Dün, Biden’ın daveti ile “Liderler İklim Zirvesi”nde (Leaders Climate Summit) bir araya gelen dünya liderleri iklim eylemi konusunda ne kadar kararlı olduklarına dair üst üste açıklamalarda bulundular. Dünya Günü’nde yapılan zirvede liderler sorun büyük, ama onlara güvenirsek, yakın zamanda her şey düzelmiş olacak dediler.

BUGÜN : KUŞAĞIMIZ GEZEGENİ ÖNEMSİYOR

On yıllardır, liderlerin hemen her yıl bir iki kez iklim sorununu gündemlerine aldıklarını görüyoruz. Daveti yapan yeni dünya lideri Biden’ın selefi yıllarca ne uluslar arası anlaşma dinledi, ne artan karbonu ne azalan suyu dikkate aldı. Biden ile dünyanın kaynaklarını sömürmeye alışmış bir sistem ne kadar değişir, zamanla göreceğiz.

Dün yaptıkları açıklamalardan anladığımız kadarıyla, dünyadaki tüm liderler sütten çıkmış ak kaşık; hepsi iklim sorununu birinci meselesi olarak sundu ekran karşısında. Buna karşılık, küresel ölçekte ülkelerin çevre harcamaları ile savunma harcamalarını karşılaştırılınca, yaklaşık bire yirmi gibi bir oranla karşılaşıyoruz hala.

Bir de Selin Gören var. Selin henüz 19 yaşında. Bir iklim aktivisti. Zaten çoktan işlerin ters gitmeye başladığı bir dünyaya doğmuştu. Büyüdükçe bir şeylerin yanlış olduğunu farketmeye başladı. Hem gezegenin zor durumda olduğunu, hem de bu durumun adalet anlayışını derinden etkilediğini farketti. Düşünmekle kalmayarak, harekete geçti. İklim eyleminde mesafe kat etmeyi ve iklim adaletini sağlamak için çaba sarfetmeyi yaşam amacı haline getirdi.

Ne öneriyor Selin iklim adaletini sağlamak için? Selin, “İklim adaleti için atabileceğiniz üç adım var. Önce, başkalarını etkilemek için gücünüzü ve sesinizi kullanın. Sonra, değişim için uygulanan ve uygulanması gereken politikaları bilin. Son olarak, iklim adaleti hakkında iletişim kurun, vatandaş olarak görevlerinizin farkında olun” diyor.

Selin Gören tüm dünyanın farkettiği bir genç. Liderler Zirvesi’nden iki gün önce UN Women’ın sayfalarında yer aldı. Herkese ilham verecek hikayesini ve hedeflerini anlattı. Kendisini “eşitlik nesli”nin bir üyesi olarak tanımlıyor. Türkiye’de Paris Anlaşması’nın uygulanması, iklim adaletinin sağlanması ve  koşulsuz eşitlik anlayışının yerleşmesi için çaba sarfeden binlerce gencimizden biri.

DÜN : TÜRKİYE’DE SİVİL TOPLUMUN DURUMU

Türkiye’de her türden STK’yı (Sivil Toplum Kuruluşu) hesaba kattığımızda 115 bin civarında kuruluş olduğunu görüyoruz. Ancak bu derneklerin sadece yüzde otuz sekizi faal durumda. Toplam üye sayıları ise yaklaşık 11 milyon. Türkiye’nin yüzde seksen altısı herhangi bir STK’ya üye değil. Üye olan yüzde on dördün, yüzde yetmiş sekizi erkek. STK üyelerinin ancak yüzde yirmi ikisi kadın. Gönüllülük de bir o kadar kötü durumda.

Dünyada en çok STK Hindistan’da bulunuyor. Ancak nüfusa göre kişi başı örgüt sayısı itibarı ile Hindistan orta sıralarda yer alıyor. Vatandaşlarını en yüksek oranda STK’lara yönlendiren ülkeler ise sırasıyla Fransa, İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri. Türkiye ise, Hindistan, Brezilya ve Rusya gibi ülkeler ile orta/alt sıralarda yer alıyor. Mısır ve Afganistan gibi ülkeler ise listenin sonlarında.

Türkiye’deki derneklerin yüzde on yedisi hemşerilik derneği, yaptırma ve yaşatma dernekleri ile bu oranı yaklaşık yüzde yirmi sekiz olarak kabul edebiliriz. Sosyal ve siyasal konular ile ilgilenenlerin toplamı ise yaklaşık yüzde yirmi. Üye sayısı yüzün altında olan derneklerin oranı ise yüzde altmış iki. Yani STK’larımızın çoğunun yaygınlaşma ile ilgili ciddi sıkıntıları var.

Sivil toplum örgütlenmesi elbette ki bir ülkenin demokratik ilerleyişinde önemli bir itici güç. Ancak sayılar Türkiye’nin bu itici güçten oldukça mahrum olduğunu gösteriyor. Aslında iç içe geçmiş bir sorundan bahsediyoruz. Demokratik sistemi güvence altına alamadığımız için toplumun STK oluşumlarına yönelimi zayıflıyor, bu durum da daha demokratik bir yapının gelişmesine engel oluyor.

YARIN : ONLARI DEĞİŞTİREBİLİRİZ

Selin, “günlük seçimlerimiz önemlidir ve seçimlerimiz her şeyi değiştirir” diyor ve ekliyor “Aristoteles, ‘hepimiz politik hayvanlarız’ diyor. Bu gücü kullanmalıyız. Konu, seçmek, taleplerimizi ifade etmek, neyi önemsediğimizi göstermek olduğunda, hepimizin bir sesi var. Kullanmalıyız. Günlük seçimlerimiz önemlidir ve seçimlerimiz her şeyi değiştirir; politikacıları, şirketlerin hedeflerini ve izledikleri yolları. Onları değiştirebiliriz.”

Selin hepimiz için güçlü bir ses. Hepimizin takip etmesi gereken sonu aydınlık bir yol sunuyor bize. Ancak bu yola girmek fikren temizlenmeyi ve bizi aşağı çeken çarpık değerlerden arınmayı gerekli kılıyor. Belki de aşmamız gereken en zor kısım burası, temizlenmek.

Doğduğumuz günden beri, bize öğretilen tüm yanlış ve hiçbiri insana ait olmayan uydurma değerlerden kurtulmamız gerekiyor. Tek başına başarılı olmak, başarıyı sadece maddi boyutu ile ele almak, teknolojik ilerleme için tüm gerçek değerleri ve doğayı çiğneyerek geçmek. Atasözlerimiz bile yanlış. Bugün hiçbir koyun kendi bacağından asılmıyor, her bir kaybedilen koyun sürünün sonunu getiriyor.

Liderlerin yolu belli; bizi nereye getirdiği, nereye götüreceği de belli. Selin ve arkadaşlarının yolu ise, içinde bulunduğumuz karanlığa bir ışık. Onun dediğini yapmalıyız, seçimlerimiz ile onları değiştirmeliyiz. Teşekkürler Selin...

Not : Selin’in UN Women’daki hikayesini okumak isteyenler  https://www.unwomen.org/en/news/stories/2021/4/i-am-generation-equality-selin-goren linki üzerinden erişebilir.