KIRŞEHİR (AA) - Halk ozanı Neşet Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, babasının herhangi bir veliahdının olmadığını belirterek, "Sanatta veliaht olamaz, krallıklarda olur. O da böyle derdi. Bu iki kişiye de hakarettir. Kimse kimsenin yerine geçemez. Başkasının eserlerini çalıp söyleyip onun veliahdı olamazsınız." dedi.

"Bozkırın Tezenesi" Neşet Ertaş'ın ölümünün 7. yılında, Kırşehir Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Merkezi'nde, "Geleneği İçinde Neşet Ertaş ve Sanatı Paneli" düzenlendi.

Panelin ardından babası ile anılarını ve düşüncelerini paylaşan Hüseyin Ertaş, Kırşehir'in; memleketleri, evleri olduğunu, burada yaşayanları da aileleri olarak gördüklerini belirterek, ilk defa burada babasının dünya görüşünü, yaşadıkları bazı zorlukları, çelişkilerin vahametini anlatmaya gayret ettiğini söyledi.

Babasının kendi emeğiyle ayakları üzerinde durduğunu dile getiren Ertaş, şöyle konuştu:

"Almanya'ya gittiğinde kırgındı. Bayram Bilge Tokel'in ısrarıyla yeniden Türkiye'ye döndü. Hasan Saltuk'un mücadelesiyle son günlerinde biraz telif alabildi. Böyle bir beklentisi aslında hiçbir zaman olmadı. Böyle bir hakkı olduğunu düşünemiyordu bile. Neyi var neyi yoksa her zaman dağıtırdı. 'İnsana lazım olan iki sokum ekmek ve yatacak bir yer. Fazlası haramdır' derdi. İnsanlar bir şekilde ona ulaşıp yardım isterlerdi. Fakir dediğimiz insanlara, kimseye duyurmadan, reklam yapmadan yardım ederdi. Telif alabildikten sonra daha çok, fakirlere yardım etti. Bundan çok büyük mutluluk duyuyordu. Yalanı, yalancıyı sevmezdi."

- "Paralı, biletli konserler vermek istemezdi"

Babasının hep halk konserleri verdiğini anlatan Hüseyin Ertaş, "İnsanların cebindeki son sigara parasını almak istemediği için paralı, biletli konserler vermek istemezdi. Halk konserleri verirdi. Şimdi izin alınmadan, haber verilmeden adına kitaplar yazılıyor, satılıyor. İzinsiz belgeseller yapılıyor, bilet satılarak sinemalarda gösteriliyor." diye konuştu.

Adına vakıf kurmak, film çevirmek isteyenler ve 'ben Neşet Ertaş ödülü aldım' diyerek ortalıkta dolaşanların olduğunu ifade eden Ertaş, şöyle devam etti:

"Neşet Ertaş kimseye ödül vermedi. Jürili yarışma programlarını sevmezdi. Sanatta insanların birbiriyle yarıştırılmasını sevmezdi. Adına ödül verilmesine karşıydı. Yaşarken kendisini üzmüş, kırmış, hatta yaşarken babamla hiç görüşmemiş hiç ilgisi olmayan insanlar, ölüm yıl dönümlerinde televizyonlarda, belgesellerde bilir kişi olarak, Neşet Ertaş otoritesi olarak boy gösteriyorlar. Yine bazıları anma programlarında sahne alıp yalan yanlış hikayeler anlatarak babamın türkülerini söyleyerek gelir elde ediyorlar. Bu durum da bizi üzüyor. Acı acı gülmek kalıyor bize."

Onu iyi tanıdığını iddia edenler, kardeşi, yeğeni, sahne arkadaşı, oğlu, torunu, öğrencisi olduğunu söyleyenlerin çıktığına işaret eden Ertaş, "Ondan fayda sağlamaya çalışanlar var. Bizim insanımız alçak gönüllüdür, emeğini pazarlamayı sevmez. Dolayısıyla emeğinin karşılığını da alamaz. Aç kalır, yanlışa bulaşmaz. Bir türkümüzü eksik ya da yanlış söyleyen ya da çalanlar daha fazla itibar görürler. Kara suratlı olmanın kaderi herhalde. O yüzden kim Neşet Ertaş ismini kullanarak menfaat sağlamaya çalışıyorsa biliniz ki Neşet Ertaş ile onun felsefesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Biliniz ki kandırılıyorsunuz." şeklinde konuştu

Neşet Ertaş'ın veliahdının olmadığını dile getiren Ertaş, "Sanatta veliaht olamaz, krallıklarda olur. O da böyle derdi. Bu iki kişiye de hakarettir. Kimse kimsenin yerine geçemez. Başkasının eserlerini çalıp söyleyip onun veliahdı olamazsınız. Kaynak kişi ile icracı arasındaki fark anlaşılmalıdır artık." ifadelerini kullandı.