ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "(Millet İttifakı'na ilişkin) 'Kriz oldu, aralarında gerginlik çıktı ya da kavga oldu.' gibi yazılıyor ama bunların hiçbirisi doğru değil." dedi.Kılıçdaroğlu, TV 5 televizyonunun CHP Genel Merkezi'ndeki canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.Millet İttifakı'nda bir kriz olup olmadığı yönündeki soru üzerine, ittifaklarında bir kriz ve tartışmanın olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Hepimiz insanız, karşılıklı oturduğumuz zaman düşüncelerimizi belli bir saygı dili içinde birbirimize aktarırız. Bu kadar basit. Bunu krize dönüştürmek, bunu kavgaya dönüştürmek yok. Olmayan şeyi nasıl yapacağız ki? Yok ki böyle bir şey, hiç olmadı. Liderler bir araya geldiğinde, gayet saygılı bir dille konuşuyoruz, düşüncelerimizi saygılı bir dille birbirimize aktarıyoruz. Varsa bir konuda endişelerimiz onları dile getiriyoruz. Toplumda yaşanan ciddi sorunlar varsa onlar dile getiriliyor. Yani 'Kriz oldu, aralarında gerginlik çıktı ya da kavga oldu.' gibi yazılıyor ama bunların hiçbirisi doğru değil."

- "Verdiğimiz mücadele sıradan bir mücadele değil"

Millet İttifakı'nda 6 farklı partinin bir araya gelmesinin, ittifakın işlemesi yönünde sıkıntı yaratıp yaratmadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, demokrasi, insan hakları, devletin saydamlığı, adalet, din ve vicdan özgürlüğünün ittifakı oluşturan partilerin ortak değerleri olduğunu, Türkiye'de bu değerlerin yıprandığını ve yeniden inşasını öngördüklerini vurguladı.Türkiye'de 6 partinin bir araya gelerek, demokrasiyi savunmasının neredeyse olağanüstü bir olay gibi algılandığını, çünkü olmayan bir şeyi yeniden inşa etmeye çalıştıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:"Başlangıçta Sayın Akşener ile uzun görüşmelerimiz oldu, ittifakın oluşması, ittifakın büyümesi için. İttifak içinde önemli bir aktör İYİ Parti. Daha sonra ittifak büyüdü. Şimdi umarım daha da büyür, daha da iyi bir noktaya taşırız ve milletin teveccühünü kazanmış oluruz. En büyük arzumuz bu zaten. Dolayısıyla verdiğimiz mücadele sıradan bir mücadele değil aslında, insani mücadele her şeyden önce."

- "Endişeli muhafazakarlar, kazanımlarınız elinizden alınmaz"

Muhafazakar seçmenin bugüne kadar kazanımları olduğunu ve bundan sonra bu hakların korunmasına yönelik son dönemde "muhafazakar tedirginlik" kavramının ortaya çıktığının ifade edilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Varlık nedenimiz kazanımlarımızı korumak ve onların üzerine yeni şeyler inşa etmek. Bazen kazandıklarımızı da kaybettik. Mesela yargı bağımsızlığını kaybettik. Devletin kurumları vardı, liyakat vardı. Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Devlet Planlama Teşkilatı yatırımlara bakardı. Hangi bölgeye, hangi yatırımlar yapılmalı, maliyeti ne olmalı, onun getirisi ne olacak, bunları bile konuşurduk ve bunlardan çok ama çok uzaklardayız. Dolayısıyla geçmişte kazandığımız her şeyi koruyacağız, üstüne yeni şeyler ilave etmemiz lazım. Çağdaş bir demokraside insan hakları için var olması gereken bütün olumlu şeyleri kendi ülkemizin insanına da getirmeliyiz."

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının üçüncü sınıf demokrasiye değil, birinci sınıf demokrasiye ihtiyacının olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Biz birinci sınıf demokrasi istiyoruz, birinci sınıf demokrasi içinde din ve vicdan özgürlüğü de var. Birinci sınıf demokrasinin içinde düşünceyi ifade özgürlüğü var, adalet var, hakimin ve savcının sorumluluğu var, siyasetin ahlaklı olması var." dedi.

Siyasetin ahlakı kaybetmesi halinde ahlakla siyasetin uzlaşmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ayrı ayrı yerlere savrulurlarsa siyaset ile ahlak soygun aracına dönüşmüş olur. Dolayısıyla biz bunların tamamını bitirmek istiyoruz. Kimse şunu düşünmemeli. Bir kazanımım vardı acaba elimden gidecek mi? Mesela başörtüsü? Hayır efendim niye olsun. Başörtüsü ister sokakta, ister bir kamu kurumunda, ister başka bir yerde rahatlıkla var. Buradan geri adım olur mu? Hayır efendim buradan niye geri adım atalım. Bu bir kazanımdır, bu kazanımı inşa etmeliyiz, büyütmeliyiz. Bu konuda en ufak tereddüt duyulmasını istemem. Zaten tereddüde gerek de yok. Çünkü ittifakta muhafazakar partiler var zaten. Endişeli muhafazakarlar, kazanımlarınız elinizden alınmaz. Tam tersine yeni haklar, yeni özgürlük alanları açılır. Dolayısıyla insanlar daha rahat yaşarlar Türkiye'de, daha rahat düşünürler, daha rahat sohbet ederler. Daha rahat siyaset kurumunu eleştirirler."

- "Güzel hizmetlerde rekabetse bu rekabetin olmasını isterim"

Kılıçdaroğlu'na "CHP içinde İstanbul, Ankara arasında bir adaylık yarışı ve rekabet var mı?" sorusuna, "Eğer güzel hizmetlerde rekabetse bu rekabetin olmasını isterim. Adaylık konusunda ise hayır. Belediye başkanlarımız kendilerini kente adamış durumdalar. Gerçekten güzel şeyler yapıyorlar. Zaman zaman diyelim ki hava koşulları nedeniyle ufak tefek aksaklıklar oluyorsa da onu süratli bir şekilde gideriyorlar. Herhangi bir sorun yok." dedi.

Belediye başkanlarının başarılı olduklarını, insani yardımda hiçbir ayrım yapmaksızın çalıştıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanları arasında çatışma var. İşte benimle Belediye Başkanları konuşmuyorlar gibi haber üretiliyor. Bunların tamamı asparagas, nasıl bunları üretiyorlar. Emin olun ben bile şaşırıyorum. Bizim aramız gayet iyi, zaman zaman konuşuyoruz, sohbet ediyoruz. Yeri geldiği zaman telefonlaşıyoruz." diye konuştu.

"İmamoğlu'nun son dönemde İngiltere büyükelçisi ile balık yemesi, elçi ziyaretleri ön plana çıkıyor, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının önemli isimlerin randevularını kabul ederek, onlarla görüşmesinin son derece normal olduğunu söyledi.

"Sayın Erdoğan'a da belediye başkanı iken çok yoğun ilgi olurdu bu tür diplomatlardan, o sürece benzetenler var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, bu ziyaretlerin yeni olmadığını, yıllardır yapıldığını ve Ekrem İmamoğlu ile başlamadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, "İngiliz büyükelçisi devreye girdi, Ekrem İmamoğlu'nu Türkiye'nin geleceğine yönelik hazırlıyor gibi yorumlar var. Türkiye'de dış mihrak var mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Bize dış mihrak çalışmaz. Yönetimde olmadığım için dış mihrak var mı bilmiyorum ama iktidar olsak ne dış mihrakı gelip beni etkileyemez. Koskoca Dışişleri Bakanlığı var, liyakatli büyükelçiler var. Oturursunuz, Türkiye'nin çıkarlarını her yerde savunursunuz. Bu sizin göreviniz. Topluma zarar vermişseniz, buradan çıkmak için de dış mihraklar bunu yaptı diye milleti kandırırsanız, millet de bunu yemiyor, ne dış mihrakı?"

- Ekonomiye yönelik açıklamalar

Ekonomik gelişmelere ilişkin de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Londra temaslarına değindi.

Kılıçdaroğlu, "Bakınız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir itibarı vardı. Bu devlet böyle avukat bürolarında değil, Milli Kurtuluş Savaşı verilerek kuruldu. Şehit kanları var her karış toprağında. Biz bağımsızlık mücadelemizi beraber verdik. Uşak Şeker Fabrikası yumurta satılarak kuruldu. Kayseri'de uçak fabrikasının temeli atıldı. 1920'lerde Ankara'da Uçak Motoru Fabrikası kuruldu. 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisi Türkiye'dir." dedi.

Elektrik faturalarındaki zammı da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Esnafa bakın, elektrik faturalarını artık vitrine koyuyor. Vatandaş artık bizim de verdiğimiz mücadelenin sonunda artık cesaretli olmaya başladı. 'Bıçak kemiğe dayandı artık bu saatten sonra ne olacak ya canımı mı alacaklar.' diyor. Bin lira gelen elektrik faturası şimdi geldi 5 bin lira. Nasıl ödeyecek bu esnaf, maliyete yansıtsa kim alacak bu ürünü?" diye konuştu.

- Kılıçdaroğlu'nun erken seçim çağrısı

İktidarın, seçimin zamanında yapılacağını belirtmesine rağmen kendisinin de ısrarla erken seçim çağrısını yenilediği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Erken seçim talebimizin altında yatan temel unsur, milletin daha fazla perişan olmamasıdır. Yönetemiyorlar, sandığı getirsinler, yeni bir yönetim gelsin insan gibi yönetsin. Yönetirken de vatandaşına hesap versin. Yönetemiyorlar, ne yaptıklarını bilmiyorlar. Dışarıya el avuç açıyorlar, paralar dileniyorlar. Acaba nereden para bulabiliriz diye. Bu bizim itibarımıza vurulan ciddi bir darbedir. Ben hükümete o nedenle çağrı yapıyorum, 'Gel kardeşim sandığı getir, vatandaş seni seviyorsa başımın üstüne yine seçiyorsa bırak yeni bir yönetim gelsin en azından, en azından bu memlekete biraz huzur gelir."