Geçen yıl hem dijital hem de fiziksel olarak düzenlenen İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) bu yıl salgın tedbirleri nedeniyle sadece dijital olarak okurlarla buluşuyor.Teması "Bulutların Üstünde Edebiyat" olarak belirlenen festivalin ilk gününde Norveçli yazar Vigdis Hjorth, "Miras" adlı romanına dair merak edilenleri anlattı.Serda Kranda Kapucuoğlu ve Nermin Mollaoğlu'nun sorularını cevaplayan Hjorth, 40 yıldır yazarlık yaptığını ve okuyucunun aşina olduğu bir tarzda yazdığını söyledi.

Hjorth, yazarlık yaptığı süre boyunca gelişme gösterdiğini düşündüğünü belirterek şunları kaydetti:

"Yirmi yıl önce yazdığımdan farklı yazdığımı umuyorum. Umarım gelişme kaydetmişimdir ama tabii ki yine benim bir tarzım var. Ben gerçekten içimden geldiği gibi yazıyorum. O sesi duymak, içinden gelenleri cümlelere yansıtmak o kadar zor ki ama bir yol buluyorum ve içimden geldiği şekilde yazıyorum.

Yazmak çok eğlenceli, yazarken çok keyifli zaman geçiriyorum. Yayınlama tarafı biraz daha yorucu ama tabii ki okuyucuların olması çok güzel bir şey. Ben her zaman bir romanı yazdıktan sonra rahatlamış hissediyorum. Neden böyledir bilmiyorum. Sanırım yazma bir hayatta kalma işidir."

- "Büyürken anlaşılmak istiyoruz"

Romanındaki karakterlere ve anlattığı olaylar değinen yazar, insanların görmezden gelmesinin çok acı verici olduğuna ve özellikle küçük çocuklar için ailelerinden gelen sevginin önemine işaret etti.

Çocuklar için sadece aileden değil çevreden gösterilen sevginin de önemli olduğunu vurgulayan Hjorth, şunları söyledi:

"Yetişirken, büyürken anlaşılmak istiyoruz, öğretmenlerimiz bizi anlasın istiyoruz, arkadaşlarımız anlasın istiyoruz, bu çok önemli. Özellikle bir travma yaşadıysanız ve kimse bunu anlamak istemiyorsa, kimse dinlemek istemiyorsa o kadar yalnız hissedersiniz ki, aklınız karışır. Kendi kendinize neler yaşadığınızı sorgulamaya başlarsınız. Yalnız, reddedilmiş, erimiş hissedersiniz ve bu daha da acı verici olur. Çünkü travma daha da büyür.

Konuştuğunuz zaman ise acı azalır. Belki yok olmaz ama daha az acı vermesi için konuşmak gerekiyor. Konuştuğunuz zaman acıyla mücadele ediyorsunuz, yazarsanız veya paylaşırsanız acı azalır."

Hjorth, okuyarak ve yazarak hayatta kalma mücadelesi verdiğini, edebiyatın kendisi için önem taşıdığını, bilge bir adamla tanışmak istediğinde kütüphaneye giderek eline bir kitap aldığını ve böylece kalbinin sevgiyle olduğunu ifade etti.

Sosyal medyayı çok fazla zaman gerektirdiği ve bir süre insanı bağımlı hale getirdiği için kullanmadığını anlatan Norveçli yazar, "Editörüm medyayı ve sosyal medyayı takip ediyor bana bilmem gerekenleri gönderiyor." diye konuştu.

Bu sene 13. yılını kutlayan İTEF, 5 Haziran'a kadar yazarları, yayıncıları, çevirmenleri ve kitap okumayı seven herkesi çevrim içi etkinliklerle bir araya getirmeye devam edecek.