AVRUPA AJANSI (AVA) AVRUPA GAZETESİ/LONDRA- MIGRANT SHAKESPEARE (GÖÇMEN ŞEKSPİR). Seyyar Kumpanya’nın cesur projesi Edinburgh Fringe tiyatro festivalinde dijital olarak C venues tarafından 23-30 Ağustos’ta ve Eylül ayı boyunca gösterimde.Hamlet oyuncularına şu meşhur öğüdü verir: ‘Verdiğim parçayı, ne olur, dediğim gibi, rahat, özentisiz söyle’. 

Peki bir oyuncu olarak içinde bulunduğunuz toplum sizi ‘öteki’ olarak nitelendiriyorsa ne yaparsınız?

Seyyar Kumpanya’nın cesur projesi Edinburgh Fringe tiyatro festivalinde dijital olarak C venues tarafından 23-30 Ağustos’ta ve Eylül ayı boyunca gösterimde

İngiltere’de bulunan göçmen tiyatro ekibi Seyyar Kumpanya büyük bir yaratıcılıkla Shakespeare’in sözlerine yeni bir ışık tutuyor. Çoğunlukla yabancılar, göçmenler ve toplum tarafından öteki konumuna yerleştirilenlerin yüksek sanat kabul edilen klasik eserlere layık görülmemesi, işin içine konuşulan dil karışınca daha da ciddi bir boyut kazanıyor. İşte Göçmen Şekspir oyunu bu duruma karşı bir başkaldırı niteliği taşıyor. Aynı esnada, Shakespeare’I içinde yazıldığı kültürden bir başkasına taşıyarak büyük ozanın evrenselliğine ayrı bir boyut kazandırıyor.

Seyyar Kumpanya’nın cesur projesi Edinburgh Fringe tiyatro festivalinde dijital olarak C venues tarafından 23-30 Ağustos’ta ve Eylül ayı boyunca gösterimde

Kısa film niteliğindeki bu dijital tiyatro oyununda Türkiye’den İngiltere’ye gelerek gerek coğrafi gerekse kültürel sınırları zorlayan göçmen oyuncular ile karşılaşıyoruz. Onların canlandırdığı Hamlet ise bir kasap, Kral Lear bir inşaat işçisi, Caliban bir otelde temizlikçi, Leydi Macbeth çocuk bakıcısı, Shylock’u ise bulaşıkçı olarak görüyoruz. Böylelikle, Shakespeare’in en tanınmış tiradlarını akla hayale gelmeyecek ortamlarda ve yazıldığı orjinal dilde sunan Seyyar Kumpanya, marjinallik kavramını da geleneksel tüm beklentileri alaşağı ederek yeniden tanımlıyor.

Bu oyunu izlerken Hamlet’in sözlerinin daha da büyük anlam ifade ettiğine tanık oluyoruz: ‘Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir?  Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak.’