.

Thierry Noir 1982 yılında vatanı Fransa'dan Berlin'e sanatı için geldiğinde ilk işi ,arkadaşı Christope Bouchet ile Berlin duvarını boyamak olmuş. Noir geceleri üc metre uzunluğundaki duvarı arkadaşı ile birlikte canlı, (sonradan stili olan) rengarenk eğlenceli desenlerle  donatmış.Amaçları protesto tabi.Belki bu saçma görüntü
duvarın yıkılmasına yardımcı olur diye düşünmüşler.O dönem duvarı bırakın boyamayı ,yanına 10 m yaklaşmak bile yasak,her köşede polis var ve yakalanırsanız tutuklanmanız söz konusu. 1989 yılında  Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra Theirry Noir'ın desenleri duvarın ve Berlin'in sembolü olmuş.Bugün Berlin East Side Gallery'ye yolunuz düşerse  1.3 km lik duvarda gözünüze ilk çarpan Noir'ın rengarenk çizimleri olacak.

Önümüzdeki yazılarımda sizleri diğer  sanatçılar,eserleri ve hikayeleri ile tanıştırmak istiyorum .Ve dahil oldukları sergileri,festivalleri paylaşmak. Hafta sonunu sanata ayırmak  isteyenler için önerilerim de yer alacak bu köşede.

Bu hafta sonu vaktiniz olursa yeni vizyona giren The Two Faces of January 'yi kaçırmayın.Bizden bir sanatçı Mehmet Esen'in de rol aldığı filmin cekimlerinin bir kısmı Londra ve İstanbul'da gerçekleşti. Hepimizin TV dizilerinden tanıdığı Angela Landsbury'de Westend'de Blithe Spirit adlı oyunda  başrolde.  Landsbury'yi sahnede izlemek oldukca keyifli. British Museum'da Mummies Tate Modern'de Henrii Mattise sergileri devam ediyor .Bilginiz olsun.

Haftaya görüşmek üzere sanatla kalın!

Eser Yağmur