Türkiye yanıyor ve iç savaşın altı her geçen gün daha fazla kaynatılıyor. Ayn El Arap (Kobani) eylemlerinin esas amacı Türkiye’yi Suriye bataklığına iterek emperyalist proje olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedeflenen amaçlarına birkaç adım daha yaklaşmaktır.

 

Eylemlerde 35’i aşkın yurttaşımız yaşamını kaybetti, yüzlerce insanımız yaralandı ve binlerce işyeri ve kamu binası tahrip edildi. Aynı coğrafyada kısa bir süre önce Türkmenler katledilirken çıt çıkmadı. Demek ki, endişe insanı değil! Amaç başka!

 

Güneyimizde Irak ve Suriye sınırları içinde İslam Devleti kuruldu. Rakka, Musul ve Deyrizor üçgenine ve burada bulunan zengin enerji kaynaklarına hakım olan bu güç her geçen gün büyüyor. IŞİD de denen bu gücün arkasında ABD’nin olduğunu ve liderlerinin CIA tarafından eğitildiğini Batı basını da yazıyor.

 

IŞİD hiç gereği yokken stratejik öneme sahip olmayan Kobani’ye yöneliyor, göç dalgası yaratılıyor ve arkasından eşgüdüm içinde eylemler başlatılıyor. Öncesinde de Türkiye’nin elini ve kolunu bağlayan rehineler kurtarılıyor. Hiç kuşkunuz olmasın bu kurgunun ve eşgüdümün arkasında ABD var. Türkiye’yi bataklığa itmek istiyorlar.

 

3.Küresel Savaş

 

Türkiye, sıkışmış, kapana kısılmış ve “şah mat” durumuna getirilmiştir. Yani müdahale etsen de, etmesen de kaosu (kargaşa, karışıklık) arttırılacaklar ve ülkemizi bölüp Kürt devletini kurduracaklar. Türkiye’nin bu duruma gelmesinde Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun ve 12 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin yanlış, niteliksiz, işbirlikçi, siyasal İslamcı ve yeni Osmanlıcı politikalarının önemi çok büyük. Ama bilmiş olun esas neden emperyalizmdir, onun dünyaya ve bölgemize yeniden şekil verme siyasetidir.

 

Yaşadığımız zorlukların nedeni emperyalizmin 2001’de başlattığı ve halen devam eden 3. Küresel Savaş’tır. Daha önceki dünya savaşlarına benzemez. Çünkü onlar emperyalizmin kendi arasında yaptığı paylaşım savaşıydı. Şimdiki ise emperyalizmin yer küreye yeniden şekil verme ve hegemonya savaşıdır. Emperyalizmin güç merkezi, nitelikleri, yöntemleri ve silahları artık değişmiştir. Bu emperyalizmle eskinin yöntemleriyle ve refleksleriyle mücadele edemez ve savaşmak için güç toplayamazsınız.

 

Geçtiğimiz günlerde değişen bu emperyalizmin ne olup ne olmadığını 4 M ile özetlediğim ana silahlarını ( Military, Media, Money, Mullah) ve seks, futbol, moda, sosyal paylaşım siteleri ve eğlence sektörü (entertainment) gibi yardımcı silahlarından bahsetmiştim. Bugün size eğlence sektörüne dahil olan sinema silahından bir örnek vereceğim.

 

Türkiye’de Ölümcül Kaçış adıyla hala gösterimde olan filmin orijinal adı The Maze Runner (labirent koşucusu). Köşeye sığabilmek için filmi anlatmayacağım sadece vermek istediği mesajları özetleyeceğim. Filmi izlerseniz beni daha iyi anlayacaksınız!   

 

Etki odaklı psikolojik harekat   

 

1.Kollektif bilinçaltına ve toplumların fay hatlarına atış yapıyor.

2.Nereden geldiğinizin, toplumsal kimliğinizin ve geçmişinizin önemi yok.

3.Ortak paydanız korku, endişe, çaresizlik ve kuşatılmışlık.

4.Bölgesel otoriteye başkaldırmalısınız ve isyan etmelisiniz.

5.Cesaret gösterenler ve kahramanlık yapmak isteyenler bilmelidir ki, labirentten nihai çıkış ve özgürlük yoktur.

6.Her zaman sizi seçeneksiz bırakacak başka bir labirente sokulacaksınız.

7.Teknolojinin yardımıyla sizi ve her anınızı izliyoruz.

8.liderlik beyazların işidir, çekik gözlüler ve siyahlar sadık olmak şartıyla ikincil roller alabilirler.

 

Etki odaklı psikolojik harekatın bu filmde hedeflendiği çok açık. Etki odaklı psikolojik harekat nasıl yapılır, sinema ve televizyon bu maksatla nasıl kullanılır NATO dokümanlarında ayrıntıları ile yazıyor. Bu filmde labirent Türkiye’nin de bulunduğu Ortadoğu coğrafyası. Film biterken havalanan helikopterin altında uzanan çöl görüntüsüyle bu mesaj net olarak verilmiş.

 

Emin olun, bilinçsizce izlenen bu filmin toplum üzerinde yaptığı tahribatı 2 Mekanize tümen, 2 filo F-16 savaş uçağı ve 2 Firkateynle yaratamazsınız!

 

Saygılar sunarım.