Müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli, Türkiye Yayıncılar Birliğinin kitaba ve yayıncılığa odaklanan "Hayatımız Kitap" programına katıldı.Sibel Oral'ın hazırlayıp sunduğu çevrim içi yayınlanan program, Türkiye Yayıncılar Birliğinin YouTube kanalında edebiyatseverlerle buluştu.Programda Livaneli, yazarlık hayatını anlatarak, babasının kendisini küçük yaşlarındayken dergilere abone yaptığını söyledi.Okumayı yeni söktüğü yıllarda kendi adına eve gelen dergilerin önemli bir teşvik olduğunu aktaran Livaneli, okuma yazma serüveninin o günlerden itibaren sürdüğünü ve hiç bitmediğini dile getirdi.

- "Edebiyat her zaman benim ilk aşkım"

Zülfü Livaneli, müzik alanında ise ilk önce besteleriyle kendini ifade ettiğinden bahsederek, "Daha sonra şairlerin sözlerini müziğe döktüm. Ama edebiyat her zaman benim ilk aşkım olduğu için sonunda kendimi, istediğim gibi kitaplarımı yazmaya adadım. Aslında çeşitli sıfatlarla anılmak doğru değil, ben besteler yapmış daha sonrada kitaplar yazan bir adamım bu kadar." dedi.Konuşmasında öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Livaneli, şunları kaydetti:"Edebiyatın okulu yok, usta çırak ilişkisidir. Bu ustalardan bazıları hiç tanımadığınız ama kitaplarını okuduğunuz insanlardır. Diğerleri ise yaşayan yazarlardır. Edebiyat dersleri aslında kitap okumayı sevdirme dersleri olmalı. Çünkü insan kitap okuyarak gelişebilir. Bir yazar ancak okuyarak gelişebilir, okumayan yazar olmaz. Okuyan insan sırtını dünyanın aklına yaslar. Cervantes'in arkadaşı olursunuz, onun en gizli duygularını, özlemlerini bilirsiniz. Bu yazarları okuyarak ruhen yücelirsiniz. Ne kadar çok okuyabilirseniz okuyun."

Genç yazarların biçimler ve izlenimlerle ilgilendiğine dikkati çeken Livaneli, romanın içerisinde okuyucuyu sürükleyecek bir zemberek olması gerektiğini vurguladı.

- "Romanlarım melodram değildir"

Livaneli, romanlarının sonunu acı sonla bitirmeyi tercih etmediğini dile getirerek, "Eğer çok acıyarak, üzülerek yazılırsa o zaman o biraz melodram yani arabesk oluyor. Dolayısıyla yazdığınızla aranıza mesafe koymanız lazım. Romanlarım benim melodram değildir, mesafe koyarım. Gayet soğuk da anlatırım bazı yerlerde öyle de olması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.Yazdığı hikayelerin çoğunlukla gerçek ve kurgunun iç içe geçmesinden oluştuğunu söyleyen Livaneli, "Tamamen kurgu yazmak çok zor değildir, tamamen gerçek yazmak da çok zor değil. Ama kurgu ile gerçeği iç içe geçirmek mesela 'Serenad' eserinde yaptığım gibi o biraz zor işte." ifadelerini sözlerine ekledi.