Ekonomik sıkıntı, kredi kartı harcamalarının yanı sıra, bankalardan alınan kredilerle giderilmeye çalışılıyor. Bu da vatandaşın borç batağına girmesi anlamına geliyor.

Yeni düzenlemeye göre, herhangi bir gelir beyan etmeyen vatandaşların kredi kartı limiti bin 300 TL'den 2 bin TL'ye çıkarıldı. Emekliler için de PTT üzerinden 60 ay vadeli kredi imkânı getirildi.

Tüm bankalara gönderilen talimatla asgari ödeme tutarını bir yıl içinde üç kez ödemeyen vatandaşların kredi kartlarının 2020 sonuna kadar kapatılmaması istendi. Son olarak kamu bankaları Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası tarafından tatil, sosyal hayatı destek, taşıt ve konut kredileri olmak üzere 4 yeni kredi paketi açıklandı.

Tamam da, alınan bu krediler sonunda ödenmeyecek mi?

Konut kredisi talebi de büyük bir hızla artıyor. Bankaların konut kredisi hacmi 2019 yılının tamamında 10 milyar 162 milyon TL arttı ve bu rakam 5-26 Haziran dönemindeki üç haftada 18 milyar 931 milyon TL'ye ulaşarak rekor kırdı. Artışın yüzde 90'ı kamu bankaları aracılığıyla olurken yalnızca 19-26 Haziran haftasındaki konut kredisi artışı ise 8 milyar 148 milyon TL olarak gerçekleşti. 2017, 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan üç yılda 34 milyar 646 milyon TL artan konut kredisi hacmi, bu yılın 1 Ocak-26 Haziran döneminde 32 milyar 178 milyon TL'ye ulaştı.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların kredi borcu 3 Temmuz 2020 itibariyle 706 milyar TL'ye ulaşmış durumda. Bu kredilerin 343 milyar lirası ihtiyaç, 239 milyar lirası konut ve 8.6 milyar lirası da taşıt kredilerinden oluşuyor. Bireysel kredi kartlarındaki toplam borç miktarı ise 115 milyar lira. Yalnızca Nisan ayında 920 bin kişi ilk defa ihtiyaç kredisi kullanırken, kredilerin gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı son 6 ayda yüzde 38'den yüzde 47'ye çıktı. En borçlu şehirler ise sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir olarak sıralanıyor. Türkiye'de toplam kredilerin yüzde 79'unu ticari krediler, yüzde 21'ini ise bireysel krediler oluşturuyor.

Sorun şu:

Vatandaş konut, taşıt, beyaz eşya ya da bireysel kredi ile bankalara borçlanıyor. Zamanı gelince de barçalarını ödeyecek.

O zaman piyasalarda bir hareketlilik beklenebilir mi? Hayır.

Çünkü kazanılan para ile ancak borçların ödenmesi gerçekleşebiliyor. Hatta, çokları ödemede bile sıkıntı çekiyor. Piyasada harcayacak para olmayınca durgunluk başlıyor. Alış-veriş yapılamıyor.

Covid-19 nedeni ile zaten piyasalar durdu.

İş yapabilen yerler sadece marketler olarak dikkat çekiyor.

AVM’ler açıldı ama dükkânlar iş yapamadığı için çoğu yerde kapandı. Lokantaların, kafe gibi yerlerin bile iş yapamaz duruma geldiklerini görüyoruz.

Piyasa eski piyasa değil.

Bu durum da işsizliği daha da artırıyor. İş arayanların yanı sıra işini kaybedenlerin sayısında da artışlar olduğu söyleniyor.

Türkiye'de on milyonlarca kişi pandemi döneminde yaşadıkları ekonomik sıkıntıları daha fazla borçlanarak atlatmaya çalışıyor.

Son verilere göre, tüketici kredileri ve kredi kartı harcamaları toplam tutarı 700 milyar TL'yi aştı. Hükümet ise bireysel kredileri daha da artırmak için yeni yeni kararlar alıyor.

Yeni düzenlemelere göre vatandaşlar, herhangi bir geliri olmasa bile bankalardan 2 bin TL'ye kadar kredi çekebilecek. Hükümet, son olarak borcunu ödeyemeyenlerin daha fazla harcama yapabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BBDK) üzerinden bankalara talimat gönderdi.

Tablo çok açık.

Kredilerle yaşam nereye kadar?

Ekonomistler ve işin uzmanlarından da uyarı üzerine uyarı geliyor:

“Eylül-Ekim ayları iflasların ve yoklukların başlangıcı olabilir.”